İMilli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, TV 100’de canlı yayınlanan programda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.
Özer, 1,5 yıl aradan sonra ülkede yüz yüze eğitime tüm sınıf seviyelerinde devam edebilmenin büyük başarı olduğunu belirterek, bu süreçte öğretmen ve öğrencilerin zorlu bir süreç geçirdiklerini, ailelerin çok sıkıntılar yaşadığını, okulun ne kadar önemli olduğunun ilk defa bu kadar kapsamlı bir şekilde anlaşıldığını söyledi.
Öğretmenlere bu süreçte büyük fedakarlık gösterdikleri için teşekkür eden Özer, öğretmenlerin her gün maske ile ders anlattığını, 1,2 milyon öğretmen sayısı dikkate alındığında bunun çok büyük başarı olduğunu kaydetti.
Özer, öğrenme kayıplarıyla ilgili çok ciddi destekler verdiklerini, bunları telafi edebilmek için ilk defa Milli Eğitim Bakanlığının kazanım değerlendirme sınavı yaptığını, destekleme ve yetiştirme kurslarıyla öğrencileri sürekli desteklediğini anlattı.
Öncelikle ortaokul ve lisede Türkçe, Matematik ve Fen Bilimleri’nde yaklaşık 4,5 milyon öğrenciye öğrenme kayıpları ile ilgili ders verdiklerini belirten Özer, öğrencilerin çekingenlik, okula gitmeme, her gün problem çıkarma gibi reflekslerinin de zamanla yavaş yavaş evrilerek çok daha iyi noktalara geldiğini dile getirdi.
“Okullaşma oranları ilk defa son 20 yılda OECD ortalamalarına yaklaştı”
Okul öncesi eğitimin en kritik eğitimlerden biri olduğunu kaydeden Özer, “Bizim son 19-20 yıl içinde en büyük başarımız, diğer eğitim kademelerindeki okullaşma oranlarını çok iyi noktalara getirdik. OECD ortalamalarına getirdik. 2000’li yıllara bakın ortaöğretimdeki okullaşma oranı yüzde 44 seviyesindeydi. Şu anda yüzde 90 seviyesinde. Bu müthiş bir şey. Eğitimin tüm kademelerinde okullaşma oranları ilk defa son 20 yılda OECD ortalamalarına yaklaştı.” diye konuştu.
Özer, ancak okul öncesi eğitimde önemli mesafe alamadıklarını vurgulayarak, “3 yaştaki okullaşma oranı yüzde 14, 6 Ağustos 2021 tarihi itibarıyla. 4 yaştaki okullaşma oranı yüzde 35. 5 yaştaki okullaşma oranı yüzde 78. 3-5 yaş arası yüzde 45’ler civarında ve OECD ortalamasının çok çok altındaydık.” dedi.
Eğitimde fırsat eşitliğini güçlendirmek istediklerini vurgulayan Özer, şunları söyledi:
“Türkiye eğitimde erişim problemini çözdü ama eğitimde fırsat eşitliği yani herkesin sosyal ekonomik arka planı ne olursa olsun aynı nitelikte eğitime erişmesiyle ilgili iyileştirme yapmamız gereken alanlar var. İşte bunun başlangıç noktası da okul öncesi eğitim. Eğer biz tüm çocuklarımızın gelir seviyesi ne olursa olsun okul öncesi eğitime erişimini mümkün kılabilirsek, okullar arası başarı farkını ortadan kaldıracağız uzun vadede. Kadın istihdamı artacak. Üçüncüsü ve en önemlisi şu; 2000’li yıllarda Amerika’da son çalışmalar şunu gösteriyor. Okul öncesi eğitime erişen çocukların yaşam boyu ekonomik getirisi arttığı gibi suça eğilim, sağlıklı, sorumlu bir vatandaş olmadan sapma oranları azalıyor. Bu o kadar önemli bir şey ki…”
“3 bin yeni anaokulu yapmayı hedef koyduk”
Özer, bununla gelecekte çok daha nitelikli nesiller olmasını sağlayacaklarını ifade ederek, “Onun için bunu odağımıza koyduk ve 3 bin tane yeni anaokulu ve 40 bin yeni ana sınıfı yapmayı hedef olarak koyduk.” dedi.
Milli Eğitim Bakanlığının yıllık ortalama 50-70 arası anaokulu yaptığını açıklayan Özer, “Şu ana kadar Milli Eğitim Bakanlığına bağlı özel bağımsız anaokulu sayısı 2 bin 782. Biz bir yılda 3 bin yani mevcuttan daha fazla bir anaokulu yapma hedefi koyduk. Şu ana kadar 102 anaokulunu hizmete aldık. 264 anaokulunun ihalesini yaptık. 2 bin 500 anaokulunu da yatırım programına dahil ettik. Arsası bulunan her yere anaokulu yapıyoruz şu anda.” bilgisini verdi.
Bakan Özer, hedef koydukları 40 bin ana sınıfından da 7 bin 800’ünü hizmete aldıklarını, 5 aylık süreçte 5 yaştaki okullaşma oranının da yüzde 78’den yüzde 90’a çıktığını aktardı.
Bunu sağladıkları zaman Türkiye’ye eğitim anlamında en büyük iyiliği yapmış olacaklarını kaydeden Özer, “Türkiye okul öncesi eğitime erişim problemini çözdüğü zaman, bugün konuştuğu çoğu problemin oradan kaynaklandığını bilmediği için, o problemlerin de çözüldüğünü görecek zaman içinde.” diye konuştu.
Özer, 2022’de bu hedefleri gerçekleştirdikleri zaman Türkiye’de 3-5 yaş aralığındaki yüzde 45 olan okullaşma oranının yüzde 76-80’lere varacağını, bu şekilde ilk defa OECD ortalamasının üstüne çıkılacağını söyledi.
“Kadınların okullaşma oranı erkekleri geçti”
Mesleki eğitime ilişkin de Özer, 2022’deki hedeflerinin 1 milyon vatandaşı mesleki eğitimle buluşturmak olduğunu dile getirdi.
Bakan Özer, son 19 yıldaki yapılan iyileşmeden en fazla yararlananların kız çocukları ve kadınlar olduğunu kaydederek, “Ortaöğretimde 2002’de kız çocuklarımızın okullaşma oranı yüzde 39. Şu anda yüzde 88. Yükseköğretimdeki okullaşma oranı çok daha dramatik. Kadınların 2002’de okullaşma oranı yüzde 11. Şu anda 48,5. Kadınların okullaşma oranı erkekleri geçti. Türkiye’de kız çocuklarımızı okutalım seferberlikleri, kampanyaları… Bu sorunu aştı artık.” değerlendirmesini yaptı.
Eğitim sisteminde 2000’li yıllarda 500 bin öğretmenin yüzde 40’ının kadın olduğunu kaydeden Özer, şu anda 1,2 milyon öğretmenin yüzde 59’unun kadın olduğunu, bakanlık olarak da tüm kademelerde kadınların temsiliyetini artırmak için özel çaba sarf ettiklerini vurguladı.
“Öğretmenlerimiz çok töhmet altında kaldı”
Özer, 2022 KPSS atamalarının ne zaman olacağına ilişkin soruya karşılık da bu yıl öğretmen atamasının yapılacağını açıkladı.
Okulların ihtiyaçlarıyla ilgili velilerden para toplandığına ilişkin spekülasyonlar olduğunu aktaran Özer, bakanlık olarak okulların ihtiyacının karşılanmasıyla ilgili bir sıkıntı olmadığını, bu konuyu çok önemsediğini, 2022 hedeflerinden birinin de okulların direkt ihtiyacının karşılanma kapasitesini güçlendirmek olduğunu ifade etti.
Öğretmenlerin nisan ayındaki seminer dönemine ilişkin Özer, “Bu dönemde öğretmenler ve okul yöneticileri büyük fedakarlık gösterdiler. Öğretmenlerimiz çok töhmet altında kaldılar. Bundan özellikle bahsetmem lazım. Covid-19 salgınında yüz yüze eğitime ara vermede sanki öğretmenler okula gitmek istemiyorlarmış, sanki oturdukları yerden ders ücreti olmak istiyorlarmış gibi bir algı oluştu.” diye konuştu.
Mahmut Özer, “Yüz yüze eğitimle ayakta durabilmek, bunun iradesini öğretmenlerimizle, bütün okul yöneticilerimizle, tüm il müdürlerimizle, ilçe milli eğitim müdürlerimizle gösterebilmek çok önemli bir başarı hikayesi. Bunu unutmamamız gerekiyor. Dolayısıyla bu 11-15 Nisan tarihleri arasında öğretmenlerimizin ve okul yöneticilerimizin okula gitmeleri zorunluluğunu kaldırıyoruz.” dedi.
Öğretmenlerin mesleki gelişimi için dijital platformlarda öğretmen bilişim ağı oluşturduklarını aktaran Özer, öğretmenlerin Türkiye’nin istedikleri yerinden o platformlara girerek eğitimleri tamamladıkları zaman hiçbir sorun olmayacağını sözlerine ekledi.