Gazi Üniversitesi Deprem Mühendisliği Uygulama ve Araştırma Merkezi Uzmanı Doç. Dr. Bülent Özmen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, doğa kaynaklı afetlerin sayısı, şiddeti ve yarattığı hasarların, son yıllarda hem iklim değişikliğine hem de hızlı nüfus artışı, çarpık kentleşme, yanlış yer seçimi, risk azaltma çalışmalarının etkin uygulanıp uygulanmaması gibi birçok farklı nedene bağlı olarak hem dünyada hem Türkiye’de hızla arttığını söyledi.
Türkiye’nin son yıllarda başta deprem olmak üzere, sel, orman yangını, heyelan, çığ, hortum, fırtına, kuraklık, aşırıcı sıcak havalar, yoğun kar yağışı, kum fırtınası, obruk ve kaya düşmesi gibi afetlerle yoğun olarak karşı karşıya kaldığını belirten Özmen, şunları kaydetti:
“2021, orman yangınlarından sellere, müsilajdan (deniz salyası) fırtınaya kadar son yılların en farklı doğal afetlerinin meydana geldiği bir yıl oldu. Geçen yıl ülkemizde orman yangınları ve sel başta olmak üzere çok sayıda afet yaşandı. Bu afetlerin en önemlisi, 28 Temmuz’da başlayıp, 10 Ağustos’a kadar süren Antalya’da Manavgat, Muğla’da Marmaris, Milas, Bodrum’da yaşanan 133 bin hektar orman ve 26 bin hektar tarım alanındaki yaşamın yok olmasına, 9 kişi ve milyonlarca canlının hayatını kaybetmesine neden olan Cumhuriyet tarihinin en büyük orman yangınlarıdır.”
Afetlerde 127 kişi hayatını kaybetti
Doç. Dr. Bülent Özmen, geçen yıl yaşanan bir diğer büyük afetin de 11 Ağustos’ta meydana gelen 82 kişinin hayatını kaybetmesine, 228 kişinin yaralanmasına ve 16 kişinin kaybolmasına neden olan Kastamonu, Sinop ve Bartın’da yaşanan seller olduğunu anımsattı.
Artvin ve Rize’de 22 Temmuz’da meydana gelen seller, 11 Şubat’ta Çeşme’de yaşanan hortum ve 29 Kasım’da başta İstanbul olmak üzere Marmara Bölgesi’ndeki fırtınanın 2021’in diğer önemli afetleri arasında sayılabileceğini aktaran Özmen, şöyle konuştu:
“Türkiye’de 2021’de meydana gelen doğa kaynaklı afetler nedeniyle 127 kişi hayatını kaybetti, 672 kişi yaralandı. Bunların yüzde 89’u sel, yüzde 7’si orman yangını ve yüzde 4’ü fırtına nedeniyle yaşamlarını yitirdi. Yaralanmaların ise yüzde 54’ü orman yangını, yüzde 34’ü sel, yüzde 8’i fırtına, yüzde 3’ü hortum ve yüzde 1’i deprem nedeniyle gerçekleşti.”
2021 yılının temmuz ve ağustos aylarında orman yangınları, şubat ve ağustosta seller, kasımda depremler, mayıs, kasım ve aralıkta şiddetli fırtına ve rüzgar, şubat ve aralıkta da hortumun etkili olduğunu anlatan Özmen, bunların yanı sıra çok sayıda heyelanın meydana geldiğini söyledi. Özmen, “2021 yılında meydana gelen afetlere baktığımızda en fazla afetin şubat, mart, mayıs, temmuz ve ağustos aylarında meydana geldiği görüldü.” dedi.
Özmen, geçen yıl yaşanan kuraklık nedeniyle Van Gölü, Tuz Gölü, Acı Göl ve Meke Gölü’ndeki çekilmeler ile Marmara’da yaşanan müsilaj tehdidine de dikkati çekti.
Olası bir afet tehlikesinden, afete maruz kalma olasılığı olan kişilerin, yerleşim yerlerinin hiç etkilenmemesi veya en az şekilde etkilenmesi için mutlaka afet yönetiminin etkili bir şekilde uygulanması gerektiğine dikkati çeken Özmen, “Afet yönetimi çalışmalarının da afet yönetiminin risk yönetimi (zarar azaltma ve hazırlık) ve kriz yönetimi (müdahale ve iyileştirme) aşamalarını kapsayacak şekilde, risk azaltma odaklı yapılması gerekir. Risk azaltma odaklı çalışmalar ise bir plan kapsamında yürütülmelidir.” dedi.
“İl Afet Risk Azaltma Planları etkin bir şekilde uygulanmalı”
Bu kapsamda Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) tarafından 2021 sonu itibarıyla bütün iller için İl Afet Risk Azaltma Planlarının hazırlanmış olmasının çok önemli bir gelişme olduğuna işaret eden Özmen, şunları kaydetti:
“Afet Risk Azaltma Planı, afetlerin olası etkilerini ortaya koyan ve bu etkileri en aza indirebilmek için afetler olmadan gerçekleştirilmesi gerekenleri bir süreç dahilinde tarif eden, sorumluları ve sorumlulukları tanımlayan, sürdürülebilir bir plandır. Afet risklerini azaltma planlamasında temel amaç sürdürülebilir, güvenli ve afete dirençli toplum ve yerleşim alanları oluşturmaktır. Yaşanması olası büyük bir afette meydana gelebilecek can ve mal kayıplarını minimum seviyeye indirebilmek için İl Afet Risk Azaltma Planlarının etkin bir şekilde ve burada belirtilen eylemlerin de ilgili kurum kuruluş ve yerel yönetimler tarafından eksiksiz olarak uygulanması gerekmektedir. Bu eylemlerin uygulanabilmesi için mutlaka ek bütçeler yaratılmalı ve gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır.”