İçinde bulunulan 21. yüzyılda birçok faktör insanları alışkanlıklarını değiştirmeye veya geçmişteki alışkanlıklara dönmeye itti.
Dünyada herkesin hayatının son 1,5 yılını etkileyen yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını, küresel iklim değişikliği, kuraklık, kıtlık ve su kaynaklarının azalması gibi faktörler tarımsal üretim ve gıda arzıyla ilgili konuları gündemden düşmez hale getirdi.
Uluslararası Tohum Federasyonunun (ISF) çalışmalarından derlenen bilgilere göre, kaliteli tohum, mahsulü ve mahsul güvenliğini artırıyor.
Küçük toprak sahibi çiftçilerin de işlerini büyütmelerine ve gelir sağlamalarına olanak sağlayan kaliteli tohum, böylelikle yoksulluğun azaltılmasına da yardımcı oluyor.
9 yıl sonra 840 milyondan fazla kişi aç kalabilir
Birleşmiş Milletler (BM) Gıda ve Tarım Örgütünün 2020 Dünyada Gıda Güvencesi ve Beslenme Durum Raporu’nda, açlık çekenlerin sayısının 2014’ten bu yana yavaş ancak istikrarlı olarak arttığı ifade edildi.
Raporda, harekete geçilmezse 2030’a kadar en az 840 milyon kişinin gıdasız kalabileceği ve bunun yanı sıra gerekli vitamin ve minerallerin eksikliği nedeniyle dengesiz beslenenler olacağı belirtildi.
ISF’nin verilerine göre, mevcut trendler göz önüne alındığında 2050’ye kadar yüzde 50 daha fazla gıda üretilmesi gerekiyor. Bu nedenle de tarımsal üretimin hiç olmadığı kadar artmasına ihtiyaç duyuluyor. Ancak üretimdeki bu artışın, ormanlar yok edilmeden veya tarım alanları genişletilmeden sağlanması gerekiyor.
Tohum sektörü tarihi boyunca verimin artmasına katkı sağladı. Bunun örneği ise ıslah edilmiş tohumluğun, 9 tarla bitkisinin mahsul verimini 15 yılda ortalama yüzde 20 artırdığı Avrupa Birliği.
Küçük çiftçilerin çok azı kaliteli tohum edinebiliyor
Birçok çiftçi için tohum sektörü, olası bir yüksek gelir kaynağı olmayı sürdürüyor. Ancak dünyadaki küçük toprak sahibi çiftçilerin yalnızca yüzde 10’u kaliteli tohuma erişebiliyor.
Bu nedenle tohum sektörü, küçük toprak sahibi çiftçilerin bir kısmı için devamlı, kapsayıcı ve sürdürülebilir ekonomik büyümenin desteklenmesinde önemli rol oynuyor.
Gıda israfının azaltılması için dirençli tohumlar
Daha iyi raf ömrü olan daha dirençli tohumlar, gıda israfının azaltılmasında yardımcı olabiliyor. Tohum endüstrisi daha sorumlu üretim ve tüketim için tedarik zinciriyle iş birliği yapmayı vadediyor.
Büyümek için daha az su isteyen çeşitler geliştiren tohum sektörü, bu şekilde tarımsal suyun kullanımının azaltılmasına da yardımcı oluyor.
Islah edilmiş tohumluklar, hem daha az yer gerektirerek arazi dönüşüm ve ormanların yok edilme oranını azaltıyor hem de daha çok büyümeye olanak sağlayarak daha az ekolojik ayak izini beraberinde getiriyor.
İklim değişikliğinden etkilenen çiftçilere tohum sektöründen destek
Sera gazı emisyonunun yüzde 25’inden fazlasının tarım, ormancılık ve arazi kullanımındaki değişiklikten kaynaklandığı dünyada, önlem alınmazsa bu emisyonlar da muhtemelen nüfusla artacak.
Küresel sıcaklık artışının 2 dereceden az olması için tarımsal emisyonların 2010’daki seviyesinden üçte iki oranında düşürülmesi gerekiyor.
Çiftçiler, değişken hava modelleri, hastalık, zararlılar ve kıtlık veya sel gibi şiddetli hava olaylarına yol açan iklim değişikliğinden etkileniyor.
Bu durumu göz önüne alan tohum sektörü, karbonu daha iyi yakalaması için kültür bitkisi yetiştirerek tarımsal emisyonun azaltılmasına destek oluyor. Aynı zamanda kıtlık ve değişen iklimin diğer belirtilerine daha dayanıklı mahsulat geliştiren tohum sektörü, çiftçilerin iklim değişikliğine ayak uydurmalarına da yardımcı oluyor.
Krizler, gıda sistemindeki zayıflıkları ortaya koydu
Kovid-19 salgını, bitki zararlısı ve hastalığın da aralarında olduğu küresel ve bölgesel krizler, Afrika, Latin Amerika ve Asya’da ürün kıtlığına neden oldu. Bu krizler, gıda sistemindeki ve küresel gıda tedarik zincirlerindeki zayıflıklar ile kırılganlıkları öne çıkardı.
Tohum sektörü, dünya genelindeki çiftçilere kaliteli tohum temin etme amacını paylaşıyor.
Kaliteli tohum, iklim değişikliğine, zararlılara ve hastalıklara karşı dirençli olmayı sürdürürken aynı zamanda verimin olabildiğince artırılmasını sağlıyor.
İklim değişikliği, zararlılar ve hastalık gibi zorluklara karşı kamu ve özel sektörlerdekiler de dahil gıda tedarik zincirindeki herkesin iş birliğinde olması gerekiyor. Küresel bir gıda sisteminin geleceğe uygunluğunu sağlamanın tek yolu bu iş birliği.