Gençlik ve Spor Bakanlığının katkıları ve Marmara Üniversitesi Ekonomik ve Sosyal Alanda Kadın Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezinin (ESKAR) organizasyonuyla 3. Ulusal Spor ve Kadın Zirvesi gerçekleştirildi.
Marmara Üniversitesi Göztepe Kampüsü Dr. İbrahim Üzümcü Konferans Salonu’nda düzenlenen zirveye, AA Spor Haberleri Yayın Yönetmeni Ersin Şiyhan, spor yorumcusu Fatih Doğan, tekerlekli sandalye tenisi milli sporcusu Ebru Sulak, Beşiktaşlı kadın basketbolcu İrem Naz Topuz ve milli tekvandocu Şeyma Köseoğlu katıldı.
“Spora engel yok” temasıyla düzenlenen zirveye katılanlara ve kendilerini destekleyenlere teşekkür eden ESKAR Müdürü Prof. Dr. Fatma Ayanoğlu, “İlkini düzenlediğimizde, kadını farklı kategorilerde ele almıştık. Daha sonra projemiz büyüdü. Zirvemiz, spor ve sanat dünyasından insanlar ile 11 farklı üniversiteden akademisyenleri bir araya getirmesi açısından bir ilk oldu.” diye konuştu.
Gönderdiği video aracılığıyla zirvede görüşlerini belirten Gençlik ve Spor Bakanlığı Bakan Danışmanı Prof. Dr. Nihat Gültekin, kadınların farklı alanlarda adından söz ettirdiğini görmenin kendilerini mutlu ettiğini kaydederek “Hepimize düşen, bu başarı hikayelerini daha da artırmak. Sporun her branşında sporcularımız göğsümüzü kabartıp, bayrağımızı dalgalandırmaktadırlar. Sportif anlamda tarihi başarılar elde ettiğimiz bir dönemi geride bıraktık. Sporcularımız, olimpiyat ve paralimpik oyunlarında en yüksek madalya sayılarını elde ederek ülkemize döndüler. Sayın Cumhurbaşkanı’mızın Türkiye’yi bir spor ülkesi haline getirme konusundaki emekleri asla göz ardı edilemez. Spor tesisi yatırımları, sporculara sağlanan burs ve nitelikli antrenör yetiştirme çalışmalarımızla çıtayı daha yukarı çıkardık. Kadın odaklı spor politikasıyla 81 ilin tamamında kadınlarımızın önündeki engelleri ortadan kaldıran çalışmalar yaptık. Artık tüm sporlarda hedefi olan bir Türkiye var.” ifadelerini kullandı.
Şiyhan: “Sporcularımızı tesadüf eseri bulmamamız gerekiyor”
Ailelerin bakış açısının sporcuların önünde engel teşkil ettiğini dile getiren AA Spor Haberleri Yayın Yönetmeni Ersin Şiyhan, Türkiye’de sporcu yetiştirme kültürüne daha ciddi şekilde eğilmek gerektiğini belirtti.
Engelli sporcuların büyük mücadele verdiğini kaydeden Ersin Şiyhan, “Türk sporunun temel sorunlarından birisi; asıl engelin kalplerde olması. Aklımıza takılan bazı engeller çıkıyor. Türkiye’de ilk kadın sporcunun olimpiyatlara katılma yılı 1936. Eskrim dalında katılıyorlar. İlk olimpiyat madalyası 1992’de geliyor. Aradan geçen yaklaşık 60 yıllık sürede Türk kadınlarının olimpiyata gitmesi açısından fiziki bir engel yok. Bizim spora bakış açımız buna engel oluyor. Son dönemde tabii ki bazı şeyler değişti. Asıl sıkıntı yaşanan süreç aileler. Devletimiz ciddi yatırımlar yapıyor. Bakanımızın çok ciddi çalışmaları var. Türkiye Özel Sporcular Spor Federasyonu, köy köy gezip yerel yönetimlerle irtibata geçerek önce aileleri ikna etmeye çalışıyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Sporcu yetiştirme kültürü konusunda gelişme katedilmesi gerektiğine işaret eden Ersin Şiyhan, “Sporcuların büyük çoğunluğu spora tesadüfen başlamış ya da ailesi vasıtasıyla yönlendirilmiş. 80 milyonluk bir ülke için sıkıntılı bir durum. Spor kültürümüzün böyle olmaması lazım. Sporcularımızı tesadüf eseri bulmamamız gerekiyor. Bu konuya daha ciddi şekilde eğilmemiz lazım. Sporcu ve antrenör yetiştirme kültürünü, devlet destekli olarak yerleştirmeliyiz.” diye konuştu.
Dijital ve geleneksel medya yaklaşımının spor dünyasındaki önemini vurgulayan Ersin Şiyhan, yurt dışında Türklerin milli sporcuları desteklemek için mesafe fark etmeksizin büyük bir hassasiyet gösterdiğini de ifade etti.
Ülkede her sporcunun çok kıymetli olduğunu kaydeden spor yorumcusu Fatih Doğan ise “Sporcu olmak dışında bir de yarışmacı oluyorsunuz. Bu ayrı bir bedel. Ayrı bir fedakarlık istiyor. Şamiyon olmak ve şampiyon kalmak daha da zor. Geldikleri noktalara kolay ulaşmıyorlar. Türkiye’de en çok lisans çıkan branşlar; futbol, satranç ve tekvando. 5 milyon 955 bin lisanslı sporcu var, bunların 2 milyon 88 bin 100’ü kadın sporcu. Engel çıkaranların olduğu yerde gayretlere pozitif bakmak lazım. Bu konuda farkındalık oluşturmak adına bir gayret var. Güzel örnekleri ortaya koymamız lazım. Son yıllarda lisanslı sporcu sayısında artış olduğunu görüyoruz. Bakanlığın gayretlerinden çok mutluyum. Sponsorların da sadece başarılı sporculara değil, sosyal sorumluluk projesi içerisindeki sporculara da destek olmaları gerekiyor.” yorumunu yaptı.
Sulak: “Aileler, çocuklarının engelini sporla aşacağının farkında değil”
Tekerlekli sandalye tenisi milli sporcusu Ebru Sulak, engelli sporcuların önündeki en büyük sorunun ailelerin yaklaşımı olduğunu vurguladı.
Kariyerine başlarken yaşadığı zorluklara dikkati çeken Ebru Sulak, “2010’daki Türkiye Şampiyonası’nda derece alarak milli oyuncu olmayı başardım. İlk turnuvalarımda şirketim, sonrasında federasyonumuzun desteğiyle kendimi geliştirme fırsatı buldum. Türkiye’de bir başarı gelmeden destek ne yazık ki gelmiyor. Destek ve ulaşım açısından problemler yaşadım. Yaşadıklarımı bir engel olarak görüp pes etmedim. Başarımız arttıkça destekler de geldi. Aileler, çocuklarının engelini sporla aşacağının farkında değil. Çocuklarını bir fanusa koyuyorlar. Sporda aile engelini aşmak hiç kolay olmuyor. Kendi vaktini ayırmak istemediği için çocuğunun önüne büyük engel koyuyor. Ailelerin bir şekilde eğitilmesi gerektiğini düşünüyorum. O zaman büyük yol katedebiliriz.” şeklinde konuştu.
Beşiktaşlı basketbolcu İrem Naz Topuz da profesyonel sporcu olmanın zorluklarından bahsederek “12-13 yaşlarında İzmir’den İstanbul’a geldim. En önemli sorun anne özlemiydi. Bazen antrenman dışında haftada üç maç oluyordu. 5-6 yıl boyunca evime yılda bir defa gidebiliyordum. Annemin gelmesi de çok mümkün olmuyordu. 17 yaşından sonra A takıma çıktım. Türkiye’de profesyonel olarak bu işi yaptığınızda sosyal ve eğitim hayatınız aynı anda ilerlemiyor. İstanbul’a geldiğimde okul hayatım büyük sekteye uğradı. Bazen şehir veya ülke dışında haftanın iki günü maç var. Bu yüzden üniversiteyi kazanmama rağmen gidebilmem de mümkün olmadı.” ifadelerini kullandı.
Türk bayrağını temsil etmekten gurur duyduğunu ifade eden milli tekvandocu Şeyma Köseoğlu, “Babam eski güreşçi. Benim de spor yapmamı istedi. Bu yüzden tekvandoya başladım. İlk turnuvamda ikinci oldum. Birinci olmak için daha fazla çalışmam gerektiğine inandım ve başarılı oldum. Tekvandoda yer alan kadın sayısının artmasından çok mutluyum. Asıl hedefimiz olimpiyatlar için çok çalışıyoruz. İnşallah hakkımızda hayırlısı olur.” diye konuştu.
Video aracılığıyla zirvede yer alan Avrupa ve dünya şampiyonu milli para tekvandocu Şeyma Nur Talu ise “Bu projede bulunmak beni çok onurlandırdı. Sporun içinde hiçbir engelin bulunmadığını göstermek adına inşallah örnek olabilmişimdir. Pes etmeden yolumuza devam etmeliyiz. Ülkemi paralimpik oyunlarında temsil etmek benim için gurur vericiydi. 2024 Paris Paralimpik Oyunları’nda hedefim bu kez madalya kazanmak.” şeklinde görüş belirtti.
3. Ulusal Spor ve Kadın Zirvesi, Fatma Ayanoğlu tarafından katılımcılara plaket takdim edilmesi ve fotoğraf çekimiyle sona erdi.