Elektrik teknisyeni olarak görev yapan Ömer Duymaç, çalıştığı sırada yaklaşık 35 bin voltluk yüksek akıma kapıldı.
Olay anını “Sadece vücudumun kasıldığını hissettim.” ifadeleriyle aktaran genç teknisyenin o dakikadan sonra ölümle yaşam arasındaki mücadelesi de başlamış oldu.
Hastaneye kaldırılmasının ardından el, bilek, parmaklar ve ayaklar başta olmak üzere vücudunun farklı bölümlerinde ciddi doku kayıpları oluşan Duymaç’ın aynı zamanda tendon ve sinirlerinde ciddi yaralanmalar meydana geldi.
Duymaç, hayata tutunmak için büyük mücadele verdiği 6 aylık uzun süreçte, doku kayıplarının giderilmesi amacıyla birçok operasyon geçirdi.
Yaşam mücadelesini kazanmasının ardından taburcu edilen elektrik teknisyeni için artık yeni bir süreç de başlamış oldu.
Yaraların enfeksiyon kapmaması için evde yara bakım hizmeti almaya başlayan Duymaç, bir taraftan da hareket fonksiyonlarını yeniden kazanabilmek amacıyla yoğun şekilde fizik tedaviye başladı.
Bu sayede Duymaç’ın yaralarının enfeksiyon kapması önlendi, aynı zamanda hareket kabiliyetlerini kazanarak sosyal hayatına dönmesi sağlandı.
Duymaç tamamen sağlığına kavuşup, evlatlarına doyasıya sarılabileceği günlerin hayalini kuruyor.
Önce hayata tutundu, sonra kayıp fonksiyonlarını kazandı
Yaşadığı süreci AA muhabirine anlatan Ömer Duymaç, kazanın çok ani geliştiğini akıma kapıldığı ilk anda vücudundaki değişiklikleri hissetmediğini ancak hastane süreciyle ağrı ve acılarının başladığını anlattı.
Önce hayata tutunmak, ardından da sağlığına kavuşabilmek için uzun ve meşakkatli bir süreç geçirdiğini dile getiren genç teknisyen, duygularını “Bir anlık bir şeydi. Hani kimse kendine yakıştıramaz, kimse demez bilemez… Şükretmeye başladık, duadan başka elimizden hiçbir şey gelmedi. 10 günlük yoğun bakım sürecim geçti. Bilincim açıktı bu sürede, yaşadım birebir her gün, her saat, her dakika geçmedi. Kişisel ihtiyaçlarımı dahi söylemekten çekindim. Kendimce güçlüyüm sanıyordum ama o anda o kadar çaresiz hissediyorsunuz ki… Ben normalde hayatımda sırt üstü yatmış bir insan değilim ama orada aylarca sırt üstü yattım hiç kımıldamadan. Çaresizlik.” diyerek dile getirdi.
Yoğun bakım, yanık tedavi merkezindeki süre ve ameliyatlarla yaklaşık 2,5 ay boyunca hastanede kaldığını ifade eden Duymaç, taburcu edilmesinin ardından pansumanların en az cerrahi ameliyatlar kadar önemli olduğunu fark ettiklerini, bu nedenle evde yara bakım hizmeti almaya başladıklarını anlattı.
Ömer Duymaç, şöyle devam etti:
“Hızlı ve etkili bir tedaviyle kısa sürede herhangi bir enfeksiyon riskiyle karşılaşmadan tedavim tamamlandı. Dokularım birleşti, açık yaralarım kapandı. Kısa sürede ayağımdaki deri greftleri de iyileşmeye başladı ve ayağa kalktım, sosyal hayata dönmeye başladım. Fizik tedavi alıyorum. Daha da iyi olacağını düşünüyorum inşallah. İnsanın başına bir şey gelmeyince değer, kıymet bilmez derler. Ben de bunu yaşadıktan sonra insan kendini sorguluyor. İkinci bir hayat artık bir şeyleri değiştirmek isterim. Aileme, çocuğuma daha çok sarılmak isterim gibi düşüncelere giriyorsun. Yaşadığım kazadan dolayı iki yaşındaki kızımı kucaklayıp kavrayamıyorum. Ama bunu yapacağıma inanıyorum.”
“Kazadan sonra ilk aklıma gelen ‘Şu anda bizden daha kötüsü yok”
Duymaç’ın eşi Neslihan Duymaç da mücadele dolu bu süreçte yaşadıklarını şu duygularla dile getirdi:
“Bu kazada benim ilk aklıma gelen, acil servislere gittiğimiz zaman ‘Bizden daha da kötüsü var.’ dediğimiz an benim başıma gelmişti. Bizden daha kötüsü yok şu anda. Sonrasında yani eşimden öte orada şunu düşünüyorsunuz; çocuklarım. Bu hastalık sürecindeki psikolojik sorunlar çocukları etkileyecek mi, ev ortamını etkileyecek mi? Ben yıkılırsam eşim yıkılacak, eşim yıkılırsa ortam gerilecek ve çocuklar yıkılacak. Hani bu şekilde süreç devam etti. Ben o yüzden duygularımı yaşamak, göstermek istemedim. Bence bu süreçte eşim en büyük destek olarak beni gösterdi ama en büyük destekçileri çocuklarıydı. Kendinden çok onları düşünmesi oldu. O yüzden daha çabuk atlattık diye düşünüyorum.”
“Hastalığın seyri açısından yara bakım tedavisi çok önemli”
Duymaç’ın yara bakım tedavisini yürüten Medipol Mega Üniversite Hastanesi Evde Bakım Hizmetleri Sorumlusu Nadire Karahan da bu süreçte hastanın derin doku hasarı ve enfeksiyon riskinden dolayı evde tedavi hizmeti alması gerektiğini, bu kapsamda 40 seans gerçekleştirildiğini aktardı.
Duymaç’ın yaralarının iyileşmesinin ardından evde fizik tedavi sürecinin başladığını belirten Karahan, şu bilgileri verdi:
“Hastalarımızı yakından tanımak, değerlendirmek, uygun tedavi planını oluşturmak ve bu süreçleri yakından takip etmek hastalığın seyri açısından çok önemli. İlk önce hastamız için güvenli bir ortam oluşturmamız gerekiyor. Yaptığımız müdahalelerin tamamının hasta için steril olması gerekiyor. Bakımın devamlılığı gerekiyor. İlk, son evresi ve iyileşme dönemini yakından takip ettiğimiz takdirde iyileşme sürecini daha hızlandırıyoruz.”
“Tedavide gecikme olsaydı hareket fonksiyonları zorlaşacaktı”
Genç teknisyenin fizik tedavi sürecini yürüten Medipol Mega Üniversite Hastanesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Ağırman da çizilen program üzerinden yaklaşık 3 hafta geçmesiyle Duymaç’ın sol ayağına basabilir hale geldiğini, el bileği hareketlerinin açıldığını ve parmak fonksiyonlarının yavaş yavaş yerine gelmeye başladığını söyledi.
Duymaç’ın bu süreçte doku iyileşmesi ve tamirinin devam ettiğini söyleyen Ağırman, egzersizlerin artık klinikte devam edeceğini, hastanın sağ elinde birden fazla tendon yaralanması ve ciddi bir doku kaybı olduğu için rehabilitasyon sürecinin en az 3 ay kadar daha devam edeceğini belirtti.