Düşük dozda alkol tüketiminin sağlığa faydalı olabileceğine dair ilk iddialar 1924 yılında Johns Hopkins Üniversitesi’nden Biyolog Raymond Pearl’ün J şeklinde bir grafik çizerek, J’nin alt orta noktasında her tür hastalıktan ölüm riski en düşük olan grubun ‘orantılı alkol tüketenler’ olduğunu ilan etmesiyle başladı.
J’nin en tepe noktası ise alkol bağımlılarına işaret ederken her tür ölüm riski en yüksek grup olarak belirtiliyordu. Bu iddiayı takip eden yıllarda özellikle kırmızı şarabın sağlığa faydalı olduğuna yönelik çok sayıda haber ve araştırma yayınlandı. Kırmızı şaraptaki resveratrol isimli antioksidan maddenin bunun en önemli sorumlusu olduğu anlatıldı. Ancak son yıllarda alkolün sağlığa olumlu etkilerini gösteren hemen hemen tüm araştırmaların alkol endüstrisi tarafından finanse edildiği anlaşılınca bu konuda daha yeni ve daha ciddi bağımsız araştırmalar yapılması gereği doğdu.
Nitekim bu yeni çalışmalarda düşük dozda bile olsa alkol tüketiminin, kırmızı şarap dahi olsa; göğüs, yemek borusu, baş ve boyun kanseri risklerini artırdığı, yüksek tansiyon ve kalp ritmi bozukluklarına sebep olabildiği anlaşıldı.
Tıp dünyasının en önemli tartışmalarından biri yıllarca alkol konusunda yaşanıyor. Bazı uzmanlar günde bir kadeh şarap benzeri alkol tüketmenin kanı incelterek sağlığa faydalı olduğunu savunsa da diğerleri bu etkinin tartışmalı olduğunu belirtiyordu. Oksijen gazetesinin haberine göre, bu noktadan yola çıkan bilim insanları şimdiye dek alkol tüketiminin sağlığa etkileri konusunda yapılan ve 40 yılı kapsayan 107 araştırmayı derinlemesine inceledi. 4.8 milyon kişinin sağlık verileriyle yapılan bu çalışmada “Az miktar alkol kullanımı, tüm nedenlerden kaynaklanan ölüme karşı korumayla ilişkili bulunmamıştır” sonucuna ulaşıldı. Daha da önemlisi, Dr. Tim Stockwell ve arkadaşları tarafından yapılan bu çalışmada net bir şekilde kadınlarda 2 kadeh ve üstü, erkeklerde ise 3 kadeh ve üstü alkol tüketiminin ciddi sağlık sorunlarına sebep olduğu anlaşıldı.