Henüz faillerin yakalanamaması ve olayın aydınlığa kavuşturulamaması, başta öğrenci velileri olmak üzere toplumda endişeye yol açıyor.
AA muhabiri, toplumda korku ve kaosa yol açan olayla ilgili gelişmeleri 5 soru çerçevesinde derledi.
1- Nasıl başladı ve hangi kentlerde görüldü?
Kız öğrencilerin ilk zehirlenme vakası 30 Kasım 2022’de Kum kentindeki Kum Kız Sanat Okulu’nda (Hüneristan-i Kum) görüldü. İlk olayda bu okulda 18 öğrencinin zehirlendiği tespit edilirken ileriki günlerde sadece Kum kentinde 500’den fazla öğrenci zehirlendi.
Bu arada Kum kentinden yayın yapan “qomnews” haber sitesinde çalışan gazeteci Ali Purtabatabai gözaltına alındı. Purtabatabai, okullardaki zehirlenme olaylarını araştırmasıyla biliniyordu.
Toplumda endişelerin artmasına neden olan olay daha sonra ülkenin diğer kentlerinde de ortaya çıktı. Tahran, Meşhed ve Tebriz gibi metropollerde ve Loristan, Erdebil, Kirmanşah, Simnan, Mazenderan, Çeharmahal-Bahtiyari, Elburz ve Rezevi Horasan gibi birçok eyalette onlarca okulda binlerce öğrencinin zehirlendiği kayıtlara geçti.
İran Meclisi Zehirlenme Vakalarını Araştırma Komisyonu Üyesi Muhammed Hasan Asferi, dün konuyla ilgili açıklamasında, 30 Kasım 2022’den bu yana 25 eyaletteki 230 okulda çoğunluğunu kızların oluşturduğu 5 binden fazla öğrencinin zehirlendiğini açıkladı.
2- Kullanılan zehir ve etkileri neler?
İlk açıklamalarda okullarda kullanılan zehirde azot ve karbonmonoksit gazı bulgularına rastlandığı belirtilse de sonraki açıklamalarda bu konunun netliğe kavuşmadığı duyuruldu.
Sağlık Bakan Yardımcısı Said Kerimi, dün, Sağlık Bakanlığının öğrencilerin zehirlenmesine ilişkin ilk raporunu kamuoyuyla paylaştı.
Raporda birkaç çeşit zehirli gaz kullanıldığından bahsedilirken söz konusu kimyasal maddelerin içeriğinin henüz tespit edilemediği belirtildi.
Portakal veya bozulmuş turşu kokusunun hissedildiği zehirli gaz, öğrencilerde halsizlik, nefes darlığı, mide bulantısı ve baş dönmesine sebebiyet veriyor.
3- Olayın arkasında kimler var?
Geçen yıl kasım sonunda başlayan ve son haftalarda hızlı bir seyir izleyen toplu zehirlenme olayının arkasında kim veya kimlerin olduğuna dair henüz net bilgi yok.
Tahran yönetimine yakın kaynaklar, olayın ardında halkı yönetime karşı kışkırtmayı amaçlayan rejim karşıtı unsurların bulunduğunu öne sürüyor.
Bu kesim, işin içinde ABD, İsrail ve İngiltere gibi ülkelerin parmağının olduğunu ve Halkın Mücahitleri Örgütünün de bu olayda taşeron olarak kullanıldığını iddia ediyor.
Hatta bazı muhafazakarlar, zehirlenme vakalarının dışarıdan değil okul içindeki öğrenci ve öğretmenler tarafından yapılabileceğini dahi ileri sürdü. Bu tür açıklamalara Öğretmen Sendikası tepki gösterdi.
Bu arada, ülkede muhafazakarların önde gelen isimlerinden Ali Ekber Raifipur, ilk zehirlenme olayının Kum kentinde meydana gelmesini, Şiiler için özel bir yere sahip bu kente karşı bir “algı operasyonu” olarak değerlendirdi.
İran’da Kovid-19’un da ilk bu şehirden yayıldığını hatırlatan Raifipur, Kum kentinin “hastalık” ve “zehir” yaydığı algısının oluşturulmaya çalışıldığını öne sürdü.
Reformistlere yakınlığıyla bilinen, İranlı hatip Hasan Agamiri ise sosyal medya platformu Clubhouse’da yaptığı konuşmada, olayın arkasında kız çocuklarının okumasına karşı olan bazı radikal Şii grupların olabileceğine işaret etti. Agamiri, Kum kentinde bu zihniyette birçok kişinin bulunduğunu ileri sürdü.
Bazı rejim muhalifleri de olayın ardında, kadınların başını çektiği Mahsa Emini gösterilerinin intikamını almak isteyen İran yönetimi içindeki radikal grupların bulunduğunu iddia etti.
4- İran yönetiminin yaklaşımı ne oldu?
İlk başlarda olay karşısında üst mevkilerden açıklama yapılmadı. Son bir haftadır vakaların artması Tahran yönetimini harekete geçirdi.
İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, 3 Mart’ta yaptığı açıklamada, kız öğrencilerin zehirlenmesinden “İran düşmanlarını” sorumlu tuttu.
Reisi, “Bugün, ülkenin ilerlemesiyle birlikte düşmanlıklar da arttı, bunun en son örneği okullarda güvensizlik ve ailelerde endişe ortamı oluşturma girişimidir. Bu bahaneyle toplumun psikolojisini hedef gösterenler, kesinlikle öğrencilerin ve ailelerinin sağlığını düşünmüyorlar; amaçları her ne bahaneyle olursa olsun ülkede isyan ve kaos çıkarmaktır.” dedi.
İran lideri Ali Hamaney ve Yargı Erki Başkanı Muhsin Ejei de toplumda endişenin giderek artması üzerine dün, olayın faillerinin “en ağır şekilde” cezalandırılacaklarına dair peş peşe açıklamalar yaptı.
Hamaney, zehirlenme vakalarına ilişkin yetkililere “olayın üzerine ciddiyetle gidilmesi ve faillerin en şiddetli cezaya çarptırılması” talimatı verdiğini belirtti. Yargı Erki Başkanı Muhsin Ejei de zehirlenme vakalarına ilişkin tespit edilecek faillerin “idamla” yargılanacağını söyledi.
Eğitim ve Öğretim Bakanı Yusuf Nuri, 5 Mart’ta yaptığı açıklamada velilerden özür diledi.
Eğitim ve Öğretim Bakanlığı ile eyalet müdürlüklerinde komisyonların kurulduğunu ve olayın araştırıldığını belirten Nuri, “Velilerin endişesini anlıyoruz ve özür diliyoruz. Konuyu ciddiyetle takip ediyoruz. Bir an önce konunun aydınlığa kavuşturulmasını bekliyoruz.” ifadelerini kullandı.
5- Öğrenci velilerinin tepkisi ne oldu?
Çocuklarının durumundan endişe eden bazı veliler okul önlerinde beklemeye başladı.
Olaydan okul yönetimlerini ve hükümeti sorumlu tutan bazı veliler ise çeşitli kentlerdeki milli eğitim müdürlükleri ve okulların önünde protestolar düzenledi.