Kentte Ahilik Haftası dolayısıyla “Yılın Ahisi” seçilen Örtel, ilçede “Saatçi Mehmet” olarak tanınıyor.
Örtel, dedesinden babasına miras kalan saat tamirciliğine 8 yaşında babasının yanında çırak olarak başladı, askerden dönünce de 1967’de kendi dükkanını açtı.
Mesleğe kurma saatlerin tamiriyle başlayan Örtel, zamanla duvar saatlerinin tamirini de öğrenerek her geçen gün kendisini geliştirdi. Elindeki kendi deyimiyle “3-5 malzemeyle” dükkan açan Örtel, teknolojinin gelişmesiyle otomatik saatler çıkınca dükkanına yeni aletler aldı.
Mehmet usta, teknolojik gelişmelere ayak uydurmak için Fransa ve İsviçre’ye giderek oradaki saatçiliği inceledi, İsviçre’den bazı tamir aletleri aldı. Yurda dönüp mesleğini daha profesyonel yapmaya devam eden Örtel, dükkanına gelen hiçbir müşterisini, saatini onarmadan uğurlamıyor.
Örtel, “Tik tak” sesleri ve akreple yelkovanın yarışını izleyerek geçen 57 yılda, mesleğine duyduğu saygıyı hiçbir zaman kaybetmiyor.
“Çırak yok, yetiştiremedik”
Mehmet Örtel, AA muhabirine, ilerlemiş yaşına rağmen mesleğine olan tutkusunun hiç azalmadığını söyledi.
Otomatik, tam otomatik ve pilli saatlerin tamirini yapılabildiğini dile getiren Örtel, yeni nesil elektronik ve dijital saatleri ise tamir edemediğini kaydetti.
Örtel, artık saatçilikte tamiratın son dönemleri olduğunu vurgulayarak, “Çırak yok, yetiştiremedik. Teknolojinin ilerlemesiyle bizim mesleğimize ilgi azaldı. Aslında bizim meslek her zaman geçerli bir iştir. Saatler mekanik olduğu müddetçe bizim meslek geçerlidir. Kurmalı kolları, pimi, bobini, entegreyi, kayışını, camını takarsın. Yani her türlü tamirat senin elinden geçer ama tam elektroniğe, dijitale döndüğü zaman bizim işimiz bitiyor.” diye konuştu.
Günümüzde bazı zanaatkarlıkların kaybolduğunu anlatan Örtel, “Hep hazır ürünler geldi, ayakkabı, elbise hazır olmaya başladı. Bazı meslekler aşağı yukarı bitti. Bizimkiler de bitmek üzere.” dedi.
“Bir çırağımın olmasını çok isterim”
Örtel, sağlığı el verdiği müddetçe mesleğini devam ettireceğini ifade ederek sözlerini şöyle tamamladı:
“Mesleğimi seviyorum. Kim ne derse desin. Yani bedava da yapsam ben mesleğimi seviyorum. Bir de yaşlılıkta bir kenara çekip oturmak iyi değil. Şu mesleğimizi yürütecek bir çırağımın olmasını çok isterim. Zanaatkarlar işlerinden usanmasınlar, bıkmasınlar, işlerine sabırla devam etsinler sonunda muhakkak karşılığını alırlar.”