Cumhurbaşkanlığı himayelerinde, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı uhdesinde ve TÜBİTAK MAM Kutup Araştırmaları Enstitüsü koordinasyonunda Antarktika’ya gerçekleştirilen ulusal bilim seferinde yer alan Külköylüoğlu, BAİBÜ Biyoloji Topluluğu tarafından düzenlenen “Antarktika ve İklim Değişimleri” konulu seminere katıldı.
Dünyadaki iklim değişimlerinin esas sebebinin, insan kaynaklı unsurlar olduğuna işaret eden Külköylüoğlu, “1850-2021 yılları arasında sıcaklıkta ciddi bir artış görüyoruz. Bu artış, dünyanın iki uç bölgesini de etkiliyor. Bu ciddi sorunlar yaratıyor ve yaratacak. Bu etkileri gözlemleyebilmek ve sonunu kestirebilmek için insanlar, Antarktika ve Arktik gibi kutup bölgelerinde çeşitli bilimsel araştırmalar ve çalışmalar yapıyorlar.” diye konuştu.
Külköylüoğlu, karbondioksit artışının sera etkisi yaparak, yeryüzünde sıcaklığın artmasını hızlandırdığına dikkat çekerek, “Bu artış, tarımsal alanlar, doğal alanlar, sucul alanlar, hava ve iklim koşulları dahil birçok şeyi etkiliyor ve bunların olumsuz sonuçları bize dönüyor.” dedi.
Küresel iklim değişimlerinin Antarktika’yı da etkilediğine değinen Külköylüoğlu, “Antarktika’daki bütün buzullar erirse denizden en az 58 metre yüksekliğe kadar olan yerler sular altında kalıyor. 2012’den önce 76 milyar tonluk bir buz kaybı varken, 2012-2017 yılları arası bu yaklaşık 3 kat artmış. Bunun da sebebi, hem karbondioksit artışı hem de küresel sıcaklık artışı. Dolayısıyla insan unsurunun etkisinin azaltılması veya sıfırlanması gerekiyor.” değerlendirmesini yaptı.
Türkiye’nin Antarktika’daki çalışmalarından da bahseden Külköylüoğlu, şunları kaydetti:
“Şu anda 54 ülkenin burada 100’den fazla üssünü kullandığını biliyoruz. Ama bu 54 ülke, esas söz sahibi ülkeler değil. SCAR denilen Kutup Araştırmaları Komisyonu’na üye 20 ülke, hak iddiasında bulunan, bilimsel çalışmalar ve yatırımlar yapan ülkeler. Biz de 2020 senesinde Avrupa Kutup Araştırmalarına asli üye seçildik. Artık biz de Antarktika ve Arktikler gibi kutup araştırmalarında Avrupa bazında söz sahibiyiz. Türkiye de devam eden bilimsel çalışmalarıyla diğer ülkeler gibi Antarktika’da hak iddiasında bulunmaya başladı. Bu aşamanın ardından yaptığımız bilimsel çalışmalar da göz önüne alınarak resmi olarak SCAR’a üye oluyoruz. Bu aynı zamanda bizim kurallarda, uygulamalarda, kanunlarda ve yapılacak bilimsel çalışmalarda söz hakkı kazanmamızı sağlıyor.”