Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut, Parlamento Muhabirleri Derneğini (PMD) ziyaret etti.
PMD Başkanı Göksel Bozkurt, Derneğin, demokrasiye yönelik karanlık girişimlere karşı koyduğunu ve basın özgürlüğüne sahip çıktığını belirtti. PMD’nin, FETÖ’nün 15 Temmuz’daki darbe girişimi sırasında demokrasiden yana tutum aldığını ve o gece basın özgürlüğünün altını çizerek darbe girişimini kınayan bir bildiri yayımladığını ifade eden Bozkurt, PMD üyelerinin o gece bombaların ve kurşunların altında yayınlarıyla toplumu bilgilendirmeye çalıştığını, hala da aynı noktada mücadelesini sürdürdüğünü dile getirdi.
AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Meyer-Landrut, çalışma koşullarını kendisine aktardığı için PMD Başkanı Bozkurt’a teşekkür ederek, parlamenter demokrasi, ifade ve basın özgürlüğünün tüm toplumlar için temel kavramlar olduğunu vurguladı.
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Meyer-Landrut, İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesine ilişkin soru üzerine, AB üyesi devletler ve kurumlarınca bu konuda çok çeşitli açıklamalar yapıldığını söyledi. Meyer-Landrut, “Bu açıklamaların ortak bir vurgusu vardı, o da Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesinden duyulan endişeydi. Bununla birlikte salgının beraberinde getirdiği zorluklara baktığımızda aile içi şiddetin arttığını, azalmadığını görüyoruz. Aile içi şiddetle, kadına ve çocuklara yönelik şiddetle hepimizin mücadele etmesi gerekiyor. Temel mesele bu olmalı.” diye konuştu.
Başka bir gazetecinin, PMD ziyareti öncesinde TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Akif Çağatay Kılıç ile bir görüşme yaptığını anımsatarak, görüşmede İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesinin konuşulup konuşulmadığına ilişkin sorusuna karşılık Meyer-Landrut, kamuya açık olmayan görüşmelerinin içeriğini açıklamasının doğru olmayacağını belirtti. TBMM’de temsil edilen tüm siyasi partilerle görüştüğünü ve AB’nin görüşlerini paylaştığını anlatan Meyer-Landrut, “Bu görüşmeleri, gerekli açıklamaları yapmak ve AB’nin, farklı gelişmeler ve hususlara ilişkin görüşlerini ve endişelerini paylaşmak üzere yapıyoruz. Şüphesiz İstanbul Sözleşmesi de gündemin çok önemli bir maddesi olduğu için bu görüşmemizin gündem maddelerinden bir tanesini oluşturdu.” ifadelerini kullandı.
“Henüz karşılanmamış olan beklentilere ilişkin alınması gereken tedbirler var”
Büyükelçi Meyer-Landrut, başka bir gazetecinin, AB liderlerine sunulacak Türkiye raporu konusundaki sorusunu yanıtlarken de raporun sonuç kısmında, Türkiye ile ilişkilerin geliştirilmesine yönelik tedbirlerin sıralandığını, mülteciler ve göçmenlere ilişkin iş birliğinin devam etmesi, Gümrük Birliği’nin güncellenmesi ve üst düzey diyalog görüşmelerinin yeniden başlatılmasına ilişkin görüşlerin yer aldığını aktardı. Raporda, ilerlemenin yavaş yavaş artarak devam etmesi gerektiğinin belirtildiğini söyleyen Meyer-Landrut, “Henüz karşılanmamış olan beklentilere ilişkin alınması gereken tedbirler ve buna dair olarak masa üzerinde bulunması gereken tedbirler de sonuç bölümünde yer alıyor.” dedi.
Meyer-Landrut, devlet ve hükümet başkanlarının alacağı kararlara dayalı olarak ilerleme sağlanabileceğini ifade ederek, son hafta içerisinde Türkiye’de yaşanan gelişmelerin, AB liderlerinin görüşmelerini ne yönde etkileyeceğinin görüleceğini de dile getirdi.
AB ile Türkiye ilişkilerine dair bu göreve gelmeden önce de çalıştığını belirten Meyer-Landrut, Türkiye’ye geldikten sonra algıları ve gerçekleri masanın bu tarafında görmenin ilginç olduğunu söyledi. Meyer-Landrut, Türkiye’de göreve başladığında devam eden salgın nedeniyle yapmak istediğinden daha az görüşme ve seyahat gerçekleştirebildiğini ancak bu şartlarda daha küçük gruplarla yapılan toplantıların faydalı sonuçlar doğurduğunu vurguladı.
Meyer-Landrut, “Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarını uygulamadığına ilişkin şikayetler bulunduğu” belirtilerek, AB’nin bu konuda bir yaptırım uygulayıp uygulamayacağı yönündeki soruya, “AB, Türkiye’nin kurucu üyelerinden biri olduğu Avrupa Konseyi üyelerinden, farklı kurumların kararlarına saygı duymalarını bekler. AİHM de bunlardan bir tanesidir. AB, beklentisini farklı vesilelerle ifade etmiştir ve hala bu beklentisi geçerliliğini korumaktadır.” yanıtını verdi.