Göreve 20 Ocak 2021’de başlayan ABD Başkanı Joe Biden, görevindeki ilk 100 gününde yeni tip koronavirüs (Kovid-19) ile mücadele ve ekonomi konusunda verdiği sözlerin büyük bir bölümünü tutarken, dış politika ve göçmenlik konusunda tartışılan kararlara imza atarak eleştiri oklarını üzerine çekti.
ABD’nin 46. başkanı 78 yaşındaki Joe Biden, başkanlık koltuğundaki ilk 100 gününü bugün dolduruyor.
Göreve gelmeden önce, iç politikada Kovid-19, ekonomi ve göçmenlik meselelerinde iddialı olan Biden, dış politikada da “ABD tekrar masadaki yerini almaya geldi” sloganıyla yola çıktı.
Biden, göreve gelir gelmez aralarında Müslüman ülkelere yönelik seyahat yasağı, Kovid-19 düzenlemeleri, Meksika sınırına örülen duvara fonların kesilmesi, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve Paris İklim Anlaşması’na geri dönülmesi gibi başlıkların olduğu 17 kararnameye imza attı.
Biden’ın seçim kampanyası döneminde verdiği en büyük sözlerden biri “ilk 100 günde 100 milyon doz” aşı hedefi oldu.
Biden en çetin sınavını göçmenlik konusunda veriyor
Biden’ın ve Demokratların, Donald Trump yönetiminde en çok eleştirdiği politikalardan biri de uygulanan sert göçmenlik politikalarıydı. Biden, söz verdiği üzere göreve gelir gelmez Meksika sınırında yasa dışı göçmen geçişlerinin önlenmesi için Trump’ın ördürdüğü duvar için sağlanan fonları kesti ve seçim vaatlerinden birini yerine getirmiş oldu. Ayrıca Müslüman ülkelere yönelik seyahat yasağını ve “Meksika’da kalın” politikalarını da iptal etti.
Öte yandan Biden, Kongreye gönderdiği tasarıda, ülkedeki yıllık göçmenlik kotasını 15 binden 125 bine çıkarma sözünü ise yerine getirmemesi tartışmalara yol açtı. Biden yönetimi nisan ayında yayımladığı bir kararname ile Trump yönetimi döneminde 2021 mali yılı için konulan 15 bin kotasını koruyacaklarını söyledi. Ancak gelen sert eleştirilerin ardından, Beyaz Saray 15 Mayıs’a kadar Biden’ın yeni bir kota açıklayacağını duyurdu.
Ayrıca Biden yönetiminin göçmen geçişlerine yeşil ışık yakmasıyla Meksika sınırında da son yılların en büyük göçmen yığılması oldu. Göçmenlik sisteminin tam oturmadığını ve Kovid-19 salgınını gerekçe gösteren ABD, birçok göçmeni geri çevirirken, 18 yaşın altındakileri geri göndermedi.
Bu politikayla ülkenin güney sınırındaki göçmenlik tesislerinde rekor sayıda göçmen çocuk görüldü. Bu çocukların bulunduğu şartlar ve gelecekleri özellikle Cumhuriyetçi cepheden tepki çekerken, Biden yönetiminin en çok eleştirildiği noktalardan biri oldu. Biden, Başkan Yardımcısı Kamala Harris’i bu krizle ilgilenmek üzere görevlendirdi ancak Harris’in şu ana kadar net adım atmamış olması da eleştiri konusu oluyor.
Biden yönetimi, göçmenlik kayıtları için daha sağlam bir sistem kurma vaadini de henüz yerine getirmiş değil. Biden yönetimi sık sık ülkenin güney sınırına gelen göçmenlere, “Şu anda ABD’ye gelme zamanı değil” mesajı verirken, göçmenler de Biden’ın sözünü tutmadığını öne sürüyor.
İç politikaya ilişkin vaatleri
Biden iç politikada özellikle geçen yıl George Floyd’un öldürülmesinin ardından gündeme gelen polislik tartışmaları konusunda bir “polis denetim kurulu” kurulması vaadi vermişti. Ancak Biden göreve geldikten sonra bu durumun sorunlara yol açabileceğini gerekçe göstererek bu fikrinden geri döndü.
Biden’ın göreve gelmesinin ardından ülkede artan silahlı saldırılar da gündeme geldi ve silah reformu tartışmaları alevlendi. Biden bu konuda Kongrenin adım atması gerektiğini savunurken, yarı otomatik silahların da yasaklanması çağrısında bulundu.
Öte yandan Biden’ın sözünü verdiği kadına karşı şiddet ve ırk eşitliği gibi konulardaki düzenlemeler Kongre’nin de harekete geçmesini gerektiriyor.
Biden’ın karnesindeki en iyi alan Kovid-19’la mücadele
Biden, seçim kampanyası döneminden itibaren Trump yönetiminin Kovid-19 salgınını düzgün bir şekilde ele alamadığını savunarak en önemli önceliklerinin salgını yenmek olduğunu dile getirdi.
Göreve gelir gelmez DSÖ’ye yeniden katılma, eyaletler arası seyahatlerde ve federal binalarda maske zorunluluğu gibi adımlar atan Biden yönetimi aşılamaya da hız verdi.
“İlk 100 günde 100 milyon doz” aşı hedefine görevindeki 58. gününde ulaşan Biden yönetimi, daha sonra “ilk 100 günde 200 milyon doz” hedefi koydu. Biden yönetimi bu hedefe de 100. günlerini tamamlamadan ulaştı.
Aynı zamanda ülkedeki Kovid-19 test kapasitesini artırma vaadini de yerine getiren Biden, kişi başı 1400 dolarlık çek verilmesini de içeren 1,9 trilyon dolarlık Kovid-19 destek paketini de Kongreden geçirdi.
ABD yüzünü Hint Pasifik bölgesine çevirdi
Yeni Ulusal Güvenlik Strateji Kılavuzunu yayımlayan Biden, orta ve uzun vadede ABD’nin küresel rakibinin Çin olduğunun altını çizdi.
ABD’nin Çin’e yönelik temkinli tavrını sürdüren Biden yönetimi, dış politika odağını da büyük oranda Hint-Pasifik bölgesine çevirdi. Avusturya, Hindistan, Japonya ve ABD’den oluşan “Quad” grubunu yeniden canlandırmaya çalışan Biden, bu doğrultuda 12 Mart’ta çevrim içi bir zirve gerçekleştirdi.
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ve Savunma Bakanı Lloyd Austin’in de ilk yurt dışı turları Güney Kore ve Japonya’ya olurken, Beyaz Saray’ı ziyaret eden ilk yabancı lider de 16 Nisan’da Japonya Başbakanı Yoşihide Suga oldu.
Dışişleri Bakanı Blinken, Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi ve Çin Komünist Partisi Merkez Komitesi Dışişleri Komisyonu Başkanı Yang Cieçi ile 18 Mart’ta Alaska’da bir araya gelerek iki ülke ilişkilerini ele aldı.
Afganistan’dan çekiliyor, Suudi Arabistan konusunda “yumuşak” geçiş
Biden, Trump yönetiminin “sonu gelmeyen savaşları bitirme” politikasını devam ettirdi. Afganistan’da kalan 2 bin 500 kadar ABD askerinin çekilmesi için 1 Mayıs tarihini karşılayamayan Biden, askerlerin 1 Mayıs’tan başlayarak 11 Eylül 2021’e kadar ülkeden tamamen çıkmış olacağını duyurdu.
ABD’nin Yemen’deki içi savaşta Suudi Arabistan’a sağladığı desteği de bitirme sözü veren Biden, bu sözünü önemli ölçüde yerine getirdi ve Riyad’a saldırı amaçlı silah vermeyi kesti. Ancak Washington, bu ülkenin savunma amaçlı güvenlik ihtiyaçlarına cevap vermeye devam ediyor.
Öte yandan gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetine ilişkin Trump döneminde hazırlanan ve Muhammed bin Selman’ın cinayetin sorumlusu olduğunu ortaya çıkaran raporu da yayımlayan Biden yönetimi, buna rağmen Muhammed bin Selman’a yönelik doğrudan yaptırım getirmekten kaçındı.
Rusya ile gelgitli ilişkiler
Rusya ile de gelgitli ilişkiler yaşayan Biden yönetimi, Rus muhalif Aleksey Navalnıy’ın zehirlenmesi, Amerikan resmi kurumlarına yönelik Solarwinds siber saldırısı ve ABD’deki 2020 başkanlık seçimlerine müdahale gibi gerekçelerle sert yaptırımlar getirdi.
Biden’ın, 17 Mart’ta verdiği bir röportajda, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e “katil” demesi ve “yaptıklarının hesabını verecek” uyarısında bulunması gerginliğe yol açtı.
Öte yandan Biden yönetimi Rusya ile “sürdürülebilir ve öngörülebilir” bir ilişki istediğini dile getirirken, Biden Putin’e üçüncü bir ülkede zirve yapma davetinde bulundu.
“ABD tekrar masada” sloganıyla yola çıkan Biden yönetimi Avrupa Birliği ve NATO gibi ittifakları ve Kanada ve Almanya gibi ülkelerle bozulan ilişkileri tamir etme yoluna gitti.
İran ile nükleer anlaşma
Biden’ın seçim vaatlerinden birisi de Barack Obama döneminde imzalanan ve Trump yönetiminin geri çekildiği İran ile nükleer anlaşmaya geri dönülmesiydi.
Bu konuda bölgedeki müttefikleriyle görüşüp karar alacağını belirten Biden yönetimi, Viyana’daki İran ile nükleer anlaşma görüşmelerine de Avrupalı ortakları üzerinden katıldı.
Biden yönetimi Viyana’daki görüşmelerden umutlu olduğunu söylese de henüz anlaşmaya geri dönülmesi konusunda net bir adım atılmış değil. ABD yönetimi, İran’ın anlaşma koşullarına dönmesi karşılığında çoğu yaptırımı kaldırmaya hazır olduğunu belirtti.
Türk-Amerikan ilişkilerinde 24 Nisan etkisi
Türk-Amerikan ilişkileri açısından durgun bir başlangıç yapan Biden yönetimi, birçok başlıktaki sorun alanlarını ve iş birliği imkanlarını ayrı ayrı değerlendirme ve ortaklığı sürdürme yaklaşımını benimsedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ilk telefon görüşmesini 23 Nisan’da yapan Biden, 24 Nisan’daki açıklamasında 1915 olaylarını “soykırım” olarak nitelendirdi.
İklim değişikliği konusuna öncelik verdi
ABD Başkanı Biden, iklim konusunda da Trump yönetimini sıklıkla eleştirerek Trump’ın ayrılacağı Paris İklim Anlaşması’na geri döndü.
Ayrıca Biden, aralarında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da olduğu 40 dünya liderini davet ederek 22-23 Nisan’da bir çevrim içi iklim zirvesi de düzenledi.
Keystone XL petrol boru hattının iznini de iptal eden Biden, federal topraklar ve ülkenin açıklarındaki sularda sondaj faaliyetlerini durdurdu.
İklim Değişikliyle Mücadele Özel Temsilcisi olarak John Kerry’yi atayan Biden, bu konuyu dış politikasının ana unsurlarından biri olarak gördüğünü vurguluyor.
Ekonomide Kovid-19 salgınının açtığı yaralar sarılmaya çalışıldı
Seçim kampanyasında taahhüt ettiği gibi göreve başlar başlamaz Kovid-19 salgınıyla mücadeleye öncelik veren Biden, salgından zarar gören Amerikan ekonomisinin toparlanmasına destek olmaya yönelik politikaları hızla hayata geçirdi.
Söz verdiği gibi ilk olarak salgının ekonomik etkilerini hafifletmeye yönelik 1,9 trilyon dolarlık ekonomik destek paketini gündeme getiren Biden, uzun görüşmelerin ardından Cumhuriyetçilerin itirazlarına rağmen Kongre’den geçen destek paketini 11 Mart’ta onayladı.
Biden yönetiminin Kovid-19’un ekonomik etkilerine karşı üzerinde çalıştığı en büyük paket olarak nitelendirilen Amerikan Kurtarma Planı Yasası’nda, doğrudan nakit yardımının yanı sıra işsizlik yardımları, eyalet ve yerel yönetimlerin desteklenmesi ile aşı dağıtımına yönelik düzenlemeler yer aldı.
Pakette, yılda 75 bin dolardan az kazanan bireyler için 1400 dolarlık doğrudan nakit yardımı, işsizlik yardımı, kira yardımı ve okullar için finansman desteği de yer aldı. Ancak Biden’ın seçim vaatlerinden biri olan ve Cumhuriyetçilerin yanı sıra bazı Demokratların da “işsizliği artıracağı” gerekçesiyle karşı çıktığı asgari saatlik ücretin 15 dolara çıkarılması ile ilgili düzenleme, bütçe kurallarına uygun olmamasının kararlaştırılması üzerine ekonomik destek paketinde yer alamamıştı.
Biden, 27 Nisan’da federal kurumlarda çalışan işçiler için asgari saatlik ücretin artırılmasına yönelik ayrı bir kararnameye imza attı. Böylece, federal kurumlarda çalışan işçiler için halihazırda 10,95 dolar olan asgari saatlik ücret 15 dolara çıkarıldı.
Altyapı paketi ve vergi düzenlemeleri için adımlar atıldı
Kovid-19 salgının etkileriyle mücadeleye yönelik 1,9 trilyon dolarlık ekonomik destek paketinin ardından Biden yönetiminin ilk 100 günde gündeme getirdiği ikinci büyük paket altyapı paketi oldu.
Biden’ın ekonomi planının ilk aşamasını oluşturan 2,3 trilyon dolarlık altyapı paketi, Kovid-19 salgınının ekonomide neden olduğu yaraların sarılması ve ülke ekonomisinin yeniden canlandırılması hedefiyle ortaya kondu.
Pakette, yol, köprü, otoyol, liman, havalimanı ve elektrikli araç sistemlerinin geliştirilmesi gibi projelere 621 milyar dolar, üretim, Ar-Ge ve mesleki eğitimi projelerine 580 milyar dolar, okul ve konutların inşası ile iyileştirilmesine yönelik projelere 300 milyar dolar, içme suyu altyapısı, geniş bant internet erişimi ve elektrik şebekelerinin geliştirilmesine yönelik yatırımlara 300 milyar dolar ve yaşlılar ile engellilerin bakımına ise 400 milyar dolarlık kaynak ayrıldı.
Nasıl finanse edileceği tartışma konusu olan paket, kurumlar vergisinin yüzde 21’den yüzde 28’e çıkarılmasını öngören Vergi Planı’nı da beraberinde getirdi.
Ayrıca Biden, ekonomi planının bir sonraki aşamasını oluşturan, eğitim, çocuk bakımı ve ailelere yönelik harcamaları içeren 1,8 trilyon dolarlık kapsamlı bir harcama paketini de açıkladı. Söz konusu paketin finansmanı için en üst gelir vergisi diliminin yüzde 39,6’ya yükseltilmesi ve sermaye kazancı vergisinin yüzde 39,6’ya çıkarılması gündeme geldi.
Ancak Biden’ın taahhüt ettiği ve tartışma konusu olan ekonomi planı ile vergi düzenlemeleri henüz resmi olarak hayata geçmedi.
Yerli üretim ve tedarik zincirinin güçlendirilmesine yönelik kararnameler imzalandı
Ekonomiyi kurtarma ve canlandırmaya yönelik büyük paketlerin yanı sıra Biden, taahhüt ettiği gibi yerli üretim ve tedarik zincirinin güçlendirilmesine yönelik de bazı kararları onayladı. Bu kapsamda, yüksek kapasiteli batarya, ilaç, kritik mineraller ile otomobil, telefon ve askeri teçhizat gibi ürünlerde kullanılan yarı iletkenlerin tedarik zincirini güçlendirerek imalatı artırmayı amaçlayan kararname ile federal kurumların Amerikan ürünlerini satın alınmasına öncelik vermesi için kararname imzalandı.
Ayrıca Biden yönetiminin 2022 mali yılına yönelik Kongre’ye sunduğu ilk bütçe teklifinde, savunma dışı harcamaların payı artırıldı. Biden’ın 1,52 trilyon dolarlık bütçe teklifinde savunma dışı harcamalarda yüzde 16’lık artış öngörüldü.
Öte yandan, Biden’ın görevdeki ilk 100 gününde New York borsası da en iyi performanslarından birini sergiledi. Biden’ın görevi devraldığı 20 Ocak’tan bu hafta başına kadar olan süreçte Dow Jones endeksi yaklaşık yüzde 9, S&P endeksi yaklaşık yüzde 8 ve Nasdaq endeksi yaklaşık yüzde 5 değer kazandı.
JPMorgan’ın verilerine göre, ABD borsası Biden’ın ilk 100 gününde son 75 yılda göreve gelen diğer başkanlara kıyasla daha iyi getiri elde etti. Analistler, borsadaki artışın ilk 100 günde sağlanan mali desteklerden kaynaklandığını belirtirken, vergi artışlarının ise piyasa getirilerine beklendiği kadar zarar vermeyeceğinin düşünüldüğünü aktardı.