Yüksek enflasyonla mücadelenin sürdüğü ABD’de, yılın ilk çeyreğinde ekonomi sürpriz bir küçülme gösterdi.
ABD Ticaret Bakanlığı’nın öncü verilerine göre, ülkede gayrisafi yurtiçi hasıla (GSYH) yılın ilk çeyreğinde yıllıklandırılmış olarak yüzde 1,4 azaldı.
Piyasa beklentilerinin aksine küçülen ABD ekonomisinin, yılın ilk çeyreğinde yüzde 1,1 gibi sınırlı bir oranda da olsa büyüme göstermesi öngörülüyordu.
Kovid-19 salgınının ilk yılında büyük darbe alan ABD ekonomisi, toparlanmanın devam etmesiyle bir önceki çeyrekte yüzde 6,9 büyümüştü. Ülke ekonomisi, geçen yıl genelinde ise 5,7 ile 1984’ten bu yana en güçlü büyüme kaydetmişti.
Böylece ABD ekonomisi bu yılın ilk çeyreğinde, salgının en yoğun hissedildiği 2020’nin ikinci çeyreğinden bu yana ilk kez düşüş kaydetti.
Omicron ve dış ticaret açığı büyümeyi kesintiye uğrattı
Bu yılın ilk çeyreğinde ABD ekonomisindeki daralmada, özel stok yatırımları, ihracat, federal kamu harcamaları ve eyalet ile yerel kamu harcamalarındaki azalma etkili oldu. Aynı dönemde ithalat artış gösterirken, kişisel tüketim harcamaları, konut dışı sabit yatırımlar ve konut sabit yatırımları da yükseliş gösteren diğer kalemler olarak öne çıktı.
ABD Başkanı Joe Biden, GSYH verisinin açıklanmasının ardından yaptığı açıklamada, öncü verinin teknik faktörlerden etkilendiğini belirtti.
Analistler ise bu yılın başında etkili olan Kovid-19 salgınında Omicron varyantının ve dış ticaret açığındaki artışın ilk çeyrek daralmasında belirleyici olduğuna işaret etti.
Rusya-Ukrayna savaşının başladığı bir dönemde ekonominin devam eden tedarik zinciri sıkıntıları, enflasyon ve işçi kıtlığından da etkilendiğini belirten analistler, ancak iç talebin güçlü kalmaya devam ettiğine, ekonomik çıktıdaki azalmanın yanıltıcı olabileceğine dikkati çekti.
Son veriler, ekonominin en büyük parçası olan kişisel tüketim harcamalarının ilk çeyrekte yıllık bazda yüzde 2,7 arttığını ortaya koydu.
Fed mayısta 50 baz puanlık artışa hazırlanıyor
ABD ekonomisinde yılın ilk çeyreğinde yaşanan daralma, iki çeyrek üst üste küçülme anlamına gelen resesyon endişelerinin de gündeme gelmesine neden oldu.
Başkan Biden, söz konusu endişelerin sorulması üzerine, bir resesyondan endişe etmediğini, şu anda kimsenin resesyon öngörmediğini, bazılarının 2023’te bir resesyon olabileceğini tahmin ettiğini ifade etti.
Enflasyonun yüzde 8,5 ile 41 yılın zirvesine çıktığı bir dönemde ülke ekonomisinde yaşanan küçülme, ekonomilerde durgunluk ve yüksek enflasyonun bir arada gerçekleşmesi olarak bilinen stagflasyon endişelerini de gündeme getirdi.
Analistler, ABD’de ilk çeyrekte küçülmeye yüksek enflasyonun eşlik ettiğini, ülke ekonomisinin ikinci çeyrekte de küçülmesi halinde teknik olarak resesyona gireceğini belirtti.
Fed’in “şahinleşen” politika duruşu da ekonomik büyümenin olumsuz etkileneceğine dair endişeleri güçlendirirken, analistler bankanın 3-4 Mayıs’taki toplantısında enflasyonu kontrol altına alabilmek için agresif bir şekilde faiz artırmasından başka seçeneğin olmadığını belirtti. Analistler, Fed’in mayısta 50 baz puanlık artışa hazırlandığını bildirdi.
– “ABD ekonomisi olumsuz tabloya rağmen dirençli görünüyor”
Dünya Bankası Kıdemli Ekonomisti Sibel Kulaksız, AA muhabirine, GSYH’deki düşüşü büyük ölçüde tetikleyen sebeplerin envanter yatırımındaki gerileme ve genişleyen ticaret açığı olduğunu söyledi.
Küresel tedarik zinciri krizinin sebep olduğu arz kesintilerinin üretimi olumsuz etkilediğine işaret eden Kulaksız, “Bu aslında tahmin edilebilir bir gelişmeydi. Ayrıca savaş, artan enflasyon ve devam eden salgın ekonomik daralmada etkili oldu.” dedi.
Kulaksız, “ABD ekonomisi negatif büyüme ve enflasyonun sebep olduğu bu olumsuz tabloya rağmen dirençli görünüyor.” değerlendirmesinde bulundu.
“Ekonominin ilk çeyrekte daralmasını bir uyarı işareti olarak düşünebiliriz”
ABD ekonomisinin motoru olan tüketici harcamalarının Omicron varyantına rağmen arttığına dikkati çeken Kulaksız, bunun negatif büyümenin etkisini bir ölçüde telafi edeceğini düşündüğünü aktardı.
Resesyon endişelerini de değerlendiren Kulaksız, şunları kaydetti:
“Resesyon olması için arka arkaya iki çeyrekte negatif büyüme olması gerekir. Şu anda resesyon hissedilmese de ekonominin ilk çeyrekte daralmasını bir uyarı işareti olarak düşünebiliriz. Ancak, şu açık bir şekilde görülüyor ki yüksek tüketici talebi ve arz kıtlığı ekonominin sınırlarını zorlamaya başladı. Bazı ekonomistler, Fed’in enflasyonu yüzde 2’ye düşürmek icin takip ettiği politikaların, özellikle faiz hadlerindeki yükselmenin önümüzdeki dönemde resesyona sebep olabilecegini savunuyor.
Ancak, çoğu ekonomist de resesyonun kaçınılmaz olmadığını, Fed’in enflasyonla mücadelede izlediği para politikasına rağmen ekonomik genişlemenin olabileceğini düşünüyor. Burada önemli olan, sıkı para politikası uygulamasında aşırıya gidilmemesi ve ekonomik politikaların ‘yumuşak iniş’ stratejisi dahilinde yapılması. Eğer böyle bir politika izlenirse resesyonun olmayacağını düşünüyorum.”
“Stagflasyon ABD’de olabilecek en kötü senaryo”
Kulaksız, bazı ekonomistlerin de stagflasyon endişeleri olduğuna işaret ederek, “Bence stagflasyon ABD’de olabilecek en kötü senaryo. Stagflasyonun olması için durgun giden bir ekonominin yanı sıra yükselen enflasyon ve yüksek işsizlik olması gerekir. Ancak 1970’lerdeki gibi bir stagflasyonun yaşanması beklenmiyor. Son dönemde pandemi kısıtlamalarının hafifletilmesiyle işsizlik oranlarında düzelme oldu.” dedi.
Tüketiciler ve işletmeler harcamaya devam ettiği için ikinci çeyrek ve sonrasında mütevazı bir büyüme olacağını düşündüğünü belirten Kulaksız, ABD için 2022 yılının tamamında beklenen büyüme oranının yüzde 3,7 olduğunu kaydetti.
Kulaksız, “Fed kesinlikle sıkı para politikası uygulamasına devam edecek. Önümüzdeki hafta faiz oranlarını tekrar artırması bekleniyor. Bu, yılın ikinci faiz artırımı olacak. Ancak, ekonomik büyümeyi mali teşvik yoluyla artırmak mümkün.” diye konuştu.
“Resesyon bir tehdit ama daha fazlası değil”
Moody’s Analytics Başekonomisti Mark Zandi de negatif gelen ilk çeyrek GSYH verisinin sürpriz olduğu söyledi.
Verinin resesyon endişelerini gündeme getirmesine değinen Zandi, “Resesyon bir tehdit ama daha fazlası değil.” ifadesini kullandı.
Zandi, beklendiği gibi uluslararası ticaret, stoklar ve kamu harcamalarının ilk çeyrekte büyüme üzerinde büyük ağırlık oluşturduğuna işaret ederek bunların beklenenden daha ağır olduğunu kaydetti.
Kovid-19 salgınında Omicron dalgası ve Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasının etkilerinin ilk çeyrekte büyümeye zarar verdiğini belirten Zandi, “Ekonomi güçlü ve işsizliği düşürmeye devam eden bir hızda büyümeye devam ediyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Zandi, Fed’in faiz oranlarını oldukça hızlı bir şekilde normalleştirmek ve “acı verici seviyede yüksek” enflasyonu aşağı yönlü baskılamak almak için ekonomik büyümeyi yeterli oranda yavaşlatmasına ilişkin yapacak çok işi olduğuna dikkati çekerek, “Fed’in ekonomiyi resesyona sokmadan bunu başarmasını bekliyorum, ancak bu kolay olmayacak.” dedi.
“Verinin ayrıntıları iyimserlik için neden sunuyor”
ING Uluslararası Başekonomisti James Knightley de enflasyonun 40 yılın zirvesinde olduğu bir zamanda sürpriz bir daralmanın kaçınılmaz olarak daha fazla stagflasyon tartışmasına yol açacağını belirtti.
Knightley, GSYH verisinin ayrıntılarının iyimserlik için neden sunduğunu belirterek, bunun stagflasyon endişelerini ortadan kaldıracağını ifade etti.
Özellikle geçen yılın sonlarında Omicron dalgasının neden olduğu ekonomik ivme hesaba katıldığında iç talebin aslında oldukça güçlü bir şekilde yükseldiğine işaret eden Knightley, “ikinci çeyreğe baktığımızda, maliye ve para politikasının daha az destekleyici hale gelmesine rağmen büyüme rakamının daha iyi olacağından eminiz.” değerlendirmesinde bulundu.
Knightley, ikinci çeyrek büyümesinin yüzde 2,0-2,5 arasında gelmesini, enflasyon baskılarının yüksek kalmaya devam etmesini ve iş gücü piyasasının sıkı görünümünü korumasını beklediklerini belirtti.
James Knightley, “Bugünün hayal kırıklığı yaratan GSYH sonucu gelecek hafta Fed’in 50 baz puanlık bir faiz artışı için görünümü değiştirmemeli.” yorumunu yaptı.