ABD’deki banka iflasları furyasına Avrupa’daki en zayıf halka olarak yakalanan ve İsviçre devletinin kurtarma paketi sayesinde baş rakibi UBS tarafından satın alınan Credit Suisse’in kirli çamaşırları ortaya saçıldıkça saçılıyor.
ABD Senatosu raporunda, Alpler’deki bankacılık ülkesi İsviçre’nin Zürih kenti merkezli 167 yıllık bankanın 2020 gibi geç bir tarihe kadar olası Nazi hesaplarını elinde tuttuğu ve hatta işlettiği belirtildi.
Buna göre Credit Suisse, 1945’te Adolf Hitler liderliğindeki Nazi Almanyası’nın yenilmesinin ardından olası yüksek rütbeli Naziler ve SS subaylarının -bazısı onlarca yıl aktif kalan- banka hesaplarının soruşturulmasını da engelledi.
İsviçre’nin 2. büyük bankasında Nazi bağlantılı hesaplar iddiasını ilkin 2020’de ABD merkezli Yahudi örgütü Simon Wiesenthal Merkezi gündeme getirmişti.
Credit Suisse, Simon Wiesenthal Merkezi’nin bankada 1990’ların Holokost’la ilgili bir dizi soruşturması da dahil olmak daha önce ortaya çıkarılmamış potansiyel Nazi bağlantılı hesaplar olduğuna dair elinde bilgi bulunduğunu duyurmasının ardından, iç soruşturma başlattı. Ama 2 yıl sonra soruşturma sonucunda iddiaları destekleyecek ‘kanıt’ bulamadığını duyurdu.
Ama ABD Senatosu Bütçe Komisyonu’nun yayımladığı bulgular, Credit Suisse’in yalan söylediğini gösteriyor.
Komisyon, bankanın iddialarla ilgili soruşturmayı denetlemekle görevlendirdiği bağımsız ombudsmanı (eski federal savcı Neil Barofsky) harıl harıl çalışırken ‘açıklanamaz şekilde’ kovduğunu, tüm engellemelere rağmen, soruşturmayı yöneten bağımsız danışmanlık firması AlixPartners’in 50 kişilik ekibi ile ombudsman Barofsky’nin raporlarının Almanya’daki üst düzey Nazi yetkilileri veya Arjantin’deki Nazi bağlantılı grupların üyelerine ait en az 99 hesap ortaya çıkardığını, bu hesapların çoğunun daha önce bilinmediğini duyurdu.
Nihai raporlara göre Credit Suisse, Nazi Almanya’sındaki üst düzey yetkililer ya da Arjantin’deki Nazi bağlantılı grupların üyelerine ait en az 99 kişinin hesabını açık tuttu, 1945’ten sonra Arjantin merkezli Nazilerle ‘makul bağlantıları’ olan 70 hesap açılmasına izin verdiğ, bunların en az 14’ü 2020’ye kadar açık kaldı. Halihazırda mevcut veya atıl hesap bulunamadı.
Credit Suisse’in hesabını açık tuttukları arasında Simon Wiesenthal Merkezi’nin sunduğu listeden -Nürnberg savaş suçları mahkemesi tarafından hüküm giymiş bir SS subayı da dahil olmak üzere- en az 21 kötü şöhretli üst düzey Nazi var.
Credit Suisse’in Nazi destekçileriyle bağlantılarını veya Nazilerin Güney Amerika’ya kaçış hatlarını finanse etmiş olma olasılığını tam araştırmadığını iddia eden avukat Barofsky, elde ettiği bulguları banka için raporlaştırdığını, ancak Haziran 2022’de raporu yayımlama taahhütünü yerine getirmeyen bankanın kasımda kendisini kovduğunu söyledi.
Senato Bütçe Komisyonu, ancak ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Holokost Sorunları Özel Temsilcisi Ofisi bütçesinin onaylanmasındaki rolüne atıfla mahkeme celbi göndererek raporları elde edebildi.
Komisyon “Raporlar, bankanın İkinci Dünya Savaşı’nın ardından Nazi kaçış hatları (Rattenlinien) üzerinden yargılanmaktan kurtulan Nazilere verdiği potansiyel destek hakkında yeni sorular ortaya çıkarıyor” dedi.
Komisyon’un üst düzey Cumhuriyetçi üyesi olan Iowa Senatörü Chuck Grassley, “Nazi meselelerini araştırmaya gelince, hakkın yerini bulmasını isteyen adalet, çevrilmemiş hiçbir taş bırakmamamızı gerektirir. Credit Suisse, şimdiye kadar bu standardı karşılayamadı” dedi.
Nazi kurbanlarıyla aileleri tarafından yüz milyonlarca dolar değerindeki Yahudi varlıklarını çalmak, saklamak veya Nazilere göndermekle suçlanan İsviçre bankaları, 1990’ların sonunda davacılara yaklaşık 1.25 milyar dolar ödemeyi kabul etmişti.
Simon Wiesenthal Merkezi’nin 2020’de gündeme getirdiği iddia, Nazilerin İspanya ya da İtalya üzerinden Güney Amerika’ya kaçış rotalarındaki varış noktalarından biri olan Arjantin’de 12 bin Nazi bağlantılı kişinin çoğunun Credit Suisse’in Nazi dönemindeki selefi Schweizerische Kreditanstalt’ta hesabı olmasına dayanıyor.
Credit Suisse ise 2 yıl yürüttüğü soruşturmanın, ‘İkinci Dünya Savaşı ile ilgili tüm konularda İsviçre bankaları için bağlayıcı kapanış sağlayan 1999 Küresel Tazminat Anlaşması bağlamında yayımlanan bankanın tarihi hakkındaki araştırmayı doğruladığını’ savundu.
1856’ya dayanan kökleriyle İsviçre bankacılığının temel direğinin çok sayıda Nazi hesabı sakladığının ABD Senatosu tarafından ifşa edilmesi ise hükümetin devreye girmesiyle rakibi UBS’ye devrolarak kurtarılmasının sonrasında geldi.