ABD’de tahvil faizleri yükseliş eğilimini üst üste beşinci haftaya taşımaya yaklaşırken, tahvil piyasalarındaki fiyatlamalarda gelecek dönem para politikasına yönelik belirsizliklerin devam ettiği görülüyor.
ABD’de açıklanan makroekonomik verilerin ülkede ekonomik görünümünün güçlü olduğuna işaret etmesi tahvil piyasalarındaki satış baskısının derinleşmesine neden oluyor.
Dün, ABD’nin 30 yıllık faizi yüzde 4,4260’la 30 Haziran 2011’den bu yana, 10 yıllık tahvil faizi de yüzde 4,3290’la 8 Kasım 2007’den bu yana en yüksek seviyeye çıktı.
ABD’nin enflasyon endeksli 10 yıllık tahvil faizi de yüzde 1,95’le son 15 yılın zirvesine yükselirken, analistler, ABD Merkez Bankası’nın (Fed) gelecek dönem politikalarına ilişkin beklentilerin daha da şekillenmesiyle tahvil piyasalarında oynaklığın artabileceğini ifade etti.
Analistler, Fed’in eylüldeki toplantının ardından faiz artırıp artırmayacağının gelecek makroekonomik verilere bağlı olduğunu kaydederek, ekonominin güçlü görünümünü koruduğuna yönelik veri akışının tahvil piyasalarındaki satış baskısını derinleştirebileceğini bildirdi.
Öte yandan, yüksek faiz seviyelerinin ve dünya genelinde gittikçe artan resesyon endişesinin ABD tahvillerinin yatırım araçları arasında öne çıkarabileceğine de dikkati çeken analistler, bu yıl tahvil fonlarına yaklaşık 130 milyar dolarlık para girişi olduğunu dile getirdi.
Analistler, son dönemde ABD tahvil piyasalarında yaşanan hareketliliğin vade sonu yaklaşan ve 2 trilyon dolardan fazla büyüklüğe sahip opsiyonlardan da oluşmuş olabileceğini kaydederek, bu durumun altın ve hisse senedi piyasalarını da olumsuz etkileyebileceğini aktardı.
Son 15 yılın en yüksek reel getirisinin kazanıldığı bu dönemde yükselen tahvil faizlerinin altın yatırımının alternatif maliyetini artırarak altının ons fiyatını baskıladığını ifade eden analistler, özellikle teknoloji şirketlerinin de borçlanma maliyetlerini artırması sebebiyle olumsuz etkilendiğini bildirdi.