Çin’in bir parçası olarak gördüğü ve gerekirse zor kullanarak birleşme sözü verdiği Tayvan yakınlarında son dönemde yaşanan askeri hareketlilik gerilimi tırmandırdı.
Tayvan konusunda geri adım atmaya yanaşmayan Washington ve Pekin yönetimleri, kendi görüşlerine küresel destek bulmak için kampanyalar başlattı.
ABD ve Çin arasında yeni olmayan Tayvan anlaşmazlığı uzun yıllardır gergin ilişkilere neden olurken, son dönemde iki ülke arasında gerilim farklı bir noktaya ulaştı.
ABD Başkanı Joe Biden, 21 Ekim’de CNN televizyonuna yaptığı açıklamada, bir Çin saldırısı durumunda Tayvan’ı savunacaklarını söylemişti. Çin, Biden’ın sözlerine tepki göstermişti.
Öte yandan dün, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Tayvan’ın Birleşmiş Milletler (BM) kuruluşlarına katılması ve BM faaliyetlerinde rol alması için çağrıda bulundu.
Çin-Tayvan anlaşmazlığı
Çin’de İkinci Dünya Savaşı’nın ardından çıkan iç savaşta Mao Zedong liderliğindeki Çin Komünist Partisinin (ÇKP) 1949’da iktidarı ele geçirmesi ve Çin Halk Cumhuriyeti’nin kuruluşunu ilan etmesi üzerine Çan Kayşek liderliğindeki Çin Milliyetçi Partisi (Kuomintag) üyeleri, Tayvan’a yerleşip 1912’de kurulan “Çin Cumhuriyeti” iktidarının Ada’da devam ettiğini ileri sürerek bağımsızlık ilan etmişti.
Bu girişim Çin tarafından kabul edilmese de Tayvan temsilcileri, 1971’e kadar Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulunda Çin’i temsil etmişti. 1950’ler ve 1960’larda çok sayıda ülkenin diplomatik ilişki tercihini Çin Cumhuriyeti’nden Çin Halk Cumhuriyeti’ne çevirmesinin ardından 1971’de BM Genel Kurulunda yapılan oylamada Pekin hükümetinin Çin’in tek meşru temsilcisi kabul edilmesiyle Tayvan’ın uluslararası örgütlerdeki konumu belirsiz hale gelmişti.
Pekin yönetimi, “Tek Çin” ilkesini benimseyerek Tayvan’ın kendi topraklarının parçası olduğunu savunuyor. Çin, boğaz ve çevresindeki askeri varlığının yanı sıra Tayvan’ın dünya ülkeleriyle müstakil diplomatik ilişkiler kurmasına, BM’de ve diğer uluslararası kuruluşlarda temsil edilmesine karşı çıkıyor.