ABD’de ana akım medyada Başkan Joe Biden’ın Afganistan’dan çekilme biçimi eleştiri konusu olurken, 20 yıl süren işgalin ülkede bıraktığı ağır mirasa yeterince temas edilmemesi dikkati çekiyor.
ABD’nin 2001’de terörizmle mücadele etmek ve Taliban’ı devirmek için işgal ettiği Afganistan’dan apar topar çekilme biçimi, Amerikan medyasının önde gelen yayın organlarında gündemden düşmüyor.
Her ne kadar çekilme kararı medyada önemli oranda desteklense de söz konusu kararın uygulanma biçimi sert eleştirilere maruz kalıyor.
Özellikle CNN, Fox News ve NBC gibi yayın organları, Amerikan askerlerinin Afgan bebekleri öptüğü, küçük Afgan çocuklara su ve şeker verdiği ve insanlara su dağıttığı görüntülerini kullanmayı tercih ederken, Afganistan’dan çekilme biçimini fiyasko olarak sundu.
Fox News’ten Deroy Murdock, ABD’nin ittifaklarını yeniden güçlü hale getireceğine dair vaatlerine rağmen, Biden’ın Afganistan kararının ABD’nin uluslararası ilişkilerini atomize ettiğini savundu. Yine Fox News’ten Roger Williams, Afganistan’dan çekilme fiyaskosu nedeniyle Kongrenin Biden’in istifasını talep etmesi gerektiği değerlendirmesinde bulundu.
CNN’den Stephen Collinson da ABD’nin Afganistan’dan çekilme fiyaskosunun Biden için “siyasi bir felaket” olduğunu iddia etti.
Ayrıca, ABD vatandaşlarının tahliyesine ilişkin yorum yapan CNN’in dış haberler baş muhabiri Clarissa Ward, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Biden yönetiminin gelecekteki performansıyla ilgili kendi karamsar önsezilerini kanıtlandığını savunurken, NBC News’in dış haberler baş muhabiri Richard Engel, ABD’nin vatandaşlarını ülkeden çıkarmak için eski düşmanı Taliban’dan izin istediğini aktardı.
The New York Times’ta “Biden için kaçınmak istediği yenilginin görüntüleri” başlıklı yazıda ise “Biden’ın, Afganistan’daki Amerikan deneyinde küçük düşürücü son bir eylemin başkanı olarak tarihe geçeceği” iddia edilirken, bir başka yazıda ise Amerika’nın geri çekilmesinin Biden’ın başkanlığının en temel önermelerinden bazılarının altını oyduğuna işaret edildi.
Taliban ülkenin yönetimini ele geçirmeye çalışırken Afganistan başkentinde meydana gelen patlamalar, ülkenin geleceğine dair endişeleri artırdı. Prof. Dr. Ferhat Pirinççi ile hem Taliban dışındaki silahlı örgütleri hem de ülkenin geleceğini nelerin belirleyeceğini konuştuk.
Ana akım medyada ABD askerlerinin Afgan halkını “düşman”dan kurtarmak için büyük çaba harcadığına işaret edilen yayınlarda, yüzbinlerce can kaybı, CIA’nın işkence zindanları, evlere yapılan şiddetli gece baskınları, kırsal ve köylerdeki operasyonları ve B-52, helikopter ve silahlı insansız hava araçlarının saldırıları unutuldu.
Ana akım medya eleştirilerin odağında
Anketler, pek çok Amerikalının ABD’nin 20 yıl işgal ettiği ve bombaladığı Afganistan hakkında çok az şey bildiğini gösteriyor.
Özellikle Kabil’den tahliyelerin medyada yer alma biçiminin Amerikan toplumunun savaşın maliyeti ve mirası hakkındaki algısının değişmesine hizmet ettiği öne sürüldü.
Gazeteci Ryan Cooper, The Week dergisi için kaleme aldığı yazıda, ana akım medyanın çekilme konusunda taraflı davrandığını ve son on yılda Afganistan’ı neredeyse tamamen görmezden geldiğini iddia etti.
Ana akım televizyonların yayınlarında Afganistan meselesine son yıllarda oldukça az yer ayırıldı.
Öyle ki Responsible Statecraft internet sitesinden Jim Lobe’un yazdığı yazıda, CBS, ABC ve NBC gibi ağların son beş yılda yayınlarında Afganistan’a toplamda sadece 362 dakika ayırdığı bunun da ağ başına yılda ortalama yalnızca 24 dakikaya tekabül ettiği vurgulandı.
Yazar Branko Marcetic, aşırı sol Jacobin dergisi için kaleme aldığı çalışmada, ana akım medyanın “savaş savunucusu” olduğunu ve Biden’ı, Afganistan’daki savaşı bitirmeye çalışana kadar sevdiğini iddia etti.
Afganistan dünyanın üçüncü büyük yerinden edilmiş nüfusuna sahip
Ana akım Amerikan medyası, vatandaşların ülkeden tahliye edilme biçimine odaklanırken ve Biden yönetimini suçlamayı tercih ederken, işgalin Afganistan’a bıraktığı en ağır miras yüz binlerce kişinin hayatını kaybetmesi.
ABD’deki Brown Üniversitesi tarafından yapılan araştırma, 2001’den bu yana Afganistan ve Pakistan’ın savaş bölgelerinde 71 bini sivil olmak üzere yaklaşık 241 bin kişinin öldüğünü ortaya koyuyor. Ancak Afganistan’da halkın dörtte üçünün kırsal alanda yaşadığı dikkate alındığında rakamların çok daha fazla olduğu tahmin ediliyor.
2001’den bu yana yaklaşık üçte ikisi ABD askeri olmak üzere 3 bin 500’den fazla koalisyon askerinin öldüğüne ve 20 binden fazla ABD askerinin yaralandığına işaret edilen araştırmada, Afgan güvenlik güçlerindeki kayıpların 69 bin olduğunu tahminine yer verildi.
Birleşmiş Milletlerin (BM) 2020’de yayımladığı rapor, ABD ordusu ve müttefiklerinin son 20 yıldaki sivil kayıplar ve savaş suçlarının önemli oranından sorumlu olduğunu gösteriyor.
Sadece 2019’un ilk altı ayında 1400 sivil öldü ve 2400 kişi yaralandı. Ölümlerin yüzde 52’sinden Amerikan güçleri ve müttefiklerinin, yüzde 39’undan Taliban’ın sorumlu olduğuna işaret edildi.
Afganistan’daki BM Yardım Misyonu (UNAMA) tarafından yayımlanan verilere göre, 2016-2020 arasında hava saldırılarında toplam 2 bin 122 sivil ölürken, 1855 sivil yaralandı. Saldırılarda 785 çocuk hayatını kaybederken, 813’ü yaralandı. Son beş yılda ölümlerin yüzde 40’ını çocuklar oluşturdu.
Ülkenin nüfusunun dörtte üçünün kırsal alanda yaşaması da medyanın erişimini sınırlandırıyor. ABD’nin, kırsal alanlarında yaptıklarının boyutlarına dair yeterince veri bulunmuyor. 2011 yılında Yarbay David Flynn’nin üç Afgan köyünün yeryüzünden silinmesi emrini verdiğini itiraf etmesi bunun bir örneği.
BM verilerine göre, Afganistan, dünyanın üçüncü büyük yerinden edilmiş nüfusuna sahip.
ABD’nin, Afganistan’daki 20 yıllık askeri operasyonları nedeniyle 6 milyondan fazla kişinin yerinden edildiği belirtiliyor. Sadece 2012’den bu yana, ülkede yerinden edilmiş veya komşu ülkelere sığınan yaklaşık 5 milyon insanın evlerine dönemediği raporlara yansıdı.
Öte yandan, ABD’de ana akım medya ihtiyaç sahibi kişilerin ve çocukların durumunu görmezden gelirken, BM’nin 2020 yılına ait bir raporu, yerinden edilmiş Afgan çocukların neredeyse yarısının akut yetersiz beslenmeyle karşı karşıya ve temel sağlık hizmetlerine dahi çok sınırlı erişime sahip olduğunu ortaya koydu.
Ayrıca savaş, yoksulluk, yetersiz beslenme ve temizlik, sağlık hizmetlerine sınırlı erişim ile çevresel sorunlar da Afganların sağlığı üzerinde ciddi etkiler bıraktı.