Kendilerine “Flag Officers 4 America” adını veren emekli general ve amirallerden oluşan bir grup tarafından 10 Mayıs’ta kaleme alınan mektupta, başkanlık seçimlerinde Joe Biden’ın lehine hile yapıldığı ve Anayasal haklara yönelik saldırı olduğu gerekçesiyle Amerikan halkının derin bir tehlike içinde olduğuna ilişkin endişeleri bulunduğu kaydedildi.
Biden yönetimi altında ABD’nin, Sosyalizm ve Marksizme doğru radikal bir dönüş yaptığı görüşüne yer verilen mektupta, “Her zaman Anayasal Cumhuriyetimizi savunmak için hareket edecek kongre ve başkan adaylarının seçilmesiyle şimdi buna karşı gelinmesi gerekiyor.” ifadeleri kullanıldı.
Mektupta, “Ulusumuz büyük bir tehlike içinde. 1776’daki kuruluşumuzdan bu yana hiçbir zaman olmadığı kadar Anayasal olarak hayatta kalma savaşı veriyoruz. Çatışma, Anayasal özgürlük ve özgürlük taraftarlarına karşı Sosyalizm ve Marksizm taraftarları arasındadır.” denilerek Kasım 2020’deki ABD başkanlık seçimleri öncesinde 317 ABD’li emekli general tarafından yazılan uyarı mektubunun, Demokratların iktidarındaki sol ve Marksist eğilimler nedeniyle bunun doğru çıktığı vurgusu yapıldı.
Adil seçimlerin önemine işaret edilen mektupta, “Halkın iradesini doğru yansıtan adil ve dürüst seçimler olmazsa Anayasal Cumhuriyetimiz kaybolur. Seçim bütünlüğü, yasal oy kullanılmasını ve sayılmasını gerektirir. Yasal oylar, meclisin onaylı kontrolleri tarafından devlet kimlikleri, doğrulanmış imzalar kullanılarak tanımlanır. Günümüzde pek çok kişi, adil ve dürüst seçimlerden kaçınmak için bu tür sağduyulu kontrolleri ırkçı olarak nitelendiriyor. Uygunluğun kanıtını bastırmak için ırkçı terimler kullanmak başlı başına bir gözdağı taktiğidir. İlaveten, bütünlüğün sağlanması için seçim süreçlerimizde hukukun üstünlüğü ilkesi uygulanmalıdır. FBI ve Yüksek Mahkeme, seçim usulsüzlükleri ortaya çıktığında hızlı hareket etmeli ve 2020’de olduğu gibi bunları görmezden gelmemelidir.” görüşlerine yer verildi.
Mektupta, Biden yönetiminin “diktatörce” bir şekilde Anayasal haklara saldırı başlattığı iddia edilirken, “Kongre’yi atlayarak 50’den fazla İcra Kararı hızla imzalandı ve çoğu önceki Yönetimin etkili politikalarını ve düzenlemelerini tersine çevirdi. Dahası, kısıtlamalar, okul ve iş yerlerinin kapatılması, yazılı ve sözlü ifadelerin sansürlenmesi gibi temel haklarımıza yönelik doğrudan saldırılardır. Sosyalizme ve Marksizme karşı hareket edecek, Anayasal Cumhuriyetimizi destekleyen ve özel çıkarlara veya aşırılık yanlısı gruplara değil, tüm Amerikalılara, özellikle orta sınıfa odaklanırken mali açıdan sorumlu bir yönetimde ısrar eden politikacıları desteklemeli ve sorumlu tutmalıyız.” değerlendirilmesinde bulunuldu.
Mektupta maddeler halinde şu ifadeler yer aldı:
“- Açık sınırlar, insan ticaretini, uyuşturucu kartellerini, terörist girişini, sağlık tehlikelerini ve insani krizleri artırarak ulusal güvenliği tehlikeye atar. Kaçakların ülkemize akın etmesiyle bazı eyaletlerde yüksek ekonomik maliyetlere, suça, maaşların düşürülmesine ve yasa dışı oy kullanılmasına yol açıyor. Sınır kontrol personelimizi desteklerken sınır kontrollerini yeniden kurmalı ve duvarı inşa etmeye devam etmeliyiz. Egemen ulusların kontrollü sınırları olmalıdır.
– Çin, ABD için en büyük dış tehdittir. Çin Komünist Partisi (ÇKP) ile iş birliğine dayalı ilişkiler kurmak, onları askeri, ekonomik, politik ve teknolojik olarak dünya hakimiyetine doğru ilerlemeye devam etmeleri için cesaretlendiriyor. Dünya hakimiyet hedeflerini engellemek ve ABD’nin çıkarlarını korumak için daha fazla yaptırım ve kısıtlama uygulamalıyız.
– Anayasamızdaki ifade özgürlüğü ve basına ilişkin maddelerin de gösterdiği gibi, serbest bilgi akışı Cumhuriyetimizin güvenliği için kritik öneme sahiptir. Konuşma ve ifadeyi sansürlemek, konuşmayı çarpıtmak, devlet görevlileri, özel kuruluşlar ve medya tarafından dezenformasyon yaymak, serbest bilgi akışını bastırmak kapalı toplumlarda kullanılan zalimce bir yöntemdir. Büyük iletişim devlerini İletişim Uygunluk Yasası’nın 230 numaralı düzenlemesinin korumasından çıkarılmasından başlayıp buna tüm cephelerde karşı koymalıyız.
– ‘Kusurlu’ İran Nükleer Anlaşması’na yeniden dahil olmak, İran’ın nükleer silahları ve bunları teslim etme yollarını elde etmesiyle sonuçlanacak böylece Orta Doğu barış girişimlerini altüst edecek ve sloganları ve hedefleri ‘ABD’ye ölüm’ ve ‘İsrail’e ölüm’ olan bir terörist ülkeye yardım edecektir. Yeni Çin-İran anlaşmasına direnmeli ve İran Nükleer Anlaşmasını desteklememeliyiz. Ayrıca, Orta Doğu barış girişimlerine ve İsrail’e desteğe devam edin.
– Keystone Boru Hattını durdurmak, yakın zamanda oluşturduğumuz enerji bağımsızlığımızı ortadan kaldırır ve bize dost olmayan ülkelere enerji bağımlı olmamıza neden olur. Ulusal güvenlik ve ekonomik nedenlerle boru hattını açmalı ve enerji bağımsızlığımızı yeniden kazanmalıyız.
– ABD ordusunu siyasi piyonlar olarak kullanmak, var olmayan bir tehdide karşı devriye gezmek ve bölücü eleştirel ırk teorisi gibi siyasi olarak doğru politikaları savaş pahasına orduya dayatmak ulusumuzun savaşları kazanmaya ve savaşmaya hazır olma durumunu ciddi şekilde düşürür ve büyük bir ulusal güvenlik sorunu yaratır. Askerimize ve gazilerimize destek olmalıyız, savaşa odaklanmalıyız, moral ve savaş motivasyonuna zarar veren siyasi doğruluğun ordumuza aşındırıcı etkisini ortadan kaldırmalıyız.
– ‘Hukukun üstünlüğü’ Cumhuriyetimiz ve güvenliğimiz için esastır. Bazı şehirlerde görülen anarşiye müsamaha gösterilemez. Kolluk kuvvetleri personelimizi desteklemeli ve bölge savcılarının ve mahkemelerimizin kanunları herkese karşı eşit, adil ve tutarlı bir şekilde uygulaması konusunda ısrar etmeliyiz.
– Genelkurmay Başkanı’nın zihinsel ve fiziksel durumu göz ardı edilemez. Her yerde, gece veya gündüz yaşamı ilgilendiren konularda doğru ulusal güvenlik kararlarını hızla verebilmelidir. Demokratların nükleer kanun prosedürleri hakkındaki soruşturmaları, nükleer silahlı düşmanlara tehlikeli bir ulusal güvenlik sinyali göndererek, kimin ‘amir’ olduğu sorusunu gündeme getiriyor. Her zaman tartışılmaz bir emir komuta zincirine sahip olmalıyız.
– Tüm vatandaşları, ABD’yi, Anayasal düzeni kurtarmak için harekete geçecek ve şu anda görevde olanları sorumlu tutacak siyasi temsilcileri seçmek için yerel, eyalet veya ulusal düzeyde dahil olmaya çağırıyoruz. Halkın iradesi duyulmalı ve takip edilmelidir.”