ABD’nin Texas eyaletinde federal mahkeme, Savunma Bakanlığının, Kovid-19 aşısını dini gerekçelerle reddeden Deniz Kuvvetleri, Deniz Hava Kara Takımlarına (Navy SEAL) bağlı 35 askere cezai işlem uygulanması konusunda ihtiyati tedbir kararı verdi.
ABD’de ordu içinde aşı olmayı reddetme konusundaki tartışma sürüyor.
Savunma Bakanı Lloyd Austin’in geçen yıl 24 Ağustos’taki tüm silahlı kuvvetlerin aşı olmasına yönelik talimatı büyük ölçüde yerine getirilse de 40 bin civarında asker halen aşı olmayı reddediyor.
Pentagon aşı olmayı reddeden askerler hakkında çeşitli şekillerde işlem yapmaya hazırlanırken, ABD Deniz Kuvvetlerinin özel kuvvet birliği Navy SEAL’a bağlı 15 askerin Texas’ın Fort Worth Mahkemesinde ABD yönetimine karşı açtığı davada ilk karar çıktı.
Davanın hakimi Federal Yargıç Reed O’Connor kararında, “Ulusumuz, ordumuzdaki erkek ve kadınlardan hizmet etmelerini, acı çekmelerini ve fedakarlık etmelerini istiyor ama biz onlardan vatandaşlıklarını bir kenara bırakmalarını ve korumaya yemin ettikleri haklarından vazgeçmelerini isteyemeyiz.” ifadesini kullandı.
15 Navy SEAL askerinin Dini Özgürlüklerin Yeniden Temini Yasası ve Anayasanın Birinci Bölümü kapsamında aşıdan muaf olmak istediklerini hatırlatan O’Connor, “Deniz Kuvvetleri, dini muafiyetler verildiği biliniyor ancak Deniz Kuvvetleri son zamanlarda dini gerekçelerle aşı muafiyeti taleplerini otomatik olarak reddetti.” değerlendirmesinde bulundu.
O’Connor, Kovid-19 salgınının, hükümete dini özgürlükleri göz ardı etme yetkisi vermediğini belirterek, ifade özgürlüğü dahil toplumsal özgürlük konularını içeren Anayasanın birinci bölümünde de Kovid-19 istisnası olmadığını kaydetti.
Yargıç, “Sözlü argümanlar, ilgili gerçekler ve geçerli yasayı göz önünde bulunduran mahkeme, davacıların ihtiyati tedbir önergesinin kabul edilmesi gerektiği ve iş bu belge ile ihtiyati tedbir verilmesine karar vermiştir.” ifadesini kullandı.
Bu kararın öncelikli olarak dini gerekçelerle aşıyı reddeden askerler için emsal teşkil edeceği belirtilirken, davanın ilerleyen süreçlerinde ABD’de önemli bir yasal tartışmaya da yol açmasının beklendiği ifade ediliyor.