ABD’de yaşayan barış yanlısı ve İsrail’i eleştiren Yahudiler, İsrail-Filistin krizinin 11 günün ardından ateşkesle sonuçlanmasından memnun olduklarını fakat bölgede hala atılması gereken çok adım bulunduğunu ifade etti.
İsrail’in Kudüs’te Şeyh Cerrah Mahallesi’ndeki Filistinli aileleri zorla tahliye etmek istemesi ve Mescid-i Aksa’ya yönelik polis baskınıyla başlayan ve 11 gün süren Gazze saldırılarının ardından İsrail ile Filistinli taraflar ateşkese vardı.
Bundan sonra bölgede taraflar arasında gelişmelerin nasıl seyredeceği merak edilirken, ABD’de İsrail’in son saldırılarına yönelik kamuoyunda oluşan Filistin’e destek kampanyaları da daha önce hiç olmadığı kadar güç kazandı.
ABD’deki önde gelen Yahudi sivil toplumu kuruluşlarından “Barış için Yahudi Sesi” (JVP) hareketinin New Jersey Kuzey bölgesi üyeleri, İsrail’in 11 günlük Gazze’yi bombalama sürecindeki çalışmalarını ve ABD toplumunda oluşan İsrail karşıtı havayı AA muhabirine değerlendirdi.
ABD’de İsrail’in saldırılarına karşı önceki yıllara göre bu defa güçlü bir tepki oluştuğunu vurgulayan üyeler, bunun sağlanan ateşkesle sınırlı kalmaması gerektiğinin altını çizdi.
“Umarım bu büyük bir değişimin başlangıcıdır”
En son müdürlük yaptığı koyu bir İsrail yanlısı Yahudi okulundan emekli olan New Jersey JVP Kuzey bölgesi sorumlularından Alice Goblin, İsrail’in son saldırılarından dolayı kalbinin kırık ve özellikle ABD’nin her yıl İsrail’e yaptığı 3,8 milyar dolar askeri yardımdan dolayı da hala çok öfkeli olduğunu söyledi.
Goblin, ulusal bir organizasyon olan, üyelerinin kendisi gibi Yahudi ağırlıklı olduğu JVP’nin Gazze’nin bombalandığı 11 gün boyunca İsrail’e karşı diğer her kesimden toplum örgütleriyle ortak hareket ederek gösteriler düzenlediğini, Kongre’ye ve eyalet yerel yöneticilerine İsrail saldırılarına karşı çıkmaları yönünde baskı yaptıklarını belirtti.
İnsanların Filistin konusunda daha fazla bilinçlendiğine inandığını vurgulayan Alice Goblin, bu değişimi sadece meydanlarda toplanan insanlarda değil ilk kez medyadaki haber dilinde ve Kongre’de yükselen farklı seslerde gördüklerini söyledi.
Goblin, “Senatör Bernie Sanders’ın Senatoda, Alexandre Ocasie-Cortez’in Temsilciler Meclisinde desteklediği İsrail’e yapılan askeri yardıma karşı sunulan karar tasarısının kesinlikle çok büyük olduğunu düşünüyorum. Bu daha önce asla olmazdı. Bilirsiniz, bunun gibi şeylerin olması çağrısında bulunan yalnız sesler vardı ama bu defa kesinlikle başka. Umarım bu büyük bir değişimin başlangıcıdır.” dedi.
İsrail ile Filistinli taraflar arasında varılan ateşkesten memnuniyet duyduklarını kaydeden Alice Goblin, sonuçta saldırılarda öldürülen sivillerin büyük çoğunluğunun Gazze’de olduğunu unutmamak gerektiğini belirtti.
Goblin, ateşkes için, “Ama bu sadece küçük bir adım, bunu çok daha fazlası takip etmeli. Benim İsrail hükümetinin yapacaklarına dair pek umudum yok. ABD’ye ve Başkan Biden’a farklı seçimler, farklı politikalar için baskı yapmaya devam etmek bizim işimiz olmalı ve bu çalışmaların gerçekten devam etmesi gerekecek.” diye konuştu.
İsrail’e baskı yapmak için de BDS (boykot, tecrit ve yaptırımlar) hareketinin devam etmesi gerektiğinin altını çizen Goblin, JVP’nin bu konuda sadece organizasyonları değil bireyleri de bu hareketin içine katmayı planladığı bir kampanya üzerine çalıştığı bilgisini paylaştı.
“İsrail’de olanlar yeni değil, burada olanlar yeni”
Alice Goblin’in emekli tarih profesörü eşi Steve Goblin de İsrail’in Gazze’ye 11 günlük saldırısını korkunç olarak değerlendirirken, bu defa İsrail’e karşı duruşunda kendisini yalnız hissetmediğine dikkati çekti.
Goblin, “Çünkü ‘Barış için Yahudi Sesi’ sıklıkla yalnız bir sesti ama artık değil. Bu sefer çok ortağımız var, bir koronun parçası olduk, bu defa tek değildik. Bu sefer dejavu gibi hissetmedik. ABD’de yeni bir şeyler oluyor gibi hissediyorum. İsrail’de olanlar yeni değil, burada olanlar yeni.” şeklinde konuştu.
“Umutluyum ama ABD hükümetine bu savaş suçuna ortak olduğu için öfkeliyim”
ABD’de doğup Türkiye’de büyüyen, siyaset bilimi ve uluslararası hukuk öğrencisi JVP üyesi Deniz Konuklu da İsrail saldırılarından dehşete düştüğünü fakat bu kez dünyadaki halkların bu eşitsizliğe karşı ayağa kalktığını kaydetti.
Konuklu, “Bu ümit verici, çok büyük olay, özellikle ABD’deki genç nesilden biri olarak, Yahudi ve Müslüman olmayan arkadaşlarımdan soru soran, harekete dahil olmak isteyenler görüyorum. Bu büyük olay, ABD’de ilk defa oluyor. Umutluyum ama aynı zamanda ABD hükümetine bu insanlık ve savaş suçuna ortak olduğu için öfkeliyim.” diye konuştu.
Birçok Amerikan vatandaşının ülkedeki siyahilerin ırkçılık mücadelesi ile Filistinlilerin insan hakları mücadelesi arasında bir bağ kurduğuna dikkati çeken Konuklu, “Birçok Amerikan vatandaşı siyahi mücadele ile bu toplumlara yönelik polis şiddeti, eşitsizlik gibi, vergilerimizden (İsrail’e) yapılan askeri yardımlar gibi bağlantıları şimdi görebiliyor.” ifadesini kullandı.
Konuklu, şöyle devam etti:
“Ferguson’daki isyanların olduğu birkaç yıl öncesine gidersek, Filistinliler ABD göstericilerini destekliyordu, onlara ulaşıp ‘biz de sizinle aynı durumdayız, ABD’nin imal ettiği biber gazına maruz kalıyoruz’ diyorlardı. Ferguson’dan Filistin’e, o günlerdeki mücadele hareketi birbirleriyle ulus ötesi seviyede bağlantı kurdu. Bunun önemli olduğunu düşünüyorum. Ve aynı zamanda, insanlar ABD asker ve polisinin uzun zamandır İsrail polisini ve askerini eğittiği ölümcül mübadelesini öğrenmeye başladı.”
Konuklu, mücadelenin ateşkesle sona ermemesi gerektiğini vurgulayarak “Bu bir son değil, mücadelemizin sadece başlangıcı olduğunu düşünüyorum. Yani eşitsizliğe, Filistinlilere ve sömürgeleştirilmiş insanlara karşı adaletsizliğe son verecek hareketin başıdır.” şeklinde konuştu.
“Şiddetin durması güzel ama…”
William Paterson Üniversitesinde Siyaset Bilimi Profesörü olan Steve Shalom da ABD’de Demokrat Parti tabanının Filistin konusunda parti liderliğinden daha hızlı hareket ettiğine işaret ederek, İsrail yanlısı New York Senatörü Chuck Schumer gibi parti içinde ileri gelen isimlerin Demokratları dış politika konusunda parçalamamak için bu defa sesini çıkaramadığının altını çizdi.
Shalom, ateşkes üzerine Filistinlilere yönelik 70 yıldan fazla devam eden şiddete işaret ederek “Eğer ateşkes sürerse şiddetin durması güzel ancak çok uzun zamandır devam eden Filistinlilerin mal ve mülklerinin zapt edilmesi sorunu gündeme getirilmeli ki bu mesele son olayın da tetikleyicisi oldu.” diye konuştu.
Filistin’de devam eden işgalin ve ayrımcılığın da buna dahil olduğunu belirten Shalom, ülkesine dönmelerine izin verilmeyen ve çok kötü şartlarda yaşayan Filistinli mültecilerin problemine de ayrıca dikkat çekti.