Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) dünya genelinde ve özellikle ABD’deki faaliyetlerini araştıran avukat Robert Amsterdam, Türkiye’yi eleştiren bir mektup kaleme alan Amerikalı senatörlere, “ABD hükümetinin en üst yasa yapıcı organının, Gülen organizasyonunun gerçek doğasını yanlış anlamayı sürdürmesi, iki müttefik arasındaki ilişki üzerinde gerginlik kaynağı olmaya devam ediyor.” yanıtını verdi.
Hukuk firması Amsterdam & Partners’ın (LLP) sahibi olan Amsterdam, ABD Başkanı Joe Biden’a Türkiye aleyhtarı bir mektup gönderen senatörler Marco Rubio ile Ron Wyden’a yine mektupla karşılık verdi.
Amsterdam, mektubunda, senatörlerin Türkiye ile ilgili çizdikleri çerçevenin gerçeği yansıtmadığını ve 15 Temmuz FETÖ’nün darbe girişiminde rol oynamış FETÖ üyelerinin “insan hakları kurbanı” gibi sunulmasının gerçekle uzaktan yakından alakası olmadığını belirtti.
Mektubunda, “ABD hükümetinin en üst yasa yapıcı organının, Gülen organizasyonunun gerçek doğasını yanlış anlamayı sürdürmesi, iki müttefik arasındaki ilişki üzerinde gerginlik kaynağı olmaya devam ediyor” ifadesini kullanan Amsterdam, 2016 yılındaki darbe girişiminin FETÖ eliyle gerçekleştirildiğinin örneklerini verdi.
FETÖ’nün ABD’deki usulsüzlüklerini hatırlattı
FETÖ’nün ABD’de kurduğu geniş bir sözleşmeli okul ağı üzerinden (charter schools) her yıl milyonlarca dolar gelir elde ettiğini ve bu okullarda çok sayıda usulsüzlüğe imza attığını kaydeden Amsterdam, özellikle H1-B vizeleri üzerinde FETÖ mensuplarının yaptığı usulsüzlükleri hatırlattı.
Amsterdam, geçen yıl FETÖ’ye ait Oklahoma’daki bazı okullarda “öğrenci verilerinin usulsüz şekilde kullanıldığı” gerekçesiyle soruşturma başlatıldığını, benzer bir başka FETÖ okulunun ise federal fonların örgüte bağlı başka şirketlere aktarılması davasında 4,5 milyon dolar ödemeyi kabul ederek Adalet Bakanlığı ile uzlaştığı bilgilerini paylaştı.
FETÖ’nün tüm dünyada ve ABD’de işlerini hiçbir zaman şeffaf bir şekilde yürütmediğini vurgulayan Amsterdam, “2018 yılında Kemal Öksüz adlı Gülen’in önde gelen bir yardımcısına karşı federal bir iddianame hazırlanmıştı ve Öksüz Kongre’ye yalan söylediğini kabul etmişti.” hatırlatmasını yaptı.
Türkiye ile ABD’nin iki değerli NATO müttefiki olduğunu aktaran Amsterdam, 6 Ocak’taki “Kongre baskını travmasını” yaşayan ABD’nin Türkiye’yi daha iyi anlayabileceğini ifade etti.
Amsterdam, mektubunun sonunda, “Umuyoruz ki ABD Senatosu bu hareket (FETÖ) ile ilgili pozisyonunu yeniden değerlendirir ve onların Türk ve Amerikan halkına yönelik arz ettiği tehlike konusunda kendini biraz daha bilinçlendirir.” ifadelerine yer verdi.
9 Şubat’ta Biden’a gönderilen söz konusu mektuba Türkiye sert tepki göstermiş ve mektubun ikili ilişkilere zarar verdiğini vurgulamıştı.
TBMM Türkiye-ABD Parlamentolar Arası Dostluk Grubu da mektuba cevaben bir bildiri yayımlamıştı.
Milletvekilleri, mektupta, “İmzacı senatörlerin ülkemizin iç ve dış politikasını hedef alan mesnetsiz ve sorumsuz ithamları, ABD ile stratejik ortaklığımız ve NATO çatısı altındaki müttefikliğimizle hiçbir surette bağdaşmamaktadır. ABD Kongresini basan protestocuları ‘terörist’ ilan edenlerin; Türkiye’de 15 Temmuz darbe girişiminde TBMM’yi savaş uçakları ile bombalamış, tanklar ile vatandaşlarımızı şehit etmiş FETÖ’nün, haklarında çok sayıda kesinleşmiş mahkeme kararı bulunan üyeleri ve propagandacılarını, ‘insan hakları savunucusu’ kisvesi altında masumlaştırmaya çalışmaları içinde bulunulan derin çelişkiyi göstermektedir.” değerlendirmesi yapılmıştı.