Türk-Amerikan ilişkilerinin bugününü ve muhtemel seyrini değerlendiren ABD’nin eski Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, ilişkilerin bugün çok da yakın olmadığına işaret ederek “Şu an ilişkilerde bir sakinleşme döneminde olduğumuzu düşünüyorum, 6 ay sonra ilişkilerin ne durumda olduğuna yeniden bakalım, daha iyi olacağına eminim.” dedi.
ABD’nin eski Suriye Özel Temsilcisi ve eski Ankara Büyükelçisi James Jeffrey, Türk-Amerikan ilişkilerinin son durumunu, yeni yönetim döneminde ilişkilerin muhtemel seyrini ve Suriye’ye ilişkin senaryoları, AA muhabirine değerlendirdi.
Türkiye ile ABD arasında NATO bağlamında 70 yılı aşan önemli bir ittifak ilişkisi olduğuna dikkat çeken Jeffrey, iki müttefikin son dönemde zorlu bir süreçten geçtiğini ve ilişkileri negatif etkileyen konular olduğunu belirtti.
Jeffrey, “Amerika ile Türkiye arasında çok kapsamlı ilişkiler var, bu ilişkiler devam edecek. Şu an ilişkiler çok da yakın değil. Henüz Başkan Biden ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan görüşmedi ki, ikisi de birbirlerini iyi tanıyor. Şu an hataya çok fazla yer yok. Bu ilişkiler önemli ve önemli olmaya da devam edecek fakat daha önceki dönemlerde gördüğümüzden daha az iyi durumda.” değerlendirmesini yaparak hükümetler arasındaki güvenin artırılması gerektiğine işaret etti.
ABD’nin YPG/PKK’ya desteği
Türk-Amerikan ilişkilerinde ABD’nin YPG/PKK’ya olan desteğinin en önemli sorunlardan biri olduğu ve ABD’nin neden YPG/PKK’yı desteklediğine ilişkin soru üzerine Jeffrey, ABD’nin DEAŞ’la mücadele bağlamında Suriye’de bulunmasının kendi ulusal çıkarları olduğunu ve bunu sahada gücü olan bir ortak olmadan yapmasının mümkün olmadığını belirtti.
Jeffrey, “Oraya gitmemizin nedeni, sadece Suriye’ye, Türkiye’ye ve Irak’a değil bölgenin tümüne ve hatta Avrupa’ya tehdit oluşturan DEAŞ idi. Ve sahada DEAŞ’la savaşabilmek için tek partnerimiz YPG idi.” dedi.
Bu süreçte Türkiye ile de her zaman irtibat halinde olduklarını aktaran Jeffrey, ABD ile Türkiye arasında bölgedeki güvenliğin nasıl sağlanacağı konusundaki çeşitli görüşmelerden Ankara’nın memnun olacağı bir sonucun çıkmadığını dile getirdi.
“Siyasi sözler vermedik”
Jeffrey, YPG/PKK’nın bölgede bir devlet kurma hayali olduğu ve Amerikalı yetkililerin bu konuda örgüte siyasi herhangi bir söz verip vermediği konusundaki soru üzerine şunları söyledi:
“Hayır vermedik. Bunu kendilerine her defasında söyledik. Hatta onların otonom sistemleriyle irtibat kurarken dahi temkinliydik. Eğer Suriyeli iseniz Birleşmiş Milletler (BM) gözetiminde yürüyen bir siyasi süreç ve yeni anayasa dahil belli koşullar olacaktır. Referandum, demokratik seçimler vesaire. Ne yapacaksanız Suriye muhalefeti ve Esed rejimi ile yaparsınız, bu sizin işiniz, bizim değil. Bu şekilde bunu herkese açıkça söyledik.”
Rusya ve İran’ın Suriye’deki varlığı ve bu bağlamda muhtemel bir Türkiye-ABD iş birliği konusuna da değinen Jeffrey, ABD, Türkiye ve İsrail’in bu ülkedeki mevcudiyetinin üç ülkenin de ulusal güvenliğini ilgilendirdiğini ifade etti.
“Bu üç ülkenin (ABD, Türkiye ve İsrail) Suriye’deki askeri varlığı sayesinde gayriresmi bir ateşkes ve askeri bir ‘yenişememe’ durumu var. İdlib’deki bazı ufak çaplı olaylar dışında son 3 yıldır sahada ciddi bir değişiklik olmadı.” yorumunu yapan Jeffrey, bu durumun Esed rejimi üzerinde baskı yarattığını, Rusya ile İran’ı da bazı konularda zorladığını anlattı.
“Türkiye ile ABD, Suriye’de yakın ortaklar ve gayet tabii beraber çalışabilirler”
Suriye gibi oldukça zor bir konuda gerçekçi olduğunu vurgulayan Jeffrey, komple bir çözümün mümkün olmadığı yerlerde yeni realiteleri iyi okumak ve ona göre pozisyon almak gerektiğini kaydetti.
Ukrayna’dan örnek veren Jeffrey, ABD’nin ve Batılı müttefiklerin 2014’ten bu yana Rusya üzerinde yaptırımlarla baskı kurduğunu ancak bunun Rusya’yı Kırım’dan çıkarmaya yetmediğini belirterek “Rusya’yı Kırım’dan çıkarabildik mi? Hayır. Ancak (bu baskılar sayesinde) şu an fiili bir ateşkes var. Demek istediğim, giderek komplike hale gelen dünyada yenişememe ve taviz verilmiş sonuçlar artık yeni normaller oluyor. Türkiye ile ABD, Suriye’de yakın ortaklar ve gayet tabii beraber çalışabilirler.” değerlendirmesini yaptı.
S-400 konusunda uzlaşma ihtimalini düşük görüyor
S-400 konusunun son yıllarda ikili ilişkileri tıkayan en önemli konu başlıklarından biri olmasına ilişkin soru üzerine Jeffrey, bu konuda iki başkentin uzlaşma ihtimalinin pek olmadığını düşündüğünü dile getirdi.
Jeffrey, pratikte bu sorunun çözümünün pek kolay olmadığına işaret ederek şunları söyledi:
“Türkiye’nin gözünde bu tamamen bir egemenlik kararı: Neden egemen bir devlet, başka bir devletten silah alamasın? Fakat ABD yasalarına göre, bu bir ihlal; 2017’deki CAATSA yasasının ihlali. Aynı zamanda bizim en önemli askeri ve diplomatik programlarımızdan birine tehdit. Dolayısıyla sanıyorum şu anda yapılabilecek en iyi şey, hasarı sınırlandırmaktır.
Türkiye S-400’leri elinde tutar ve bunun gibi kayda değer büyük başka Rus silahları almaz; ABD yaptırımları korur, şu an zaten var ki Türk ekonomisi üzerinde ciddi bir etkisi olmadı. Bu şekilde devam eder, konu gündeme gelirse iki taraf da pozisyonunu korur.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Joe Biden arasındaki muhtemel ilişkinin seyrini değerlendiren Amerikalı diplomat, Biden’ın şu anda önceliğinin yeni tip koronavirüs (Kovid-19), iç politik dengeler, Çin’le rekabet ve iklim değişikliği olduğunu söyledi.
“6 ay sonra ilişkilerin daha iyi olacağından eminim”
ABD’nin yeni dönemde Orta Doğu’ya çok fazla para ve asker kaynağı ayırmak istemediğini, dolayısıyla bölgesel partnerlerle çalışacağını ifade eden Jeffrey, Türkiye ile ortaklık anlamında İdlib ve Trablus’u örnek gösterdi.
Jeffrey, “Şu an ilişkilerde bir sakinleşme döneminde olduğumuzu düşünüyorum, 6 ay sonra ilişkilerin ne durumda olduğuna bakalım, daha iyi olacağından eminim.” dedi.
Türkiye’nin son dönemde Avrupa Birliği (AB) ve diğer bazı bölgesel aktörlerle ilişkilerinde yeni bir sürece girmesi konusundaki yorumu sorulan Jeffrey, Türkiye’nin söz konusu ülkelerle yaşadığı sorunların kendi alanını daralttığını düşündüğünü, dolayısıyla bahsi geçen ülkelerle ilişkileri düzeltmenin Türkiye’ye yarayacağına inandığını söyledi.
Biden’a “Kissingervari” politikalar önerdi
Biden yönetimine, Donald Trump dönemindeki gibi “reel politik” ve “Kissingervari” politikalara devam etmesini önerdiğini kaydeden Jeffrey, yeni yönetimin Rusya, Suriye ve genel anlamda Orta Doğu’yla ilgili politikaları inşa edecek ekipleri henüz yeterince oluşturamadığını ifade etti.
Jeffrey, Biden yönetiminin en önemli önceliklerinin Kovid-19, Çin ve iklim değişikliği olduğunu yineleyerek “Kovid-19 muhtemelen en az önemlisi ama en acil olanı, iklim değişikliği potansiyel olarak en ciddisi, uzun vadede Çin hepimiz için en kapsamlı tehdit.” dedi.
Bu konu başlıklarında ABD’nin Türkiye dahil birçok müttefikiyle çalışacağını söyleyen Jeffrey, şunları kaydetti:
“Ülkelerin iç meseleleriyle daha az ilgilenip olabildiğince geniş bir ittifakı muhafaza etmek önceliğimiz olmalı. Soğuk Savaş’ta yaptığımız şey buydu. Türkiye gibi çok önemli bir role sahip bir ülkeyle bunu başarılı bir şekilde yaptık. O noktaya yakında ulaşacağımızı düşünüyorum, o yüzden 6 ay alır dedim.”