ABD’de iklim kriziyle mücadeleye programında önemli yer ayıran Joe Biden yönetimi iklim krizinin ulusal güvenliğe tehdit oluşturduğuna dair ilk ortak istihbarat raporunu yayımladı. 18 ABD istihbarat teşkilatının tümünün toplu görüşünü yansıtan 27 sayfalık İklim Değişikliği Hakkında Ulusal İstihbarat Tahmini, iklimin 2040 yılına kadar ulusal güvenlik üzerindeki etkisini incelerken uluslararası gerilimleri daha da büyüteceği öngörüsünde bulunuyor.
Güvenlik planlamasının merkezine yerleştiriliyor
Washington’ın iklim değişikliğini ulusal güvenlik tehdidi olarak nitelemesi yeni bir şey değil. Barack Obama’nın başkanlığı döneminde yoğun kullanılan bu konsept uyarınca Pentagon’dan iklim risklerini değerlendirilmesi talep edilmişti. Ancak ortak istihbarat raporu yayımlanması, ABD’nin güvenlik ve istihbarat kurumlarının iklim risklerine dair kolektif iletişime geçmesinin ve iklimin ulusal güvenlik için ne anlama geldiğine dair bakış açısı sunmalarının ilk örneği oldu. Ve ABD politikasında iklim değişikliğini güvenlik planlamasının merkezine yerleştiren yeni bir aşamaya geçildiğinin işaretini verdi.
Ortadoğu’da çok katmanlı sorunlar çıkaracak
Ortak istihbarat raporuna göre, uluslararası çatışmaları daha kötü hale getirerek, yerinden yurdundan olmayı ve göçleri artırarak küresel çapta istikrarı bozmaya çoktan başlayan iklim değişikliği, bir ülkenin gücünü azaltacak şekilde çok sayıda düzeyde çalışabilir.
Örneğin daha yoğun iklim etkileriyle karşı karşıya kalacağı tahmin edilen Ortadoğu ülkeleri, fosil yakıtlardan çıkış kaynaklı gelirlerindeki düşüş nedeniyle daha da zorlanacak. Irak ve Cezayir gibi ülkeler bir yandan fosil yakıt gelirlerinden olmanın darbesini yerken diğer yandan aşırı sıcaklık ve kuraklığın tırmandığı bir bölgede kalacak. Bunların toplamının yol açacağı gıda kıtlığı isyanlara yola açabilecek.
Su savaşları kuvvetle muhtemel
Ülkeler arasında su savaşları çıkması da kuvvetle muhtemel. Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da yüzey su kaynaklarının yaklaşık yüzde 60’ı sınırları aşıyor. Pakistan ve Hindistan’ın uzun süredir devam eden su sorunları var. Mekong Nehri havzası, Çin ile Kamboçya ve Vietnam arasında sorunlara neden olabilir.
Fosil yakıt gelirinden olmaya direnecekler
İşbirliği yapmayı başaramayarak tehlikeli rekabete ve istikrarsızlığa sürüklenen dünya resmi çizen rapora göre iklim değişikliğine nasıl karşılık verileceği bile ülkeler arasında ihtilaf çıkaracak. Ülkelerin ekonomilerini savunmaya ve yeni teknoloji geliştirmede avantaj sağlamaya çalışacakları uyarısını yapan rapor, 20’den fazla ülkenin toplam ihracat gelirlerinin yüzde 50’sinden fazlasının fosil yakıtlardan kaynaklanmasından hareketle bazı ülkelerin iklim kriziyle mücadeleye direnebileceğini belirtti.
Bir yanda bazı ülkelerin tek taraflı olarak fütüristik jeo-mühendislik teknolojilerini devreye sokması riski, diğer yanda iklim krizine uyum sağlama kabiliyetinden mahrum olan yoksul ülkelerin en ağır etkiyi alması var.
En büyük risk altındaki 11 ülke
ABD istihbarat topluluğu, enerji, gıda, su ve sağlık güvenliğinin özellikle risk altında olduğu 11 ülke ve iki bölge belirledi: Güney ve Doğu Asya’daki Afganistan, Burma, Hindistan, Pakistan ve Kuzey Kore , Orta Amerika ve Karayipler’deki Guatemala, Haiti, Honduras ve Nikaragua, Güney Amerika’daki Kolombiya, Ortadoğu’daki Irak’ın yanısıra Orta Afrika ve Pasifik’teki küçük devletler de risk altında.
İstikrarsızlığın özellikle sığınmacı akınları şeklinde yayılabileceğini belirten rapor, bunun ABD’nin güney sınırına da baskı uygulayabileceği ve yeni insani talepler yaratabileceği uyarısında bulundu.
Arktik çekişmesi yolda
Büyük güçler arasında sıcak çatışmaya sahne olabilecek bölgelerin başında ise Arktik geliyor. Buzulların azalması nedeniyle daha erişilebilir hale gelen Kuzey Kutup bölgesine yeni nakliye rotaları açılabilir, buradaki balık stoklarına erişim sağlanabilir, ancak aynı zamanda orduların harekete geçmesiyle yanlış hesaplama riskleri de doğabilir.