ProPublica adlı bağımsız araştırmacı gazetecilik organizasyonunun haberinde, ABD’nin İsrail’e silah satışı politikasına ilişkin iddialar yer aldı.
- Soykırımda öne çıkan 11 katliam hafızalara kazındı
Haberde, Lew’un, İsrail’in ABD tarafından satılan bombaları “kötüye kullanmasına” ilişkin raporları görmezden geldiği öne sürüldü.
Ocak sonunda İsrail ordusunun ABD hükümetinden yaklaşık 3 bin bomba talep ettiği sırada Lew’un, Dışişleri Bakanlığına gönderdiği mesajda, bu mühimmatın “kötüye kullanılma riski olmadığını ve satışın onaylanması gerektiğini” belirttiği iddia edildi.
Öte yandan, konuyla ilgili değerlendirmede bulunan yetkililer, Lew’un yalnızca birkaç hafta önce Gazze’de kalabalık alanın İsrail tarafından bombalandığını bildiğini ancak mesajında bunlara yer vermediğini söyledi.
Yetkililer, Büyükelçilik çalışanlarının, Lew’a büyük sivil kayıpların verildiği saldırıları hatırlattığı, hatta bu saldırılarda Büyükelçiliğin Filistinli çalışanlarının evlerinin de hedef alındığını söylediğini aktardı.
Tüm bunlara rağmen Lew ve bazı kıdemli yetkililerin, İsrail’e “GBU-39” tipi küçük çaplı bombalar konusunda “güvenilebileceğini” savunduğu belirtildi.
Büyükelçilikte görev yapmış eski bir yetkili de İsrail’i “denetleme sürecinden” korumanın ve ne kadar insan hakları ihlali bildirilirse bildirilsin silah akışını kolaylaştırmanın “yazılı olmayan bir kural” olduğunu savundu.
Haberde, İsrail’in Gazze’ye 7 Ekim’de başlayan saldırılarının öncesi ve sonrasında Dışişleri Bakanlığı kıdemlileri tarafından İsrail’e silah satışının kısmi olarak ya da tamamen kesilmesine yönelik taleplerin göz ardı edildiği ifade edildi.
“İnsan hakları ihlallerinin araştırılması fonuna ret”
ABD’li eski diplomat Mike Casey’ye göre, Büyükelçilik, İsrail’deki insan hakları ihlallerinin araştırılması için Dışişleri Bakanlığının Orta Doğu bürosundan tahsis edilen fonları bile kabul etme konusunda direnmişti.
Bunun, Büyükelçiliğin, İsrail’in adının insan hakları ihlalleriyle geçmesini istememesinden kaynaklandığına işaret eden Casey, “Çoğu yerde amacımız insan hakları ihlallerini ortaya çıkarmaktır. Burada bunu yapmıyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.