Pentagon’dan yapılan yazılı açıklamaya göre Sözcü Ryder, ABD ve İngiltere’nin teknoloji transferiyle Avustralya’nın nükleer enerjiyle çalışan denizaltı filosu oluşturmasını hedefleyen AUKUS anlaşmasının üçüncü yılına dair değerlendirmelerde bulundu.
- AUKUS denizaltılarının radyoaktif atıklarının yönetim süreci Avustralya’da tartışmalara yol açıyor
- ANALİZ – ABD’nin NATO dışı müttefikleri: Olağan şüpheli müttefikiniz olabilir
- Avustralya, ABD ve İngiltere aralarındaki savunma sanayi ihracatını kolaylaştırıyor
- Blinken, Avustralya ile Hint-Pasifik bölgesinde “istikrar ve refah için” çalıştıklarını söyledi
AUKUS anlaşmasının iki ayağı olduğuna işaret eden Ryder, “Birincisi, Avustralya’nın konvansiyonel olarak silahlandırılmış, nükleer güçle çalışan denizaltılar edinmesini sağlamaktır. İkinci ayak ise, Hint-Pasifik bölgesinde güvenliği ve istikrarı teşvik etmek için ileri kapasiteyi geliştirmek ve sağlamak üzere işbirliği zemini oluşturmaktır.” dedi.
Avustralya’nın 2030’ların başında ABD’den 3 Virginia sınıfı denizaltı satın almayı kabul ettiği belirtilirken, anlaşmanın Avustralya donanmasının nükleer güçle çalışan denizaltıların kullanımındaki becerilerini geliştirmesine ve kendi denizaltılarını üretebileceği zamana hazırlanmasına olanak sağlayabileceğine işaret edildi.
AUKUS anlaşması ve Çin’in tepkisi
ABD ve İngiltere’nin teknoloji transferiyle Avustralya’nın nükleer enerjiyle çalışan denizaltı filosu oluşturmasını hedefleyen AUKUS anlaşması, 16 Eylül 2021’de imzalanmıştı.
3 ülkenin isimlerinin İngilizcedeki kısaltmasından oluşan “AUKUS” adlı güvenlik anlaşması uyarınca Güney Avustralya eyaletinin başkenti Adelaide’deki tersanelerde nükleer enerjiyle çalışan en az 8 denizaltı inşa edilecek.
Anlaşmada Çin’in adı anılmasa da 3 ülkenin “artan bölgesel güvenlik endişelerine” yaptıkları vurgu, işbirliğinin Pekin’in bölgedeki askeri gücünü dengelemeye yönelik bir pakt olduğu yorumlarına yol açmıştı.
Çin, anlaşmaya tepki göstermiş, ittifakın bölgesel barış ve istikrarın yanı sıra nükleer silahların yayılmasına yönelik uluslararası çabalara zarar vereceğini vurgulamıştı.