Avrupa Birliği’ne (AB) 2021’de sığınma başvurusu yapan refakatsiz çocukların sayısında ciddi artış görülürken AB, kağıt üzerindeki çabalara atıfta bulunuyor, sorunun göze çarptığı başkent Brüksel’deki sivil toplum örgütleri ise yapısal çözümlerin yetersizliğine vurgu yapıyor.
AB’nin İstatistik Kurumu Eurostat’ın 22 Aralık 2021’de açıkladığı verilere göre, Eylül 2021’de AB’ye yapılan toplam iltica başvuruları, Kovid-19 salgını öncesi seviyeleri geçmiş, bunlar içerisinde 2 bin 800 refakatsiz çocuk yer almıştı.
Veriler, Ocak 2021’de 27 üye ülkeye toplam 1300 olarak kaydedilen başvuru sayısının gittikçe arttığına işaret ediyor.
Eurostat’ın AA muhabiri ile paylaştığı verilere göre, söz konusu istatistiğe AB topraklarına, eşlik eden yetişkin olmaksızın giren çocuklar ile girdikten sonra terk edilenler dahil ediliyor.
Konuyla ilgili son istatistiğin kaydedildiği Ekim 2021’de refakatsiz çocuklar sırasıyla en çok Afganistan, Somali, Gine, Suriye, Arnavutluk, Kamerun, Eritre ve Gambiya’dan geldi.
En çok başvuruyu ise sırasıyla Avusturya (660), Belçika (390), Hollanda (300), Bulgaristan (245) ve Almanya (230) aldı. Yunanistan, İtalya, İspanya, Romanya 100’lü rakamlarla onları izledi.
AB’nin başkentinin sokaklarında kimsesiz göçmen çocuklar
Hem AB’nin hem de 27 üye ülke içerisinde bu çocuklar adına en fazla başvurunun alındığı ikinci ülkenin başkenti olan Brüksel’de bu durum, son aylarda sıklıkla gözlemlendi.
Belçika’da sığınmacılara barınak bulunamamasından kaynaklanan kriz, durumun açıkça gözler önüne serilmesine neden oldu.
Brüksel merkezli “Infirmieres de Rue” (Sokak Hemşireleri) Derneği sorumlusu Koen Van den Broeck, AA muhabirine yaptığı açıklamada, geceleri Brüksel sokaklarını dolaşarak evsizlere yardım sağlayan gönüllü hemşirelerin refakatsiz çocuk göçmenlerin sayısında ciddi artışla karşılaştığını söyledi.
Van den Broeck’e göre, bu duruma Afganistan ve çevresi olmak üzere, Suriye ve Irak’tan yoğun göç akını neden olsa da sorunun aşılmasını devletin sosyal politikasındaki eksiklikler engelliyor.
Sorunun çözümü için, özel girişimlerin haricinde, ilk etapta düzenli konaklama ve barınma olanakları sağlanması, sığınma başvurularının kabulünün ardından da yeterli sayıda ve makul fiyatta sosyal konut sağlanması gibi sosyal sistemdeki boşlukların kapatılması esas teşkil ediyor.
“Sorunun çözümü için daha fazla çaba gerekiyor”
Yeryüzü Doktorları Derneği Belçika sorumlusu Michael Genet, sorunun kaynağı konusunda Van den Broeck’in fikrini paylaşsa da çözümün daha karmaşık olacağını düşünüyor.
Refakatsiz çocuk göçmen sorununun çözümü için halihazırda sivil toplum kuruluşları, devlet ve AB düzeyinde sürdürülen projelerin sonuç vermesinin zaman alacağını ifade eden Genet, “Sorun ne kadar çetrefilli olursa olsun, şüphesiz ki çözümü için şu an ortaya konulandan daha fazla çaba gerekiyor.” dedi.
Genet, yeterli barınma sağlanmasından ziyade, çocuklara özel bakım sağlayacak refakatçi atanmasının daha önemli olduğunu vurguladı ve Yeryüzü Doktorları Derneğinin söz konucu çocuklara her gece sağlık desteği ve yatacak yer bulmak için çalıştığını aktardı.
Sınır Tanımayan Doktorların (MSF) Belçika şubesi de sahada çalışan diğer yardım kuruluşlarıyla Eurostat kayıtlarında zirveyi gören refakatsiz çocuk sorununu Belçikalı yetkililere taşımış, aralarında 9 yaştan büyük olmayan çocukların bulunduğu grupların konaklama, gıda ve sağlık hizmetlerine derhal erişimlerinin sağlanması gerektiğini belirtmişti.
MSF yetkilisi Julien Buha Collette, AA muhabirine yaptığı açıklamada, söz konusu çocukların tam sayısının bilinmediğini ancak artış gösterdiğini, Eylül 2021’de başlattıkları girişimin Belçika’da sığınmacıların kabulünden sorumlu federal ajans Fedasil’in nezdinde kısmen sonuç verdiğini ve çocuklara geçici barınma merkezleri ayarlandığını belirtti.
AB endişeli ancak tedbirleri yetersiz
AB Komisyonu sözcülerinden Ciara Bottomley, AA muhabirine yaptığı yazılı açıklamada, Birliğin yürütme organı Komisyonun söz konusu çocukların sayısındaki artıştan endişeli olduğunu belirtti.
Refakatsiz göçmen çocukların yaşları, evlerinden uzakta olmaları ve bakım verenlerinden ayrı olmaları nedeniyle savunmasız olduğunu vurgulayan Bottomley, Komisyonun 2016’daki göç krizini takiben 2017’de üye ülkelere tebliğ ettiği prensiplere atıfta bulundu.
Buna göre Bottomley, Komisyonun, üye ülkelerin söz konusu çocuklardan sorumlu olacak kişilerin göçün erken aşamalarından itibaren görevlendirmesini ve refakatsiz çocukların kaybolma durumlarını sistematik olarak raporlamak ve bunlara müdahale etmek için prosedürler ve protokoller oluşturulmasını sağlamalarını tebliğ ettiğini aktardı.
Bottomley ayrıca AB Çocuk Hakları Stratejisi ve Avrupa Çocuk Garantisi ile 2020 entegrasyon ve içerme eylem planına değinerek, çocukların geniş kapsamlı haklarının koruma altına alındığını savundu.
Komisyonun yeni göç ve sığınma paketine de değinen Bottomley, “Yeni kurallar, karar verme sürecinde çocuğun yüksek yararının öncelik olmasını sağlayacaktır. Tarama prosedürü sırasında bireysel değerlendirmeler, her aşamada çocukların özel ihtiyaçlarını yansıtan özel eylemlerle çocukların özel ihtiyaçlarını dikkate alacaktır. Aile üyeleri kavramının kardeşleri ve transit ülkelerde oluşan aileleri de kapsayacak şekilde genişletilmesiyle aile birleşimine özel bir önem verilmektedir.” ifadelerini kullandı.
AB Komisyonu, 2015’teki göç akınından beri sığınmacıların nasıl dağıtılacağı ve iltica başvuruları reddedilenlerin nasıl geri gönderileceğine çözüm bulunamaması nedeniyle yeni tasarı hazırlamıştı ancak üye ülkelerin içerikle ilgili farklı tutumları nedeniyle henüz sonuç alınamadı.