Anadolu Ajansı Teyit Hattı’na konuşan Eren, kişisel veri, ticari sır, devlet sırrı, telif, patent gibi kontrol mekanizmalarının dışında kalan veri setlerine “açık veri” denildiğini belirterek, “vatandaşların önüne gelen her bilgiyle ilgili şüphe kaslarını güçlendirmesi, şüpheyle bakması gerektiğini” kaydetti.
Eren, “Şu an internette dijital platformlarda, çevrim içi platformlarda dolaşan bilginin yüzde 80’den fazlasının yalan haber olmasa bile gerçeğin saptırılmış, manipülatif, dezenformasyon içeren, bağlamından koparılmış hatta hatalı ilişkilendirmeye sahip veriler olduğunu, bilgiler olduğunu çok rahat söyleyebiliriz.” tespitini yaptı.
“Veriler hem bireysel hem toplumsal anlamda yol haritamız olur”
Verilerin bireysel ve toplumsal anlamda yol haritası olabileceğine dikkati çeken Eren, şu değerlendirmede bulundu:
“Türkiye’de doğurganlık yüzde 1 seviyesindeyken, 2023’te binde 1’in altına düşmüş. Sadece geçen sene 92 bin bebek dünyaya gelmiş ama ondan bir önceki sene 800 bin, ondan bir önceki sene de 1 milyon civarındaydı. Yani 85 milyonda yüzde 1 ortalamamız varken şu anda binde 1’e düşmüş durumda. Bu neyi gösteriyor? Bu sayıya bakarak birçok insan, Türkiye’nin yaşlandığı bilgisini ortaya çıkarıp karar vericilere bir konuda rapor yazarak onların harekete geçmesini sağlayabilirler. Dolayısıyla veriler, hem bireysel hem toplumsal anlamda yol haritamız olur. Hiçbir güvenlikle ilgili bir risk yok tam tersine kapalı olduğu zaman asıl riskler; ekonomik, sosyal, politik riskler ortaya çıkıyor.”
Bilal Eren, Dijital Dönüşüm Ofisi’nin “Ulusal Açık Veri Portalı” projesinin bir an önce hayata geçmesi gerektiğini kaydetti.