Bakan Bozdağ, Akit TV’de katıldığı canlı yayında gündeme ilişkin soruları yanıtladı, değerlendirmelerde bulundu.
Kamu Personeli Seçme Sınavı’nın (KPSS) iptal edilmesine ilişkin değerlendirmelerinin sorulması üzerine Bozdağ, yaşanan hadisenin yüz binlerce gencin hayatını etkilediğini söyledi.
Sınavın doğruluk, dürüstlük ilkelerine uygun yapılmasının devletin vazifelerinden biri olduğuna işaret eden Bozdağ, sınavdan sonra tereddütlerin artmasıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın duruma müdahale ettiğini belirtti.
Bozdağ, Devlet Denetleme Kurulu’nun devreye sokulduğunu, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının soruşturma başlattığını, yeni ÖSYM Başkanı atandığını ve delillerin karartılmasını önlemek için birtakım kararlar alındığını hatırlattı.
Adalet Bakanı Bozdağ, “Bütün bu adımlar bu olayla ilgili en ufacık bir tereddüde, şüpheye, gölgeye mahal bırakmayacak şekilde bir soruşturmanın hem idari açıdan Devlet Denetleme Kurulu vasıtasıyla hem de adli açıdan savcılık vasıtasıyla yürümesi son derece önemli.” dedi.
Hükümetin konuya ilişkin yapılması gerekenlerin hepsini yaptığını belirten Bozdağ, “Burada kastı, kusuru olan var ve burada birtakım terör örgütlerinin parmağı var veya başka şeyler var ise bunlar da delilleriyle ortaya konduğu takdirde bunlarla ilgili de gereğinin yapılacağından, adalet terazisinin bu meselede dosdoğru tartıp herkese hak ettiğini vereceğinden hiç kimsenin şüphesi olmaması lazım.” ifadesini kullandı.
Muhalefetin daha önce de sınav zamanı Katarlı öğrencilerin tıp fakültelerine sınavsız alınacağına ilişkin açıklamaları olduğu hatırlatılan Bozdağ, “Sonra bunun yalanın alası olduğu ortaya çıktı, çıkıp sınava giren, belki ondan etkilenen milyonlarca öğrenciden kimse helallik dilemedi. Sayın Kılıçdaroğlu ‘helalleşme’ diyor, o kadar öğrenci belki ondan etkilendi, onlarla ilgili herhangi bir helalleşme dilemediler.” diye konuştu.
Düşük puan alan öğrencilerin kurumlara atamasının yapıldığı iddialarına işaret eden Bozdağ, “Buyursun bir tane örnek göstersin, böyle bir örnek gösteremezler, yok çünkü.” dedi.
Cemevlerine yapılan saldırılar
Bakan Bozdağ, cemevlerine yapılan saldırılara ilişkin soru üzerine, Türkiye’nin birlik ve dirliğini bozmak isteyenlerin zaman zaman farklılıkları, hassasiyetleri kaşıdıklarının görüldüğünü belirterek, “Ankara’daki cemevlerine saldırılar fevkalade üzücü ve çok net bir şekilde provokasyon kokuyor.” ifadelerini kullandı.
Bu saldırıların, milletin her bir ferdine ve evine yapılmış sayıldığını söyleyen Bozdağ, şöyle devam etti:
“Ankara’da bir yerden bir yere adresi bilsem bile 45 dakika içerisinde gidip gelebilme imkanı kolay kolay mümkün mü? Mümkün değil. Bir bakıyorsun 45 dakika içerisinde 3 ayrı yere gidiyor, 3 ayrı yerde eylem yapıyor, ondan sonra ayrılıp gidiyor. Ankara’yı bilmeyen, buralara ilişkin ön bilgisi olmayan veya birinin yardımını almayan ya da keşif yapmayan birisi bu kadar kısa süre içerisinde bu yerleri gezip 3 ayrı yerde, 3 ayrı eylem koyup ondan sonra Ankara’dan ayrılması hayatın olağan akışına uymaz. Bu çok net ki burada bir şey var. Nedir onu bilemiyoruz şu anda.” dedi.
Adli makamların tahkikatı derinleştirerek sürdürdüğünü anlatan Bozdağ, “Tahkikat bütün boyutlarıyla devam ediyor. Eminim ki bu tahkikatın sonucunda gerçekler ortaya çıkacaktır.” ifadesini kullandı.
Halkın bir kesimini diğer kesimine karşı kışkırtma, tahrik etme ve birbirine düşürme gibi çalışmaların daha önce de yapıldığını dile getiren Bozdağ, “Bir yandan halkımızın basireti, sağduyusu öte yandan güvenlik güçlerimiz, yargı, devlet bütün imkan ve kabiliyetleriyle bu tür şer odaklarına karşı mücadeleyi sürdürecektir.” diye konuştu.
Bakan Bozdağ, bir soru üzerine Türkiye’nin terörle mücadelesinin sadece terör örgütleriyle değil onlara destek olan ülkelerle, istihbarat örgütleriyle ve karanlık güçlerle de olduğunu ifade ederek, “Her seçim döneminde milletin iradesini etkilemek için pek çok hadisenin bilinçli veya bilinçsiz Türkiye’nin gündeminde olduğunu görüyoruz. Bunlar karşısında da artık hepimiz şerbetliyiz, bunlar bizi etkisi altına alıp irademizi yönlendirecek güce ulaşamayacaklardır.” dedi.
Muhalefetin seçim güvenliği konusundaki açıklamalarına ilişkin bir soru üzerine, her seçim öncesi benzer konuların gündeme getirildiğini söyleyen Bozdağ, “Bu seçim güvenliği tartışmaları muhtemel seçim başarısızlığına şimdiden mazeret uydurma çabasıdır.” ifadesini kullandı.
“Anayasa ve yasaya uygun bir adaylıktır”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yeniden aday olup olamayacağına yönelik tartışmalarının hatırlatılması üzerine Bozdağ, şunları kaydetti:
“Bu konuda Türkiye maalesef yanlış yönlendirilmek ve yanlışı doğru kabul ettirilmek isteniyor. Yani geçmişte bir 367 ucube tartışmasını bu ülke yaşadı ve onun utancından Türkiye hala kurtulmuş değil. Bir defa hukuk somutsa burada somutluk yorumla içtihatla değerlendirme ile siyasi kanaatle değişemez, değiştirilemez de. Bir defa Sayın Cumhurbaşkanımızın 2023’ün 18 Haziran’ında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olmasının önünde hiçbir engel yoktur. Çünkü Cumhurbaşkanımızın adaylığı ikinci adaylıktır ve bu anayasa ve yasaya uygun bir adaylıktır. Yani çok açık, tartışmasız.”
Altılı masanın cumhurbaşkanı adayı
Altı muhalefet partisinin cumhurbaşkanı adayına ilişkin tartışmaların hatırlatılması üzerine ise Bozdağ, şunları söyledi:
“6’lı masa adına konuşan sayın genel başkanlar veya parti yetkililerini dinlediğimizde biz diyorlar bugüne kadar aday ismi üzerinde hiçbir konuşma yapmadık. Halbuki 24 Haziran 2018 seçimlerinden bugüne tartışılan konuşulan konu bu, 6 artı 1, 7’li masanın cumhurbaşkanı adayı vasıfları ve kim olacağına ilişkin kendileri konuşuyor, tartışıyor ve kamuoyu da tartışıyor. Benim buradan çıkardığım sonuç şu, 6 artı 1’li masa 7’li masa, esasında cumhurbaşkanı adayının kim olacağı konusunu gündeme alıp tartışmaktan korkuyor.”
Millet İttifakı’nın ortak aday çıkarma konusunda başarılı olamayacağını dile getiren Bozdağ, muhalefet partilerinin sadece Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a duyduğu kin, nefret, öfke ve düşmanlık nedeniyle bir masanın etrafında oturduğunu kaydetti, “Yoksa fikri mutabakat, projelerde ittifak, Türkiye’ye dair, geleceğe dair eserlerde ve projelerde ittifak ettikleri için bir arada değiller.” dedi.
“Benim görüşüm Sayın Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı adayıdır.” ifadesini kullanan Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:
“6 artı 1’li, 7’li masa kabul etse de cumhurbaşkanı adayı diye düşünüyorum kabul etmese de cumhurbaşkanı adayı diye düşünüyorum. Çünkü Sayın Kılıçdaroğlu uzunca bir zamandır yani Millet ittifakı demiyor ‘Ben yapacağım’ diyor, ‘Gelirsem ben yapacağım’, ‘Şu sorunu ben çözeceğim’ özellikle ‘ben’ kelimesini çok kullanarak ve orada bir psikolojiye oynuyor, bir algıya oynuyor. ‘Ben adayım’ diyor ‘Beni seçeceksiniz ben de gelince bunları şöyle şöyle yapacağım…’ Programlara bakarsanız sadece Sayın Kılıçdaroğlu kendini öne çıkaran programlar yapıyor. CHP bile onun gölgesinde kalıyor ve Sayın Kılıçdaroğlu bunu yaparak masada oturan diğer ortaklarını kendi adaylığını kabule rıza göstermeye zorluyor. Çünkü Sayın Kılıçdaroğlu’nun önünde fazla bir seçenek de yok. Yani niye yok? Yaşı belli bir noktaya gelmiş. Şu anda aday olursa kazanırsa veya kaybederse hepsi bir ihtimal mümkün ama bir daha aday olma ihtimalinin onun önüne gelme şeyi yok. Onun için Sayın Kılıçdaroğlu’nun önüne gelen bu fırsatı kendine göre adaylık yönünde irade kullanarak değerlendireceğini düşünüyorum.”
İsveç ve Finlandiya’dan iadesi istenenler
Bozdağ, İsveç ve Finlandiya’dan iadesi istenenlerden cevap verilmeyenlere ilişkin yeni dosyaları gönderdiklerini belirterek, “Ama maalesef bugüne kadar İsveç ve Finlandiya’dan resmi kanaldan bize ulaşmış herhangi bir cevap şu ana kadar yoktur. Zaten Sayın Cumhurbaşkanımız da açıkladı.” dedi.
Yeni yargı paketi düzenlemesine ilişkin Adalet Bakanlığının çalışmalarını sürdürdüğünü hatırlatan Bozdağ, tamamlandığında kamuoyuna açıklayacaklarını belirtti.
Bozdağ, pakette yer alan başlıklara ilişkin şunları kaydetti:
“Adli Tıp Kurumu cezaevinde hayatını tek başına idame ettiremeyecek kişilerle ilgili raporlar vermekte daha sonra Cumhuriyet Savcılığı da bunlar hakkında bir karar vermektedir. Burada ciddi sıkıntılar yaşanıyor biz bunları aşmak için bu konudaki düzenlemeleri hasta tutuklu ve hükümlülerin daha iyi bir şekilde tedavi edilmeleri ve diğer ihtiyaçlarını gidermelerini sağlayacak bir esnek düzenleme yapmak konusunda bir irademiz oluştu. Daha insancıl bir düzenleme nasıl yapabiliriz, şimdi bunun üzerinde çalışıyor arkadaşlarımız formüller aranıyor, hem bizim tecrübemiz hem Avrupa’daki uygulamalar gözden geçiriliyor. Burada bir adım atacağımızı ifade etmek isterim tabii. Arabuluculuğun kapsamını genişletme konusunda da bazı adımlarımız olacak. Daha öncede ifade edildi, kira alacakları ile ilgili konular yeni dönemde arabuluculuğun kapsamına alınabileceği gibi başka bazı yeni konuları da arabuluculuğun kapsamına almayı planlıyoruz. Bu konular netleştiğinde onları da kamuoyu ile paylaşacağız. Tabii arabuluculuk sınavı ile ilgili de bir adım atacağımızı buradan ifade etmek isterim ama henüz detaylar netleşmediği için detayları vermek istemem ama pek çok konuda bir paket olacak. Bu paketin içinde hem ceza hem infaz hem hukuk pek çok alanda düzenlemeler olacağını buradan ifade etmek isterim. Muhtemelen eylül ayı içerisinde bunların detaylarını daha net bir şekilde konuşma fırsatı bulacağız.”