“6. Yılında İstinaf Değerlendirme Toplantısı”na katılan Bozdağ, Cumhuriyetin ilk yıllarında istinaf mahkemelerinin olduğunu, ancak dönemin şartları gereği kapatıldığını dile getirdi. Sonraki süreçte de çeşitli dönemlerde istinafla ilgili kanun tasarılarının bulunduğunu aktaran Bozdağ, 2004’te ise bunun yasalaştığını hatırlattı.
Geçmiş dönemlerdeki adli yıl açılışlarında Yargıtay başkanlarının da istinafın kurulması yönünde taleplerini dile getirdiğine işaret eden Bozdağ, 2004’te ise istinafla ilgili yasanın Türkiye Büyük Millet Meclisinde (TBMM) kabul edilerek, tarihi bir reforma imza atıldığını vurguladı.
Bakan Bozdağ, reforma ilişkin kadroları oluşturmanın uzunca bir zaman aldığını, istinafın faaliyete geçmesinin 12 yılı bulduğunu söyledi. 15 Temmuz darbe girişiminden önce istinafı faaliyete geçirmek için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüştüklerini ve 20 Temmuz 2016’da bunun faaliyete geçirilmesinin kararlaştırıldığını aktaran Bozdağ, darbe girişimi nedeniyle yapılan yeniden değerlendirmede ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Artık erteleme yok, bu reformu hayata geçirelim.” ifadelerini kullandığını bildirdi.
İstinafın büyük bir sistem değişikliği olduğunu kaydeden Bozdağ, 18 bölgede adli istinaf, 9 bölgede ise idari istinaf mahkemesinin bulunduğunu, 400’ü aşkın dairede ise 2 bin 583 hakim ve savcının görev aldığını söyledi.
Bekir Bozdağ, bundan sonraki hedefin daire ve hakim/savcı sayısını Avrupa ortalamasına taşımak olduğunun altını çizerek, “Bu oranları da daha ileri taşıyacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın.” dedi.
“İstinaf mahkemelerinin faaliyete geçmesiyle insanımıza, hukukumuza, yargılama sistemimize büyük katkılar sağlamıştır.” ifadelerini kullanan Bozdağ, bu konudaki eksik bilgilerle istinafa haksız değerlendirmeler yapıldığını belirtti.
Bakan Bozdağ, şöyle devam etti:
“Bir defa istinafın en büyük faydalarından biri nedir derseniz, Yargıtay ve Danıştaydaki yığılan iş yükünü aza indirmesidir. 2015 yılında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığımıza 433 bin 650 dosya gelmiş, istinafın faaliyete geçmediği tam yıl, kesin rakam. 2021’de ise 163 bin 580 dosya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına intikal etmiş. Yani 270 bin 70 dosya azalmış ve oran itibariyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gelen dosya sayısı yüzde 62 oranında düşmüştür. Hukuk dairelerine 2015 yılında 548 bin 715 dosya intikal ederken, istinafın uygulandığı 2021 yılında 176 bin 622 dosya intikal ettiğini görüyoruz ve 372 bin 93 dosya azalırken, dosya düşüş oranının yüzde 68 olduğunu görüyoruz.
İdari istinafa geldiğinde ise 2015 yılında Danıştaya gelen dosya sayısı 267 bin 837 iken istinafın uygulandığı 2021 tarihinde gelen dosya sayısının 101 bin 270’e düştüğünü ve yüzde 62 azaldığını görüyoruz. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ve Danıştaya gelen dosyalarda yüzde 62 oranında, hukuk dairelerine Yargıtayımıza gelen dosyalarda ise yüzde 68 oranında azalma olduğunu görüyoruz. Eğer istinaf faaliyete geçmemiş olsaydı bugün itibariyle tahmini söylüyorum, Yargıtayımızın önündeki dosya sayısı 5 milyon civarında olacaktı. Bunu hepimizin oturup iyi değerlendirmesi lazım.”
Bakan Bozdağ, bu kazanımlardan birinin Yargıtay ve Danıştayın gerçek anlamda içtihat mahkemesi olması konusunda büyük rol oynadığını söyledi.
Nüfus davalarında süre yüzde 66 düştü
İstinafın yargılama sürecini uzattığı yönündeki eleştirilere de değinen Bozdağ, istinaftan önce dolandırıcılık suçunun yargılamasının 995 gün iken istinaftan sonra 698 güne düştüğünü, cinsel taciz suçunda 984 günden 491 güne, taksirle öldürme suçunun ise 730 günden 533 güne düştüğü bilgisini verdi.
Hukuk davalarında da benzer azalmaların yaşandığını vurgulayan Bozdağ, nüfus davalarında da 999 gün olan yargılama süresinin 344’e düşerek yaklaşık yüzde 66 oranında azaldığını kaydetti.
Bekir Bozdağ, “İstinafın faaliyete geçmesi, davaların görülme sürelerini olumsuz etkilemediği gibi davaların uzamasına da neden olmamış, aksine görülme sürelerini olumlu etkileyerek, davaların kısalmasına sebebiyet vermiştir.” diye konuştu.
Bölge adliye mahkemeleri hukuk dairelerinin verdiği kararların, temyiz incelemesine gidenlerin onama oranlarının yüzde 88 olduğunu, ceza dairelerine gidenlerin onanma oranının ise yüzde 88,9 olduğunu aktaran Bozdağ, Danıştayda da benzer rakamların görüldüğünü belirtti.
Bozdağ, istinaf kararlarına her geçen gün güvenin arttığını kaydederek, istinaf mahkemelerinin verdiği kesin kararlar arasındaki uyuşmazlıkları konusunda da usulü gösteren yasaların açık ve tartışmadan uzak bir şekilde tayin edildiğini söyledi. Bu yöndeki eleştirilerin bilmeden yapılmaması gerektiğin işaret eden Bozdağ, Yargıtay ve Danıştayın istinafın kesin verdiği kararlarda uyuşmazlık taşıması halinde değerlendirip içtihat birliğini sağladığını vurguladı.
Atlamalı temyiz konusu
Bozdağ, konuşmasında, istinaf mahkemelerinin ikinci derecede yargılama yapan mahkemeler olduğunun altını çizdi.
Atlamalı temyiz konusuna da değinen Bozdağ, bu durumun istinafa güvensizlik anlamını taşıyacağını belirterek, Adalet Bakanlığı olarak, istinafı atlayarak bir temyiz sürecinin önünün açıcısı olmayacaklarını söyledi.
İstinaf mahkemelerinin devreye girmesiyle bazı süreçlerin uzadığına dair algı oluşturulduğunu bildiren Bozdağ, şunları kaydetti:
“Davaların görülme süresinin istinaf var diye uzaması söz konusu değildir. Tekil bazı örnekler üzerinden yüzlerce dosyanın daha kısada sonuçlandırıldığı gerçeğini görmezden gelirsek hem istinafa hem de istinafta görev yapan arkadaşlarımızın her birine ayrı ayrı haksızlık etmiş oluruz. Buna da hiç kimsenin hakkı yoktur. Önümüzdeki dönemde, biz bu konulardaki taleplerin hepsine kapalı olduğumuzu buradan bir kez daha ifade etmek isterim. Sistem sağlıklı işleyecekse istisnası olmadan işleyecek. Kural varsa her şey için o kuralı birlikte uygulayacak, birlikte o kurala uyacağız.”
Toplantıya, ayrıca Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca, Danıştay Başkanı Zeki Yiğit, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin ile yargı mensupları da katıldı.