Bakan Gül, Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan’ın da katıldığı, Güneydoğu Anadolu İhracatçı Birlikleri’nde düzenlenen “Gaziantep İş Dünyası ile Buluşma” programındaki konuşmasında, Gaziantep’in salgına rağmen üretim çarklarını döndüren, 2020 itibarıyla 8 milyar dolar ihracat yapan bir şehir olduğunu belirtti.
Gaziantep’in bu yıl 10 milyar dolar ihracat hedeflediğini ifade eden Gül, iş adamından işçisine kadar ihracattaki başarıya katkı sağlayan, bunda emeği geçen, taş üstüne taş koyanlara teşekkür ettiğini söyledi.
Gül, hukuki ve ekonomik güvenliğin iç içe geçen konular olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:
“Yani hukuki ve ekonomik öngörülebilirlik, birbirinden ayırt edilemeyen kavramlardır. Cumhurbaşkanımız liderliğinde, hükümetimizin temel hedefi ve yaklaşımı da yine bu anlamda reform temelli, ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.’ anlayışıdır. Buradaki temel anlayışımız da özgür birey, güçlü toplum, daha demokratik Türkiye anlayışıdır, yaklaşımıdır. Bunu İnsan Hakları Eylem Planı’nda da ortaya koyduk ve bunu yine kamuoyunda da hedef olarak ayrıca paylaştık. Tüm bu hedeflerde temel bir amacımız var, Türkiye’nin daha da demokratik bir reformla, daha da hukuki anlamda öngörülebilir, sorunlarını da çözmüş olarak yoluna devam etmesidir.”
4. Yargı Paketi’nin Meclis gündeminde olduğunu hatırlatan Gül, şöyle devam etti:
“Bütün bu reformları yaparken toplumun her kesimiyle oturduk, hukuk ve ekonomi reformlarını tüm paydaşlarla beraber dinleyerek olgunlaştırdık. Mesela, kamuoyunda, Meclis gündeminde olan pakette, özellikle adli kontrole ilişkin, iş adamı ya da vatandaşımız yurt dışına çıkacak, adli kontrolü var, yurt dışına çıkış yasağı var. Peki ne zaman bu gündeme alınacak? Bunun bir sınırı yoktu. Yani 3 yıl, 5 yıl, 10 yıl yurt dışı çıkış yasağı var. Ama işte reform paketimizde de var, yurt dışına çıkış yasağını belli sürelerle mahkeme tarafından kontrol etme zorunluluğu getiriyoruz. Bu çok önemli bir aşama. Yine ifade almak üzere mahkemeden yazı gelmiş, vatandaşın haberi yok, otelde kapısını polis çalıyor, diyor ki ‘Senin mahkemeden yakalaman var.’ ‘Konu ne?’, ‘İfade almak için mahkemeye çıkman lazım.’ Gecenin 3’ünde ‘Ne yapacağım ben?’ diyor, yeri geldi hafta sonu 2 gün kalıyor. Bu bizim sistemdi, buna da çözüm bulacak şekilde, arkadaş gelecek ‘Şu tarihte ben mahkemeye gelirim.’ diyecek. ‘Havalimanındayım’, yakalandı, yurt dışına gidecek, fuarı var, iş sözleşmesi ve görüşmesi var. Ya da ailesiyle tatile gidecek, havalimanında orada, alıkonmasını engelleyecek şekilde, ‘Kardeşim ben havalimanındayım, bir hafta sonra Türkiye’ye dönüyorum, Türkiye’ye geldiğimde mahkemeye gideceğim, ifademi vereceğim.’ dediğinde serbest kalacak bir sistemi getiriyoruz. Yani vatandaşını otelde, havalimanında, ister işçi ister iş adamı olsun, vatandaşını mağdur eden hangi uygulama varsa bunları çözüp, vatandaşımızın ihtiyaç duyduğu tüm alanlardaki reformları yapmaya ve sürdürmeye devam ediyoruz.”
Gül, yargı kararlarının hepsini kamuoyuna erişime açacaklarını anlatarak, “Yargı, Türk milleti adına karar veriyorsa, o mahkemede Ali için ne karar vermiş, onu herkes görecek, Veli için ne karar vermiş, onu herkes görecek. Kişisel verileri saklayacağız, muhafaza edeceğiz. İsimler, şirket isimleri ya da taraf isimlerini, kişisel verileri koruyarak, tüm mahkemelerin verdiği kararlar nasıl verilmiş, Türk milletinin, kamuoyunun eleştirisine ve denetimine açmış olacağız. Bunların üzerine de yoğun olarak çalışıyoruz.” dedi.
Bu çalışmaların hepsini tek tek hayata geçirdiklerini söyleyen Gül, “Bir ülkenin hukuk üstünlüğü, hukuk öngörülebilirliğiyle, ekonomin öngörülebilirlik ve ekonomik reformları eş değerdir. Ülkede hem insanın hem de demokrasinin daha da gelişebilmesi için hukuk, demokrasi güçlü olacak. Demokratik ortam ve erişilebilir adalet sistemini, aynı zamanda ekonomik kalkınmanın ve sosyal gelişmenin de olmazsa olmazı olarak öngörüyoruz. Dolayısıyla tüm bu hukuk ve ekonomi, birbirini tamamlayan genel yaklaşımlardır. Bir ülkenin gelişmişliği, demokrasiye, insan onuruna, hak ve özgürlüğüne vermiş olduğu önem ve değerdir.” ifadelerini kullandı.
Bakan Gül, yeni ve sivil anayasanın gerekliliğine işaret ederek, “Lafzı ve ruhuyla siviller tarafından hazırlanmış yeni bir anayasaya Türkiye’nin ihtiyacı vardır. Darbenin ruhunun sindiği bu anayasa Türkiye’yi 2023’lere taşımaktan uzaktır. Bu anlamda anayasanın ruhunu sivilleştiren, insanımızın haklarını, onurunu daha da güçlendiren, demokrasiyi daha da güçlendiren anayasa hepimizin bir ev ödevidir. Bunun da hayata geçeceğine inanıyoruz.” diye konuştu.