Adalet Bakanlığı, 1915 olaylarına ilişkin iddialara hukuki değerlendirmeler içeren “Hukuksal Açıdan Soykırım Yalanlar-Gerçekler” paylaşımıyla yanıt verdi.
Hukuksal Açıdan Soykırım
Yalanlar – Gerçekler: pic.twitter.com/KkcuGvooyR
— T.C. Adalet Bakanlığı (@adalet_bakanlik) April 26, 2021
Adalet Bakanlığınca hazırlanan grafik, Bakanlığın sosyal medya hesaplarından paylaşıldı.
Paylaşımda “Soykırım nedir, Türkiye BM Sözleşmesi’ne taraf mıdır, mevzuatımızda soykırım suçu var mıdır, suçun unsurları nedir, bir fiilin soykırım olduğuna kim karar verir, dünya tarihinde soykırım suçu olduğu sonucuna varılmış yargı kararları var mı, 1915 olaylarını soykırım olarak niteleyen görevli ve yetkili bir mahkeme kararı var mı, olabilir mi, 1915 olaylarını Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yargılayabilir mi, 1915 olaylarını soykırım olarak kabul etmemek cezalandırılabilir mi ve ABD Başkanı’nın açıklamalarının hukuki temeli var mı?” sorularına yanıt verildi.
Soykırımın, hukukun tanımladığı ve çerçevesini belirlediği uluslararası topluma karşı bir suç tipi olduğu belirtilen paylaşımda, bu suçun uluslararası düzeyde ilk defa “1948 BM Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi” ile tanımlandığı hatırlatıldı.
Türkiye’nin 1950’den bu yana bu sözleşmeye taraf olduğu vurgulanan paylaşımda, 149 devletin taraf olduğu sözleşme doğrultusunda ülkelerin iç hukuklarında da “soykırım suçu”nun düzenlendiği bildirildi.
Paylaşımda 1 Haziran 2005’te yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 76. maddesinin soykırım suçunu, 77. maddesinin de insanlığa karşı suçları uluslararası belgelerde ortaya konulan çerçeveye uygun şekilde düzenlediği aktarıldı. Bu suçlarda zaman aşımının işlemeyeceğinin de hüküm altına alındığı vurgulanan paylaşımda, zaman aşımının işlememesi kuralının 1 Haziran 2005’ten sonra işlenen suçlar için geçerli olduğu belirtildi.
Paylaşımda şu sorulara ve yanıtlarına yer verildi:
“- Suçun unsurları nedir?
Öncelikle özel bir kasıtla hareket edilmesi gerekir. Burada özel kasıt şudur: Milli, etnik, ırki veya dini bir grubu, sırf bu niteliği nedeniyle kısmen veya tamamen yok etmek amacıyla hareket edilmiş olmalıdır. Bu saikle belli bir gruba yönelen öldürme, yaralama gibi yok etmeye yönelik fiiller soykırım suçuna neden olur.
Bir fiilin soykırım olduğuna kim karar verir?
Soykırımın siyaset, sosyoloji ve tarih gibi çeşitli disiplinlerin ilgi alanına girdiğine şüphe yoktur. Ama hukuken bir fiilin soykırım suçunu oluşturabilmesi için ya iddia olunan eylemlerin gerçekleştiği ülke yargısının ya da yargılama yetkisine sahip bulunan uluslararası bir yargısal mekanizmanın (Uluslararası Ceza Mahkemeleri ya da Uluslararası Adalet Divanı) bu konuda karar vermesi gerekmektedir (BM Sözleşmesi m. 6). Ayrıca suçlanan kişilerin hayatta olması da kovuşturma şartlarından biridir.
Dünya tarihinde soykırım suçu olduğu sonucuna varılmış yargı kararları var mı?
1945 tarihli Nürnberg Mahkemesi, Almanya’nın savaş suçlarını ve insanlığa karşı suçlarını yargılamıştır. Teknik anlamda soykırımı ele almayan bu mahkeme uluslararası statü ile kurulmuştu. 1954’ten itibaren Almanya, kendi çıkardığı kanunlarla Yahudi soykırımı faillerini yargılamaya başlamıştır. 1965 yılında o kanunu değiştirerek zaman aşımını kaldırmış ve bunu aleyhe biçimde geçmişe yürütmüştür. Uluslararası düzeyde ise 1993’te Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi, 1994’te Ruanda Uluslararası Ceza Mahkemesi kurularak insanlığa karşı suçlar yargılanmış, soykırım tespiti yapılmıştır. 1998 Ruanda kararı dünya tarihinde bir uluslararası mahkeme tarafından soykırım kararı verilen ilk karardır. Uluslararası Adalet Divanı, 2007’de Bosna’da bir soykırım olduğunu kabul etmiştir. Dolayısıyla Almanya, Bosna ve Ruanda’daki olaylara ‘soykırım’ demenin hukuki bir temeli vardır.
1915 olaylarını soykırım olarak niteleyen görevli ve yetkili bir mahkeme kararı var mı, olabilir mi?
Bu konuda bir yargı kararı yoktur. Esasen ve usulen de mümkün değildir. BM Sözleşmesi ve Uluslararası Adalet Divanı kararlarında ortaya konulan çerçeve karşısında yargısal bir mekanizmanın harekete geçmesi söz konusu olamaz. Kaldı ki UCM ya da herhangi bir ad hoc mahkeme ancak hayatta olan failleri yargılayabilir. İddia olunan failler hayatta değilse tüm ceza yargılamalarında olduğu gibi burada da kovuşturma olanağı bulunmamaktadır.
1915 olaylarını Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yargılayabilir mi?
AİHM, Perinçek/İsviçre ile Mercan ve diğerleri/İsviçre kararlarında; 1915’te Osmanlı Devleti zamanında Ermenilerin yaşadığı olaylar ve tehcirin uluslararası hukuk anlamında ‘soykırım’ olarak nitelendirilip nitelendirilemeyeceği konusunda Soykırım Sözleşmesi bağlamında Uluslararası Ceza Mahkemesi ya da Uluslararası Adalet Divanının aksine bağlayıcı karar alma yetkisinin bulunmadığını ifade etmiştir. Dolayısıyla 1915 olaylarından kaynaklı herhangi bir hak iddiası AİHM nezdinde ileri sürülemeyecektir.
1915 olaylarını soykırım olarak kabul etmemek cezalandırılabilir mi?
Bu konu yukarıda anılan davalarla AİHM önüne taşınmıştır. Bu davalarda Ermeni soykırım iddialarını reddetmeyi suç olarak düzenleyen İsviçre hukuku AİHM’den ihlal kararı almıştır. Konu ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmiştir. Kararda tarihsel olaylar hakkındaki görüş açıklamalarını cezai yaptırıma bağlamanın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile öngörülen ifade özgürlüğünü koruma yükümlülüğü ile bağdaşmayacağı vurgulanmıştır.
ABD Başkanı’nın açıklamalarının hukuki temeli var mı?
Ülkemizin de taraf olduğu Soykırım Sözleşmesi ve bu sözleşmeyi yorumlayan UAD içtihatları dikkate alındığında ABD Başkanı’nın açıklamalarının hukuki bir karşılığı yoktur. Bireylerin olduğu gibi devletlerin de lekelenmeme hakkı vardır. Tamamen siyasi saiklerle ortaya atılan mesnetsiz iddialar, asırlar boyunca adalet ve hukukla yaşamış bir milletin şanlı tarihine çamur atma arayışından başka bir anlama gelmemektedir.”
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül de hazırlanan grafiği “Gerçekler güneş gibidir. Güneş balçıkla sıvanmaz.” mesajıyla paylaştı.