Fransa’nın Montpellier kentinde 54 Afrika ülkesinden yaklaşık 3 bin genç ve aktivist, bu yıl 28’incisi düzenlenen Afrika-Fransa zirvesinde bir araya geldi.
Hiçbir Afrikalı liderin katılmadığı zirvede, 11 Afrika ülkesinden genç de Macron’la birebir düzenlenen oturumda Afrika-Fransa ilişkilerine dair görüş ve önerilerini paylaştı.
Burkina Fasolu aktivist Ragnimwende Eldaa Koama, Fransa’nın Afrika’ya ilişkin söylemlerinde sık sık kullandığı “yardım” kelimesinin son derece uygunsuz, demode ve sorunlu olduğunu söyledi.
Koama, Burkina Faso’nun efsanevi lideri Thomas Sankara’dan alıntı yaparak, “Bu yardımlar, yardım almayı bıraktırmadığı sürece derhal sona erdirilmeli.” dedi.
Fransa’nın Afrika ile ilişkisi konusunda da eleştirilerde bulunan Koama, şöyle devam etti:
“Afrika ile Fransa arasındaki ilişkiyi eğer bir kazana benzetecek olursak bilin ki o kazan çok kirli! İşlenen suçları hafife almakla, yolsuzluklarla, alçaltıcı bir dil kullanımıyla oldukça kirlenmiş durumda. Sayın Macron, sizi bu kazanı tamamen temizlemeye davet ediyorum. Eğer hala bu kirli kazanda yemek yapmaya devam ederseniz emin olun ben bu yemeği yemeyeceğim, biz bu yemeği yemeyeceğiz, Afrika bu yemeği bir daha yemeyecek!”
“Artık yardımlardan değil ortaklıktan bahsetmeliyiz
Malili aktivist Adam Dicko da Macron’un, “Fransa olmasaydı Mali’de bir hükümet olmazdı” açıklamalarına atıfta bulunarak, şu değerlendirme bulundu:
“Sayın Cumhurbaşkanı, devamlı Fransa’nın müdahalesi olmadan Mali’de hükümet olmayacağını söylüyorsunuz. Lütfen bilin ki Afrika olmasaydı Fransa olmazdı. Aslında Afrikalılara yardım etmek istediğiniz konusunda etrafı ikna etmeyi bırakın. Terör sadece Mali’nin değil sizin de sorununuz. Bizi bu noktada mağdur pozisyonuna sokarak kendimizi suçlu hissettirmeyi bırakın. Artık yardımlardan değil ortaklıktan bahsetmeliyiz. Afrika işsizlik ya da sefalet içinde bir yer değil aksine genç, iyimser ve coşku dolu bir kıta.”
Dicko, Fransa’nın Sahel’deki varlığının da Fransa’nın Afrika Birliğini dikkate almadan Libya’ya yaptığı müdahalenin bir sonucu olduğunu kaydetti.
“Afrika’da yaptıklarınız için özür dileyin”
Senegalli aktivist Cheick Fall da dünyanın giderek küreselleştiği bir dönemde Afrika’nın da içine kapanmayacağının altını çizerek, “Ama Afrika’nın ilerlemek için başında bir ebeveyne ihtiyacı yok.” dedi.
Fall, Afrikalı gençler adına Fransa’dan taleplerini şöyle sıraladı;
“Afrika’da yaptıklarınız için özür dileyin. Afrikalı diktatörlerle çalışmayı bırakın. Bu sözde ‘babacan’ iş birliği tavrını bırakın. Afrika’daki üslerinizden kademeli ve planlı şekilde çekilin. Demokratik kazanımları güçlendirmek için samimi bir iş birliği mekanizması oluşturalım. Abidjan’da 2019’da taahhütte bulunduğunuz CFA frangı reformunu hayata geçirin ve elinizde tuttuğunuz Afrika ülkelerinin ulusal rezervlerini bu ülkelere gönderin.”
“Afrikalı liderlerin değil Afrika halklarının partneri olun”
Gineli Aliou Bah da “demokratik yönetim” tanımı konusunda Fransa ile aynı düşünmediklerini söyledi.
Bah, “Sizden diktatörlerimizle ilgilenmenizi istemiyoruz. Onu zaten biz yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz. Ben iktidarda ölmek isteyen birinden yeni kurtulmuş bir ülkeden, Gine’den geliyorum. Sizden iç meselelerimizle uğraşmanızı istemiyoruz. İsteğimiz; iktidarda kalmak için tüm her şeyi deneyen birini muhatap olarak görmemeniz ve onunla ortak olmamanızdır. Çad’ı Mali, Gine, Fildişi Sahili’nden farklı değerlendirmeyin. Kendinizi Afrikalı liderlerin değil Afrika halklarının partneri olarak konumlandırın.”
Kenyalı Adelle Onyango da Afrika’da her gün sömürgeci geçmişin acısını hissettiklerinin altını çizerek, “Bu güven eksikliğine dayanan ilişkileri nasıl yeniden inşa edebiliriz? Fransa’nın tam olarak neyi temsil ettiği konusunda şüpheyle karşı karşıyayız.” dedi.
Fildişi Sahilli Arthur Banga da 2030’da Afrika’nın nasıl görünmesi gerektiği konusunda “2030’da Afrika sömürge döneminden kalan çirkinliklerden arınmış olur. CFA frangına son verir, kendi para birimine geçer. Yabancı askeri üsler yerine kendi bağımsız orduları olur.” ifadesini kullandı.