Afrika’nın istikrar arayan ülkesi: Sudan

Yavuz Sultan Selim’in 1517’de Mısır’ı fethiyle Osmanlı hakimiyetine giren ve 1956’da İngiltere’den bağımsızlığını kazanan Doğu Afrika ülkesi Sudan, zengin kaynaklarına rağmen darbeler, iç savaş, ambargolar, ekonomik ve siyasi krizler nedeniyle henüz istikrarı yakalayamadı.

Orta Doğu’nun Afrika’ya açılan kapısı, stratejik ve jeopolitik öneme sahip, 1 milyon 861 bin 484 kilometrekare yüz ölçümüyle kıtanın en büyük 3’üncü ülkesi Sudan’ın Mısır, Libya, Etiyopya, Çad, Orta Afrika, Güney Sudan ve Eritre ile sınırı bulunuyor.

Yaklaşık 45 milyon nüfusa sahip ve yüzde 70’e yakını Araplardan oluşan Sudan’da diğer etnik gruplar Bica, Fur, Nuba ve Fellate olarak sıralanıyor.

Yüzde 90’ından fazlası Müslümanlardan oluşan ülkede, Hatmiyye, Ticaniyye, Semmaniye, Burhaniye ve Kadiriyye gibi tasavvufi öğretiler önemli yere sahip.

Cealiyye, Şayigiyye, Fur, Zegava, Hadendova, Bica, nüfuzlu kabileler arasında yer alıyor.

Arapçanın resmi dil olduğu ülkede, Nubicenin yanı sıra Bica, Fur ve Mesalit gibi kabilelere ait onlarca yerel dil konuşuluyor.

Sudan’da çevresindeki ülkelerin aksine terör olaylarının yaşanmaması, tasavvuf kültürünün yaygın olmasına bağlanıyor.

Hristiyan ve Animist azınlık, inançlarını özgürce yaşayabiliyor. Hristiyanlara ait dini günler de resmi tatil kapsamına giriyor.

Yaş ortalamasının 20’nin altında olduğu ülkede, nüfusun yüzde 35’i kentlerde yüzde 65’i kırsal bölgelerde yaşıyor.

Gayrisafi Yurtiçi Hasılası (GSYİH) IMF’ye göre 2021’de 35,15 milyar dolar. Kişi başına düşen milli gelir ise 2021’de 773 dolar.

Son 4 yılda dibe vuran Sudan ekonomisi, 2021 yılında ortalama yüzde 359 ile dünya enflasyon liginde birinci sırada yer aldı.

Afrika’nın en fazla darbe gören ülkesi

Afrika’da 1950’lerden bu yana 200 civarında darbe yapıldı, 1990 yılından itibaren ise dünyadaki 40 darbenin 30’u bu kıtada oldu.

Kıta tarihinde en fazla askeri darbe girişimiyle karşılaşan Sudan’da, bağımsızlığını kazandığı 1956’dan bugüne kadar yönetimin değiştiği 3 darbe gerçekleşti, 3 kez de halk ayaklanması sonucu iktidarlar değişti.

Kasım 1958’de, dönemin en büyük iki partisi Milli Ümmet Partisi ve Demokratik Birlik Partisinin koalisyonundan oluşan seçilmiş hükümete karşı Korgeneral İbrahim Abbud tarafından gerçekleştirilen ilk darbeden 1989’a kadar sivil hükümetler, 5 yılı tamamlayamadan ordu tarafından devrildi.

Hükümetlerin başarısızlığı, hayat pahalılığı, ideoloji farklılığı gibi sebeplerle teşebbüs edilen darbelerde genellikle siyasi partiler büyük rol oynadı.

Son olarak 1989’da askeri darbeyle başa geçen Cumhurbaşkanı Ömer el-Beşir’in 30 yıllık iktidarı, halk ayaklanması sonrasında 11 Nisan 2019’da askeri müdahale ile sona erdirildi.

25 Ekim 2021’de Egemenlik Konseyi’ni yöneten askeri liderlerin yönetime el koyup hükümeti feshetmesinden bu yana siyasi ve ekonomik istikrar henüz sağlanamadı.

Türkiye ile ilişkiler

Sudan’ın içinde bulunduğu istikrarsızlık ve belirsizlikler dolayısıyla durgunluk evresine giren Türkiye-Sudan diplomatik ilişkileri, geçen yıl gerçekleştirilen karşılıklı üst düzey temasların ardından yeniden rayına oturdu.

Ancak siyasi alandaki durgunluğa rağmen insani yardım ve kalkınma gibi alanlarda Türkiye, Sudan’a desteğini devam ettirdi.

Sudan’da diplomatik faaliyetlerin başladığı 1957’den bugüne Türkiye, diplomatik misyonların yanında Anadolu Ajansı (AA), Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA), Türk Hava Yolları (THY), Yunus Emre Enstitüsü (YEE), Türkiye Maarif Vakfı (TMV) gibi kurumlar ile Eğitim, Ticaret ve Din Hizmetleri müşavirlikleriyle 10’un üzerinde STK ile Sudan’da temsil ediliyor.

Türkiye özellikle tarım, madencilik ve müteahhitlik alanlarında Sudan ile iş birliğini attırarak sürdürmek istiyor.

İki ülke arasında geçen yıl yapılan görüşmeler kapsamında enerji, savunma, maliye ve basın alanları başta olmak üzere, toplam 7 anlaşma ve mutabakat zaptı imzalandı.

Sudan’da 20’si 2019 ve 2020 yıllarında olmak üzere, Türk müteahhitlik firmaları tarafından 90 proje üstlenildi. Ziraat Katılım Bankası, Afrika’daki ilk ve tek şubesini geçen yıl başkent Hartum’da açtı.

2020 yılında toplam 480 milyon dolara ulaşan Türkiye-Sudan ticaret hacminin sonraki 5 yıllık dönemde 2 milyar dolarlık ticaret hacmi hedefini aşması hedefleniyor.

Sudan’ın ilk etapta 1 milyon dönüm tarım arazisi tahsis ettiği Türkiye, Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğünün (TİGEM) pilot çiftlik projesi öncülüğünde bu alanda başlatılacak tarımsal üretim iş birliği ile Türk iş insanları için Sudan’da önemli bir yatırım fırsatı ve Sudan’a istihdam, tarımsal teknoloji ve gıda arz güvenliği gibi alanlarda katkı sağlamayı planlıyor.

Hartum Uluslararası Havalimanı Projesi de Türkiye’nin üstlenmek istediği mega projelerden biri olarak öne çıkıyor.

Sudan’da Sultan Ali Dinar ve Sudanlı Zenci Musa gibi ortak kahramanların yanı sıra çok sayıda Türk kökenli, Türkiye’de de özellikle Ege Bölgesinde çok sayıda Sudan kökenli aile bulunuyor.

4-5 bin kadar Türk vatandaşının yaşadığı tahmin edilen Sudan, Türkiye’den başlıca imalat sanayisi ürünleri, makina ve teçhizat, gıda mamulleri, kimyasallar ve tekstil ürünleri ithal ederken Türkiye’ye susam, pamuk, kavun tohumları, sorgun ve altın ihraç ediyor.

Siyasi durumu

Sudan’da 19 Aralık 2018’de hayat pahalılığı nedeniyle başlayan gösterilerin ülke genelinde rejim karşıtlığına dönüşmesi üzerine, ordunun 11 Nisan 2019’daki müdahalesiyle 30 yıllık Ömer el-Beşir dönemi sona erdi.

Asker ile muhalif koalisyon Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri (ÖDBG) arasındaki 4 ay süren krizin sonlandırılması için 39 ay sürmesi öngörülen ortak geçiş yönetimini başlatacak Anayasal Bildiri Anlaşması, geniş bir uluslararası katılımla 17 Ağustos 2019’da imzalandı.

Başbakanlığa getirilen Abdullah Hamduk, 21 Ağustos 2019’da yemin etti ve 5 Eylül’de geçiş döneminin ilk hükümetini kurdu. Hükümet, 3 Ekim 2020’de ülkedeki silahlı gruplarla Güney Sudan’ın başkenti Cuba’da barış anlaşması imzaladı.

Barış anlaşmasını imzalayan silahlı grupların yönetime dahil edilmeleri için Hamduk, eski hükümeti feshedip 9 Şubat 2021’de yeni kabinesini kurdu.

Ordu ile sivil yönetim arasında iktidar mücadelesi ve ciddi fikir ayrılıkları yaşanması sonucu asker 25 Ekim 2021’de yönetime el koyarak olağanüstü hal (OHAL) ilan etti, hükümeti feshetti, Başbakan Hamduk dahil onlarca siyasetçiyi gözaltına aldı.

Askeri müdahale sonrasındaki yönetim krizini sona erdirmek amacıyla 21 Kasım’da Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ile görevine iade edilen Hamduk arasında siyasi anlaşma imzalandı.

Siyasi krize çözüm bulmak için tüm taraflarla görüştüğünü ancak netice alamadığını ifade eden Hamduk, 2 Ocak’ta istifasını sundu.

Askerin yönetime el koyduğu 25 Ekim 2021’den bu yana sivil yönetim talebiyle ülkede düzenlenen protestolara güvenlik güçlerinin müdahalesi sonucu bağımsız kaynaklara göre 95 kişi öldürüldü.

Siyasi krizin çözümüne dair Birleşmiş Milletler (BM) ve Afrika Birliği’nin girişimlerinden henüz netice alınamadı.

Hayat Nil’in etrafında

Afrika’nın can damarı olan ve geçtiği ülkelere hayat veren Nil Nehri, Etiyopya’nın Tana Gölü’nden doğan Mavi Nil ile Uganda’dan doğan Beyaz Nil’in kıtanın kuzeyinde Hartum’da birleşmesiyle tek bir Nil halini alıyor.

Havzasında Burundi, Ruanda, Kongo, Tanzanya, Kenya, Uganda, Etiyopya, Güney Sudan, Sudan ve Mısır’ı geçtikten sonra Akdeniz’e dökülen nehirlerin Sudan’da birleştiği nokta, yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekiyor.

Nil üzerinde balıkçılık, rafting, tekne turları yapıldığı gibi, aşırı sıcaklardan bunalan Sudanlılar da kendilerini Nil’in serin sularına bırakıyor. Hartum’da iki Nil’in buluştuğu bölgenin iki yakasında da tarım ve hayvancılık yapılıyor.

Nil üzerinde ayrıca tarım ve turizm amaçlı kullanılan irili ufaklı onlarca adacık bulunuyor.

Bazı Sudanlılar düğün, sünnet gibi merasimlerini Nil çevresinde gerçekleştiriyor. Nil, bereket sembolü olarak görülüyor. Nil, iki yakasındaki kafelerde günün hemen her saatinde çay ve kahveler eşliğinde koyu sohbetler eden müdavimlerine ev sahipliği yapıyor.

Ekonomisi

Sudan, Güney Sudan’ın 2011’de referandumla bağımsızlığını ilan etmesinin ardından petrol gelirlerinin yaklaşık yüzde 80’ini kaybedince döviz geliri olarak altına yöneldi.

Sudan, Güney Afrika ve Gana’dan sonra Afrika’da altın üretiminde 3. sırada, dünyadaki Arap zamkı (Arap sakızı) üretiminin yüzde 80’ini de tek başına karşılayarak ilk sırada yer alıyor. Ancak kaçakçılık ve kayıt dışılık nedeniyle altın ve Arap sakızından hak ettiği geliri sağlayamıyor.

İhracatının yüzde 50’ye yakınını altının oluşturduğu, tarım ve hayvancılığın bunu takip ettiği ülkede petrol, gümüş, demir, bakır, krom ve çinko çıkarılıyor.

Büyükbaş ve küçükbaş olarak önemli bir hayvancılık varlığına sahip Sudan’da, pamuk, yer fıstığı, mısır, mango, muz, susam, şeker kamışı gibi ürünler yetiştiriliyor.

İthalatının yüzde 17,6’sı petrol ürünleri, yüzde 35’i sanayi mamulleri, yüzde 8’i ulaşım araçları oluştururken bunları gıda malzemeleri, buğday ve ilaç takip ediyor.

Sudan yüz ölçümü açısından bir zamanlar Afrika’nın en büyük ülkesiyken 1985-2005 yıllarında güney-kuzey iç savaşı 2011’de Güney Sudan’ın bölünmesiyle sonuçlandı.

Sudan, ikiye ayrılmasının ardından nüfusunun 4’te birini, petrol gelirlerinin ise yaklaşık yüzde 80’ini Afrika’nın ve dünyanın en genç ülkesi Güney Sudan’da bıraktı. Ülkenin bölünmesi sonrasında siyasi, ekonomik ve kültürel dengeler değişti.

Darfur krizi ve Batı’yla yaşanan sorunlar

Sudan’ın Darfur bölgesindeki 2003’ten beri süren iç savaş ve kabile çatışmaları sonucunda 3 milyon kişi evinden oldu, 300 binden fazla kişi hayatını kaybetti.

2003’ten 2008’e kadar Darfur’da yaşanan olaylardan sorumlu tutulan Sudan’ın devrik lideri Ömer el-Beşir, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından 31 Mart 2005 tarihli ve 1593 sayılı kararla Uluslararası Ceza Mahkemesine (UCM) sevk edildi.

Beşir, görevdeyken UCM’ye sevk edilen ilk ve tek lider oldu.

ABD’nin El Kaide terör örgütü lideri Usame bin Ladin’e 1991-1996’da kucak açtığı için terör gruplarına destek verdiği gerekçesiyle “kara listeye” aldığı Sudan’a 1997’de ekonomik yaptırım uygulamaya başlaması, Kenya ve Tanzanya’daki büyükelçiliklerine düzenlenen saldırılar sonrası bunları daha da ağırlaştırması, Darfur olayları nedeniyle Batı ile ilişkilerin kötüleşmesi ve son olarak Güney Sudan’ın bağımsızlığı ile ciddi gelir kaybı yaşaması, Sudan ekonomisinde bugün dahi onarılması güç yaralar açtı.

2000’li yıllarda ekonomide yüksek büyüme hızı ile adeta Afrika’nın parlayan yıldızı halinde gelen Sudan, 2010 sonrası yaşanan siyasi gelişmelere paralel olarak bu ivmeyi kaybetti.

Aralık 2018’deki halk ayaklanması ve 11 Nisan 2019’daki askeri müdahale sonrasından şimdiye kadar siyasi istikrarın sağlanamadığı ve dolayısıyla ekonominin giderek kötüleştiği ülkede geçici yönetim, ekmek, akaryakıt, elektrik gibi temel tüketim maddelerindeki devlet desteğini kaldırdı, yüksek oranda vergiler getirdi.

Komşularıyla ilişkileri

Mısır ile Etiyopya arasında nerdeyse savaşa yol açacak Etiyopya’nın Mavi Nil Nehri üzerinde inşasını tamamladığı ve elektrik üretimine başladığı Rönesans Barajı bölgedeki dengeleri etkiledi. Sudan, Mısır ve Etiyopya arasında bir orta yol izlemeye gayret gösterse de tarımsal faaliyetlerinin olumsuz etkilenmemesi için oldukça yoğun bir diplomasi yürüttü.

Hartum, yaklaşık 20 yıldır “Etiyopyalı milisler tarafından kontrol edilen ve uluslararası anlaşmalarda yazılı” Sudan topraklarını, 29 Aralık 2020’de geri aldığını açıkladı.

Sudan yönetimi ile topraklarının işgal edildiğini ile süren Etiyopya arasında gerginlik sürüyor. İki ülke, verimli topraklarıyla bilinen Faşaka bölgesindeki anlaşmazlık nedeniyle zaman zaman sıcak çatışmaya giriyor.

Güney Sudan’ın ayrılmasının ardından bir süre çatışmalar sürse de iki ülke yönetimi nihayetinde uzlaştı hatta bölgesel meselelerde birbirlerine arabuluculuk yapacak seviyeye geldi ancak petrol zengini Abyei bölgesi, Güney Sudan’ın bağımsızlığını kazanmasından bu yana iki ülke arasında “tartışmalı bölge” olarak biliniyor.

Mısır ile Sudan arasındaki siyasi, askeri ve toplumsal olarak iyi ilişkiler sürse de taraflar yılardır Halayib Üçgeni denilen bölgede anlaşmazlık yaşıyor.

Sudan’ın kabul etmediği ancak siyasi ve idari olarak Mısır egemenliğindeki bölge, zengin yer altı kaynaklarıyla dikkati çekiyor. Bölgede altın, uranyum, grafit, krom, nikel, demir cevheri ve barit gibi çok farklı madenlerin bulunduğu biliniyor.

Halayib ve Faşaka meselesini barışçıl yollarla çözmeye çalışan ve şiddet kullanma niyeti olmadığını açıklayan Sudan, bu sorunların diyalog ve uzlaşıyla çözülebileceğini, zamanı gelince bu meseleleri ele alacaklarını belirtiyor.

Değerlendirilemeyen turizm potansiyeli

Kızıldeniz kıyı şeridinde Sudan çeşitli turizm fırsatları sunuyor ancak siyasi istikrarsızlık nedeniyle bu alandan da yeterince istifade edemiyor.

Doğusundaki Port Sudan’da eşsiz resifler ve dalış alanları, kuzeyde Mısır Piramitlerinden 800 yıl kadar eski olduğu belirtilen Merove Piramitleri, dünyanın en uzun Nehri Nil’in iki ana kolu Beyaz ve Mavi Nil’in birleştiği Hartum, başlıca turistik destinasyonlar arasında yer alıyor.

Anadolu Ajansı. Referans bağlantısı here.