Ağır sanayide fosil yakıtların yerini biyokütle ve hidrojenin almasına yönelik çalışmalar arttı

Büyük sermaye gerektiren ve ülkelerin gelişmişlik seviyesinin göstergelerinden biri kabul edilen ağır sanayilerde, enerji ve ham madde olarak kullanılan petrol ve doğal gazın yerini biyokütle ve hidrojenin alması öngörülürken, dünya genelinde buna yönelik çalışmalarda artış yaşanıyor.

Geçen yılın sonunda yaklaşık 20 ülke hidrojenin enerji sektöründe kullanımına yönelik destek politikaları geliştirdi. Bu ülkeler, kimya, petrokimya, demir, çelik ve diğer madenlerin üretimi ve işletimi için gerekli olan enerjiyi sürdürülebilir ve temiz kaynaklardan sağlamayı amaçlıyor.

AA muhabirinin, 21. Yüzyıl Yenilenebilir Enerji Politikaları Organizasyonu’nun (REN21) 2021 Yenilenebilir Enerji Küresel Durum Raporu’dan derlediği bilgilere göre, yenilenebilir enerji sınıfında yer alan biyokütlenin bu sektörde petrol ve doğal gazın yerini alabileceği öngörülürken, yüksek sıcaklıklara ihtiyaç duyulan ağır sanayide yenilenebilir hidrojenin itici güç olabileceği vurgulanıyor.

Rapora göre, geçen yıl yenilenebilir kaynaklardan ısı enerjisi üretiminin yüzde 90’ı sahalardaki biyokütlenin işlenmesiyle elde edilirken, enerji yoğun endüstriler olan kimya, petrokimya, demir çelik, çimento ve kireç sanayisinde bu potansiyelin değerlendirilebileceği ifade ediliyor.

Ağır sanayide kullanılan petrol, doğal gaz ve kömür, bu işletmelerde ihtiyaç duyulan 1000 dereceye yakın sıcaklığa ulaşılmasını sağlıyor. Bu yakıtların neden olduğu ağır çevresel sorunların üstesinden gelebilmek için küresel çözüm arayışlarında hidrojen alternatifi önemli bir yer tutuyor.

Küresel anlamda küçük ve orta ölçekli hidrojen projeleri geliştirilirken, bu projelerin ağır sanayi, enerji ve ulaşım sektörlerinde kullanılmasına yönelik çalışmalar artış gösterdi.

– Ağır sanayi kaynaklı karbondioksit salımına “hidrojen” çözümü

Kimya ve petrokimya endüstrisi en fazla enerji kullanan sektörlerinde başında gelirken, bu sektörler küresel anlamda enerji kaynaklı karbondioksit üretiminin yüzde 5’inden sorumlu olarak görülüyor.

Rapora göre, Almanya, Avustralya, ABD, Suudi Arabistan, İtalya,Norveç, İspanya, Danimarka gibi ülkelerde endüstriyel amonyak üretiminde hidrojen kullanımı çalışmaları ivme kazanırken, Hollanda’da ise metanol üretiminde yenilenebilir hidrojen kaynaklarının kullanılması çalışmaları devam ediyor.

Demir çelik endüstrisi, küresel enerji kaynaklı karbondioksit emisyonlarının yüzde 8’inden fazlasının sorumlusuyken, ağır sanayi alanları içinde en fazla emisyona sebep olan bu sektörde enerji kullanımında köklü değişim için çalışmalar devam ediyor.

İsveç, yeşil hidrojenin kullanılmasıyla demir çelik endüstrisindeki fosil kaynak baskısını azaltmayı hedeflerken, bu alanda kömür yerine hidrojen ve diğer temiz kaynakların kullanılması amaçlanıyor.

İsveç’te faaliyet gösteren bir start-up, dünyanın en büyük hidrojen elektrolizi yatırımını gerçekleştirerek, çelik üretimini temiz kaynaklardan sağlamayı hedefliyor. Tesisin 2024 yılında devreye alınması planlanıyor.

Almanya’nın en büyük çelik üreticisi Thyssenkrupp da 2025 yılına kadar üretim zincirinde yenilenebilir hidrojenin kullanılacağını duyurarak, ağır sanayide hidrojen kullanımında önemli bir adım attı.

Küresel karbondioksit emisyonlarının yüzde 6,7’sinden sorumlu çimento ve kireç endüstrisinde ise emisyon kaynağı enerji olmamasına rağmen bu alanda enerji kullanımında temiz ve sürdürülebilir kaynakların artırılması amaçlanıyor.

Çimento ve kireç endüstrisinde İngiltere, Dominik Cumhuriyeti ve bazı Avrupa ülkelerinde enerji kaynağı olarak biyokülte ve hidrojenden faydalanılması amaçlanıyor.

– Türkiye’deki hidrojen çalışmaları

Türkiye’de bu yıl içinde sektör temsilcileri ve kamuoyu görüşleri alınarak Türkiye’nin hidrojen stratejisinin oluşturulması hedefleniyor.

Nisan ayında ilk kez, doğal gaz ile hidrojenin karıştırılarak evsel cihazlarda kullanılması amacıyla projelendirilen GAZBİR-GAZMER Temiz Enerji Teknoloji Merkezi açılarak hidrojen alanında önemli bir adım atıldı.

Ayrıca, ülkede rafineriler ve demir çelik endüstrisi başta olmak üzere doğal gaz dağıtım şirketleri, çimento ve gübre üreticileri, enerji sektöründe çalışan şirketler de hidrojenin kullanımına ilişkin çalışma yapıyor.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı hidrojeni 4 ana kazanım için elde etmeyi amaçlıyor. Bu amaçlar, daha fazla yenilenebilir enerjiyi sisteme dahil etmek, ısı sektörünü karbon emisyonsuz bir hale getirmek, yerli kömürden hidrojen üretimi gerçekleştirmek ve hidrojen depolama ve tutucusu olarak borun kullanımını artırmak şeklinde sıralanıyor.

Anadolu Ajansı. Referans bağlantısı here.