AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Efkan Ala, “Bizim önceliğimiz Yukarı Karabağ’da spesifik olarak güvenlik ve istikrarı sağlamak, 30 yıllık işgalin bıraktığı hasarı onarmak ve 44 gün boyunca Ermenistan’ın giriştiği sorumsuz saldırıların açtığı yaraları bir an önce sarmaktır.” dedi.
Ala, çevrim içi gerçekleştirilen “Türkiye-Azerbaycan Kardeşliği Karabağ Savaşı Sonrası Bölgesel Ekonomik İş Birliği Fırsatları Konferansı’nda yaptığı konuşmasına şehitlere rahmet dileyerek başladı.
Azerbaycan ve ordusunu Karabağ’daki zaferi dolayısıyla tebrik eden Ala, “Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev, 44 gün gibi kısa bir sürede, Cumhurbaşkanımızın da ‘kardaşlık’ iş birliğiyle büyük bir zafer hediye etti kendi milletine. İki devlet tek millet şiarıyla hareket ederek, Anadolu’da bizim de büyük bir heyecanı yaşamamıza vesile oldu. Her iki Cumhurbaşkanını da gerçekten bu güzel iş birliği dolayısıyla saygıyla selamlamak istiyorum.” dedi.
İki kutuplu dünyadan sonra düzenin yeniden kurulduğunu, “liderler diplomasisi” diye bir ana başlığın ortaya çıktığını belirten Ala, bu alandaki en güzel örneği Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in ortaya koyduğunu dile getirdi.
Dünyanın bir yandan küreselleşmesini sürdürürken diğer taraftan da “bölgeselleştiğini” kaydeden Ala, şöyle devam etti:
“Çok uzağa gitmemize de lüzum yok. Avrupa Birliği, aslında bir bölgesel birliktir ama aynı zamanda bu birlik küresel bir aktördür. O bakımdan dünyada sadece bir birlik olup ‘Diğerleri böyle bir birlik kuramaz’ demek politik olarak da mümkün olmadığına göre demek ki bu tür fırsatlar her zaman var. O zaman bizim Azerbaycan ile Türkiye’nin bu yakın iş birliğinin aynı zamanda nasıl bir ‘grand’ stratejinin alt başlığı olduğuna bakmamız gerekiyor. Bizim büyük stratejimiz nedir, her iki ülkenin? Her iki ülkenin de büyük stratejisi, temel stratejisi, bölgelerinde, çevrelerinde barış ortamı oluşturmak, huzur ve güven tesis etmek. Bizim iş birliğimizin temelinde hak, hukuk ve adalet vardır. Azerbaycan’ın işgal edilmiş topraklarının azat edilmesinden sonra her iki Cumhurbaşkanının da ortaya koyduğu deklarasyonlar, bu ‘grand’ stratejinin, bu büyük stratejinin ifadesidir. Yani biz barış olsun, huzur olsun, bölgesel eko politik bloklar oluşsun, buralarda her ülke, ekonomisiyle kendi memleketine, kendi insanına ve bölgedeki insanlara katkıda bulunsun, bu ortamı oluşturalım diyoruz. Biz ülkelerin toprak bütünlüğüne, her ülkenin kendi vatandaşının egemenliğine, devletlerin arasındaki hukukun saygınlığına dikkat ederek, bu stratejileri geliştirdik. Bu bakımdan ortaya koyduğumuz performansın dünyanın gidişatına, yeni oluşan dengelere de katkı sunacağı kanaatindeyim.”
“Eko fırsat bölgeleri oluşuyor”
Ala, dünyada artık “eko fırsat bölgeleri” oluştuğunu, zamanında değerlendirmezse fırsatın kaçırılabileceğini belirtti.
Bir süre sonra aynı fırsatı yakalama imkanı olmayabileceğine dikkati çeken Efkan Ala, “O bakımdan, Türkiye ve Azerbaycan özelinde bu bölgede bir eko fırsat imkanı doğmuştur. Bunu dünyada değerlendirebilecek iki tane, arasında problem olmayan, kardeşlikten öte ilişkilerin bulunduğu ülke söyle deseniz bunlar Türkiye ve Azerbaycan’dır. O zaman bir an önce bu fırsatları realize etmek vazifemizdir. Bizim önceliğimiz Yukarı Karabağ’da spesifik olarak güvenlik ve istikrarı sağlamak, 30 yıllık işgalin bıraktığı hasarı onarmak ve 44 gün boyunca Ermenistan’ın giriştiği sorumsuz saldırıların açtığı yaraları bir an önce sarmaktır. Buradan başladık ve buradan devam ettireceğiz. Bu çerçevede Türk şirketleri ve devlet kurumlarımız, Azerbaycan ile iş birliği içerisinde harekete hazırdır ve başlamışlardır.” değerlendirmesini yaptı.
Şuşa ile Fuzuli arasındaki “Zafer Yolu’nun inşa çalışmalarında Türk şirketlerinin yer aldığını kaydeden Efkan Ala, işgalden kurtarılan bölgelerin yeniden inşa sürecinde Azerbaycan’ın ilk tercihinin Türk şirketleri olmasından büyük memnuniyet duyduklarını dile getirdi.
“Vizyonumuz ortak istikrar, güvenlik ve işbirliği alanı oluşturulması”
Askeri ve savunma sanayi iş birliğinin her alanda derinleşerek devam ettiğini kaydeden Ala, Yukarı Karabağ’da ateşkesin gözlemleneceği Türk-Rus Ortak Merkezi’nin 30 Ocak’ta açıldığını anımsattı.
İşgalden kurtarılan bölgelerin mayından temizlenmesi için çalışıldığını kaydeden Ala, 9 Kasım ve 11 Ocak tarihli bildirilerin, bölgede kesintisiz ulaştırma imkanlarına odaklanırken her iki ülkeye yeni fırsatlar sunduğunu bildirdi.
Ala, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in teklifi olan çok taraflı bölgesel bir iş birliği platformu kurulması önerisini kesinlikle desteklediklerini ifade ederek, “Yine Sayın Cumhurbaşkanımızın önerisi olan 6 ülkenin oluşturacağı Ekopolitik Blok’un oluşturmasını da kesinlikle destekliyoruz. Esasen Güney Kafkasya’ya ilişkin vizyonumuz, bölgesel sahiplenme temelinde ortak bir istikrar, güvenlik ve iş birliği alanı oluşturulması yönünde gelişmiştir.” ifadelerini kullandı.
Nahçıvan ile Azerbaycan ana karası arasında kurulması planlanan bağlantının iki ülkeyi birbirine daha da yakınlaştıracağını dile getiren Ala, bu bağlantının ticari ilişkilerin daha da geliştirilmesi açısından önemli olduğunu kaydetti.
“İnanılmaz işler başarabiliriz”
Efkan Ala, iki ülke arasındaki ticaret hacmini 4,6 milyar dolardan 15 milyar dolara çıkarma hedefini hızlı bir şekilde gerçekleştireceklerini belirtti.
“Biz dünyanın en gelişmiş ülkeleri arasına girmek durumundayız. Bu iş birliği, bunu sağlayabilecek potansiyele sahiptir.” diyen Ala, “Reel zeminde hareket edersek, inanılmaz işler başarabiliriz. En son beraberce yaptığımızda, iki ülke birlikte hareket ettiğinde kimsenin aklına gelemeyecek, büyük devletlerin 30 yıldır sürüncemede bıraktığı sorunları bile nasıl çözebildiğini ortaya koymuştur.” ifadelerini kullandı.
Ala, iki ülke arasındaki Tercihli Ticaret Anlaşması’nın 1 Mart 2021 tarihinde yürürlüğe gireceğini, TBMM’de de dün akşam iki ülke arasındaki savunma sanayi, enerji ve madencilik alanlarına yönelik 3 anlaşmanın onaylanma sürecinin tamamlandığını anlattı.
Tercihli Ticaret Anlaşması’nın ikili ticaret hacminin geliştirilmesinde önemli rol oynayacağını kaydeden Ala, Azerbaycan ile Bakü-Tiflis-Kars, Bakü-Tiflis-Ceyhan, Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı (TANAP) gibi kapsamlı ve stratejik projelerin hayata geçirildiğini hatırlattı. Bu projelere yenilerini ekleyerek bölgenin artık kalkınma ve refahla anılmasını sağlamayı istediklerini dile getiren Ala, her iki ülkenin Enerji Bakanları arasında imzalanan doğal gaz boru hattı projesine ilişkin mutabakat zaptının Nahçıvan’ın enerji güvenliğinin sağlanması yolunda önemli bir adım olduğunu bildirdi. Hattın Türkiye bölümünün 85 kilometre olacağını ve yıllık 500 milyon metreküp doğal gazın taşınmasının hedeflendiğini belirten Ala, somut adımları atmaya başladıklarını söyledi.
Kars’tan Nahçıvan’a inşa edilmesi ön görülen demir yolu hattının Nahçıvan’ın stratejik önemini artıracağını kaydeden Ala, “Sayın Cumhurbaşkanımızın 10 Aralık’ta düzenlediği ziyaretinde imzalanan protokolle vatandaşlarımızın kimlik kartlarıyla karşılıklı ziyaretine imkan tanınması, ilişkilerimize yeni bir soluk katacaktır.” dedi.
Efkan Ala, Karabağ zaferini kutlamak için Azerbaycan’a gerçekleştirilen ziyarette karşılaştığı coşkuyu da anlatarak, “Daha öncesini de gördüm, kıyasladım. Müthiş bir coşku vardı. İşte Azerbaycan bu dedim. Erzurumlu olmamdan dolayı fazla duygulanıyorum.” diye konuştu.
Diğer konuşmalar
Konferansta moderatörlüğü üstlenen AK Parti Dış İlişkiler Başkan Yardımcısı Mehmet Ceylan, son yıllarda Azerbaycan ve Türkiye arasındaki kardeşlik ve ilişkilerin, iki ülke cumhurbaşkanlarının liderliğinde pekiştiğini söyledi.
İki ülke arasındaki ilişkilerde “tarihi bir zirve” yaşandığını vurgulayan Ceylan, “Bu kardeşliğimizi pekiştirmek adına iki iktidar partimizin ilişkilerini geliştirmek maksadıyla iş birliğini sıkılaştırmak hedeflerimizdendir. Bu kapsamda iki parti arasında da bir iş birliği protokolü hazırlandı. İnşallah Sayın Genel Başkanlarımız, Cumhurbaşkanlarımız tarafından imza altına alınacak ve yürürlüğe girecektir.” dedi.
Yukarı Karabağ bölgesinin Azerbaycan ordusunun başarısıyla işgalden kurtarıldığını kaydeden Ceylan, bölgedeki beklentilerinin kalıcı barışın sağlanması ve bölgenin ekonomik yönden gelişmesini sağlamak olduğunu belirtti.
SETA Ekonomi Araştırmaları Direktörü Doç. Dr. Nurullah Gür, dünyada önemli gelişmelerin yaşandığını, ticaret savaşları ve koronavirüs salgınının küreselleşmeyi sarstığını belirtti.
Gür, ülkelerin artık kendi içine kapandığının altını çizerek, ülkelerin çok taraflı ekonomik anlaşmalardan ziyade ikili ve bölgesel anlaşmalara önem verdiğini kaydetti.
Pandeminin gelişmekte olan ülkeler için önemli fırsatlar ve meydan okumaları gündeme getirdiğini ifade eden Gür, “Bu dönemde dünya şunu gördü: Çin ve Doğu Asya’ya üretimi sıkıştırmak dünyaya zarar verebiliyor.” dedi.