Mahir Ünal, NTV’de katıldığı canlı yayında, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Partisinin yarın yapılacak 7. Olağan Büyük Kongresi’ne ilişkin bir soru üzerine Ünal, kongrede “Türkiye için güven ve istikrar” diyeceklerini belirtti.
Türkiye’de, 1960 ile 2002 yılları arasında 39 hükümetin değiştiğini hatırlatan Ünal, kongrede seçilecek kadroların, Türkiye’yi siyasal olarak 2023’e taşıyacak kadrolar olacağını söyledi.
Kulislerde, “tecrübeli isimlerin daha çok parti yönetimine alınacağının” konuşulduğunun belirtilmesi üzerine Ünal, AK Parti’nin, toplumsal talep ve ihtiyaçlara göre kendisini yenileyen bir yapısının bulunduğunu anlattı.
Mahir Ünal, “Şu anda karşımızda, girdiği hiçbir seçimi kazanamamış ve bu hiçbir seçimi kazanamamanın getirdiği psikolojiyle adeta ruh sağlığı bozulmuş bir muhalefet var. Ama diğer taraftan Türkiye’yi taşıyan ve her geçen gün deneyimini, tecrübesini artıran ve kendi kadrolarını da bu anlamda daha deneyimli, tecrübeli hale getiren bir AK Parti var.” diye konuştu.
AK Parti’nin, 6. Olağan Kongre’de, çok ciddi anlamda bir gençleşme yaşadığını aktaran Ünal, “Şimdi 2023’e giderken hem deneyim hem tecrübe hem dinamizm hem gençlik… AK Parti, bütün insan kaynağıyla bu süreçte iyi bir kombinasyonla geniş de bir MKYK oluşturacak. Muhtemelen MKYK’mızın sayısı artacak, genişleyecek.” dedi.
“19 yılda yaptıklarımız bir hazırlıktı ve biz yeni başlıyoruz”
AK Parti’nin, parti mekanizmalarını da birim başkanlıklarını da güncelleyip yenilediğini söyleyen Ünal, “19 yılda yaptıklarımız bir hazırlıktı ve biz yeni başlıyoruz.” ifadesini kullandı.
Ünal, yeni birimlere ilişkin bir soru üzerine ise tüzük komisyonunda bunların çalışıldığını, çalışmaların henüz bitmediğini, genel başkanvekilliğinin de devam edeceğini dile getirdi.
Bir başka soru üzerine, kongre için HDP’ye davet gönderilmediğini söyleyen Ünal, kongreye 11 siyasi partinin davet edildiğini bildirdi.
“Cumhur İttifakı’nı diğer ittifaklarla karıştırmamak lazım”
Cumhur İttifakı’nın, doğal bir millet mutabakatı olarak çok kıymetli olduğunu dile getiren Ünal, Cumhur İttifakı’nın, “bir masabaşı ittifakı, bir proje, bir seçim ittifakı” olmadığını vurguladı.
Ünal, “Cumhur İttifakı, 15 Temmuz akşamı oluşmuş bir millet mutabakatı. Dolayısıyla Cumhur İttifakı’nı diğer ittifaklarla karıştırmamak lazım. Bunu gerçi kendileri de söylüyorlar. Yani özellikle İYİ Parti Genel Başkanı da bunu geçen gün ifade etti, ‘Cumhur İttifakı et ve tırnak gibi, ama biz bir projeyiz.’ dedi.” ifadelerini kullandı.
“Kabine değişikliği bekliyor muyuz?” sorusuna da Ünal, “2023’e dönük sadece partide değil, diğer alanlarda da Sayın Cumhurbaşkanımız, ekibiyle beraber yeni bir düzenleme yapacaktır, yeni bir düzenlemeye gidecektir. Önümüzdeki günlerde bunu göreceğiz.” karşılığını verdi.
“Uluslararası sözleşmelerden bizzat cumhurbaşkanının çıkma yetkisi var”
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ünal, İstanbul Sözleşmesi’nin feshine ilişkin eleştirilerin hatırlatılması üzerine de şunları söyledi:
“Cumhurbaşkanının bu konuda, yani bizatihi uluslararası sözleşmeleri imzalama yetkisi olduğu gibi uluslararası sözleşmelerden de bizzat cumhurbaşkanının çıkma yetkisi var. Evet bir cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle bu konu düzenlendi ama burada ilgili yasa, yani ilgili düzenlemede, bu cumhurbaşkanlığı kararından ziyade, yani cumhurbaşkanlığı kararnamesinden ziyade, bizatihi cumhurbaşkanlığının kararı olarak bu sözleşmeden çıkıldı.”
“Meclis ve yürütmenin yetkileri aynen korunmuştur”
Burada hukuki olarak herhangi bir sorun gözükmediğini söyleyen Ünal, şöyle devam etti:
“Sayın Cumhurbaşkanımızın anlaşmaları sona erdirme yetkisi, 9 No’lu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi 3. maddesi, 1963 tarihinde 244 sayılı kanunla kabul edilmiş düzenlemenin birebir aynısı. Yani milletlerarası anlaşmalara ilişkin geçerli sistemimiz yaklaşık 60 yıllık bir geçmişe sahip. Yani Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle düzenlenmiş değil, milletlerarası anlaşmalara ilişkin hukuki sistemimiz 60 yıllık bir geçmişe sahip. Dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçişle birlikte bu bakımdan yeni bir sistem kurulmamış, Meclis ve yürütmenin yetkileri aynen korunmuştur. Tek fark, önceden bakanlar kuruluna ait olan yetkiler başkanlık sistemine geçişle cumhurbaşkanına verilmiştir. Burada hukuk son derece açık.”
CHP Sözcüsünün dün, “Artık kadına şiddetin önü açılmıştır ve kadına şiddeti engelleyen hiçbir düzenleme kalmamıştır.” şeklinde “garip bir ifade” kullandığını dile getiren Ünal, “Bu, öncelikle Türkiye Cumhuriyeti Devleti Anayasasına, 2014 yılında yapılan düzenlemelere, aileyi koruyan, kadına karşı şiddeti engellemeye dönük yasalara, Birleşmiş Milletler CEDAW Anlaşması’na, yani Medeni Kanun’a, Türkiye’nin taraf olduğu diğer milletlerarası anlaşmalara bunların hepsine aykırı.” diye konuştu.
Mahir Ünal, İstanbul Sözleşmesi’ne ilişkin bazı Avrupa ülkelerinin de rahatsızlık duyduğunu belirterek, “Biz burada sadece bir cinsiyet dayatmasıyla karşı karşıya değil, aynı zamanda bir cinsiyet karşıtlığıyla da karşı karşıyayız. Sadece kadın ve erkek cinsiyetini kabul etmeyen, bunun dışında bir cinsiyetsizleştirmeyi dil ve söylem haline getirmiş, bunun üzerinden de adeta kendi içindeki nefreti topluma kusan 3’üncü kimlik panayırıyla karşı karşıyayız adeta.” dedi.
“İstanbul Sözleşmesi’nden çıkışın oy kaygısıyla atılan bir adım” olduğuna yönelik eleştirilerin hatırlatılması üzerine Ünal, siyasetin görevinin, toplumsal talepleri ve hassasiyetleri kendi siyasal çizgisinde siyasi akla dönüştürmek olduğunu söyledi. Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal, şöyle konuştu:
“AK Parti’nin kendi inandığı yolda yürümesi, milletle kurduğu ilişki çerçevesinde adım atmasından daha doğal ne olabilir? ‘İstanbul Sözleşmesini dün neden imzaladınız da bugün çıktınız?’. Sonuçta İstanbul Sözleşmesi, geçtiğimiz 9 yıl içerisinde bağlamından koptu. İstanbul Sözleşmesi, geçtiğimiz 9 yıl içerisinde asli görevini yerine getirmesi gereken hususlar dışında bütün dünyada Polonya’da olduğu gibi diğer ülkelerde olduğu gibi maalesef bir 3’üncü cinsiyet, 3’üncü bir kimlik dayatmanın aparatı haline geldi.”
“AK Parti yeni bir metin üzerinde çalışıyor”
AK Parti’nin milletle, toplumsal hassasiyetlerle hareket eden bir siyasi parti olduğunu vurgulayan Ünal, “AK Parti yeni bir metin üzerinde çalışıyor.” dedi.
Türkiye’nin hukuk sisteminin, kadını, çocuğu, aileyi koruma ve bu konuda gerekli yasal düzenlemeleri yapma dirayetine sahip olduğuna işaret eden Mahir Ünal, “Biz bu konuda oturup daha önceki yaptığımız düzenlemelerin ışığında ve bugünkü ihtiyaçların, taleplerin, gelişmelerin ışığında bir yeni çalışma yapıyoruz, yakın zamanda kamuoyuyla paylaşacağız.” şeklinde konuştu.
“Cevabı yargı verecek”
HDP’ye açılan kapatma davasına ilişkin bir soru üzerine de HDP’ye hemen herkesin, “demokratik siyaset zemininde kal” dediğini aktaran Ünal, demokratik siyaset zemininin terörün, şiddetin, silahın olmadığı yer olduğunu söyledi.
Mahir Ünal, HDP’nin, 2014 ve 2015’te, demokratik siyaset zemininde kalmak ve PKK terör örgütüyle arasına mesafe koymak istediğini, silahın, şiddetin, terörün demokratik siyasetle birlikte olamayacağını ifade ettiğini ancak bunu hayata geçiremediğini söyledi.
Ünal, “Bir siyasi parti eğer terörle, şiddetle arasına mesafe koymuyorsa dünyanın her yerinde her gelişmiş demokraside hukuk devreye girer, bunun siyasetle bir ilgisi yok. Dolayısıyla ‘HDP kapatılacak mı, kapatılmayacak mı, başka bir ceza mı alacak’ bunun cevabını siyaset değil, yargı verecek.” dedi.
Mahir Ünal, bu süreçte partinin fezlekelerle ilgili bir yol haritasının olup olmadığı sorusu üzerine, Anayasa’nın 84. maddesinin son derece açık olduğunu, kesinleşmiş yargı kararlarının Genel Kurulda okunduğunu hatırlattı.