AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, bazı emekli generallerin açıklamasına ilişkin, “Sözü olan, fikrine güvenen, gerçekten açık bir demokrasinin taraftarı olan, gece yarısı 12’yi geçtikten sonra böyle bir bildiriyi gizli kapaklı yayınlamaz. ‘Benim fikrim var.’ diyen fikrini gece yarısı eski Türkiye’nin labirentlerine benzer bir ortamda ilan etmez. Bunun adı bir muhtıra özentisidir, Türkiye’yi bir muhtıra ile bir şekilde antidemokratik yollara doğru sevk etme iradesi ve iddiasıdır. ” dedi.
Numan Kurtulmuş, bazı emekli amirallerin açıklamasına ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, bu bildirinin, tamamıyla yasa dışı ve Türkiye’deki teamüllere bütünüyle aykırı, geçmiş dönemleri hatırlatan fevkalade vahim bir hata olduğunu söyledi.
Bildirinin bütünüyle Türkiye demokrasisini hedef aldığını belirten Kurtulmuş, dolayısıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturmanın sonuçlarının bekleneceğini ifade etti.
AK Parti Genel Başkanvekili Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Çok titizlikle, sadece bu bildiriye imza atan kişiler değil, bu bildirinin hazırlanmasının arkasındaki gerçek nedenler nelerdir, bunların önünde arkasında kimler vardır, bunların hepsinin ortaya çıkarılacağını ümit ediyoruz. Çünkü artık Türkiye bu devirleri geride bıraktı. 71 yıllık çok partili siyasi hayatımızda Türkiye’de 5 darbe ile demokrasinin yolu kesildi. Çok sayıda muhtıra ile Türkiye demokrasisine ayar verilmeye çalışıldı. Birtakım da başarısız darbe ve muhtıra teşebbüsleri oldu. Dolayısıyla çok ağır bir antidemokratik serüvene sahip olan bir ülkeden bahsediyoruz. Bizim ülkemizde halkımız ağır müdahalelere rağmen, antidemokratik baskılara rağmen hep demokrasiye sahip çıktı ve bedelini çok ciddi şekilde ödeyerek çok sağlam bir demokrasinin sahibi oldu. Buna bir kere her şeyden evvel millet müsaade etmez, 15 Temmuz gecesinde müsaade etmediği gibi.
Yapılan bu hareket, atılan bu imzalar, bildiriler fevkalade yanlıştır ve Türkiye’yi bütünüyle yaralamıştır. Türkiye’yi çok büyük sıkıntı içine sokmuştur. Bunun hesabı öyle ‘Ben imza attım, çekildim.’ diyerek olmaz. Bu imzayı atanların hepsinin ve arkasındaki güçlerin bunun hesabını, bedelini ödemeleri gerekir.”
“Bir kere herkes haddini bilsin”
Bu bildirinin bir günde, bir saatte hazırlanmış bir bildiri olmadığına dikkati çeken Kurtulmuş, şunları kaydetti:
“Ben defaatle okudum metni. Çok titizlikle hazırlanmış. Her cümlesinin içerisinde ideolojik bazı çerçeveler yerleştirilmiş. Hele hele bir cümlesi ki kilit cümlesidir; ‘Eğer bu konulara dikkat edilmezse Türkiye’nin geçmiş dönemlerde yaşadığına benzer birtakım kriz ve kaos dönemleri olur ve demokrasi askıya alınabilir.’ anlamına gelebilecek çok ağır bir cümle yerleştirilmiştir.
Bir kere herkes haddini bilsin. Öyle bu millete kimse parmak sallamasın. Kimse bu millete, bu demokrasiye, Türkiye’deki siyasete ayar vermeye kalkmasın. Bu milletin gerçekten büyük bir gücü olduğunu da herkes bir kere daha hatırlasın. Türkiye’de demokrasinin de ülkenin de vatanın da mavi vatanın da yegane sahibi bizatihi milletimizin kendisidir. Milletimizin sözünün üstünde hiçbir sözü kabul etmiyoruz. Milletimiz gerçekten demokrasinin hakemi ve hakimidir. Dolayısıyla millete ayar vermek, milletin iradesinin dışında birtakım iradeleri gündeme taşıyacak ya da bunları çağrıştıracak birtakım girişimlerde bulunmak kimsenin haddi değildir. Herkes haddini bilsin. Bu soruşturmanın ümit ediyoruz ki herkesin haddini bildirecek şekilde sonuçlanmasını temenni ederiz.”
Kurtulmuş, Türkiye’nin artık bu tür antidemokratik girişimleri ve antidemokratik çağ dışı kafaların Türkiye siyasetine müdahale etmesini geride bıraktığını ifade etti.
“Ciddi bir hazırlık sürecinin olduğu anlaşılıyor”
AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, şu değerlendirmede bulundu:
“Kimi 80, kimi 90 yaşında ülkenin farklı yerlerinde yalılarında, yazlıklarında, malikanelerinde oturup ahkam kesen bu insanların bir araya getirilip, böyle bir bildiriye imza atması günlerce sürecek bir süreç. Dolayısıyla burada ciddi bir hazırlık sürecinin olduğu anlaşılıyor. Metne baktığınız zaman bu metnin de tesadüfen yazılmadığı çok ciddi bir hazırlık sürecinden geçtiği anlaşılıyor. Bunun da soruşturma kapsamında ciddiye alınması gerektiğini düşünüyorum.”
Kurtulmuş, dış politikadaki gelişmelere atıfta bulunarak, şu ifadeleri kullandı.
“Türkiye bu kadar çok badireden geçmişken, Doğu Akdeniz’de Libya Hükümeti ile yapılan anlaşma çerçevesinde kendi deniz yetki alanlarına sahip çıkma mücadelesi verirken, bunun karşısında münhasır ekonomik bölge ilan ederken, Yunanistan’ın şımartılarak Türkiye’ye karşı, Fransa’nın Türkiye’ye karşı eylemleri çok açık şekilde ortadayken neredeydi Allah aşkına bu 104 general? Niye o zamanlar herhangi birinin sesi çıkmıyordu? Türkiye Kapalı Maraş’ı 30 yıl aradan sonra açarken yine cümle alem karşımıza ‘Bunu yapmayın. Kıbrıs’taki Türkiye-AB ilişkilerini de zedeler.’ gibi sözler söylerken, neredeydi bu emekli generaller? Türkiye Karabağ’da şanlı bir zafer için Azerbaycan’a bütün kuvveti ile destek verirken niye teşvik edecek, milletimizi destekleyecek en ufak bir sözlerini işitmedik?
Söz konusu generaller vatan ve memleket aşkı ile bir şey söylüyorlarsa, bu süreçte Türkiye düşmanlarına karşı bir şey söylemeleri gerekir. Eğer vatan ve memleket aşkı ile bir şey söylüyorlarsa Türkiye PYD ve PKK’ya karşı sınır ötesi operasyonları verirken, burada emperyalist güçlerin ‘Sakın ha bu operasyonları yapmayın.’ tehditlerine karşı üç, beş söz söylemeleri gerekirdi. Bu beyler bunların hiçbirisinde yoklar, keyifleri yerinde. Bütün Türkiye tehditlere karşı mücadele ederken sesi çıkmayanlar, şimdi ne oldu da hangi gerçek sebeple ortaya çıktılar ve böylece siyasete yön verecek bir bildiriye imza attılar. Kabul edilmesi mümkün değildir. Milletimiz bunu şiddetli bir şekilde kınıyor. Toplumun her kesiminden bu bildirinin mahiyetine karşı büyük bir tepkinin olduğunu açıklıkla ifade etmek lazım.”
“O defterler kapanmıştır”
Bildirinin içine ustalıkla gizlenmiş çağdaş, ilerici, medeni birtakım sözlerden bahsedildiğini aktaran Kurtulmuş, “Kendilerinin ilerici, çağdaş hatta Avrupalı değerlere sahip olduklarını çağrıştıran sözler yerleştirilmiş ustalıklı bir şekilde. Soralım? Eğer Fransa’da, Almanya’da, İsviçre’de, İsveç’te nereyi Batılı medeni büyük bir ülke olarak görüyorlarsa, o ülkede bir tane emekli general ya da amiral kalksın da hükümeti ya da devlet politikalarını eleştiren bir söz söyleyebilsin. Adamın yedi ceddini kuruturlar. Çağdaş demokrasiler, ileri demokrasiler, medeni ülkeler dedikleri ülkelerin demokrasi ayarı budur. Bu beylerin kafaları öyle anlaşılıyor ki hala 27 Mayıs’ta, 12 Eylül’de, 12 Mart’ta, 28 Şubat’ta hatta 15 Temmuz gecesinde kalmış. O defterler kapanmıştır, o hesaplar kapanmıştır. Türkiye bir daha antidemokratik günlere dönmeyecektir. ” diye konuştu.
“Hazır üniformalarınızı da çıkarmışsınız, buyurun siyasete girin”
AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, memlekette ifade özgürlüğü olduğunu hatırlatarak, şöyle devam etti:
“Siz 104 kişi bir araya mı geldiniz? Gidersiniz Taksim Meydanı’na, Kızılay Meydanı’na, Beyazıt Meydanı’na mülki amirlerden izninizi alırsınız. Dersiniz ki ‘Biz bir basın açıklaması yapmak istiyoruz.’ Günün herhangi bir saatinde gündüz vakti ve aleni şekilde yaparsınız. Ama ‘fikir özgürlüğü’ diyerek gece yarısı 27 Nisan muhtırasına, 12 Mart muhtırasına benzer bir muhtıravari bir metin yayınlarsanız bunun iyi niyetle zerre miskal bir ilgisi yoktur. İyi niyetli ve güzel fikirleriniz olabilir, buyurun bunu ilan edin. Hatta bu fikirlerinizin memlekete yararı olacağını düşünüyorsanız konferanslar, seminerler yapın, görüşlerinizi açıklayın ama bir bildiri ile demokrasiye ayar vermeye kalkmayın. Milleti de enayi zannedip kandırmaya çalışmayın.
Sözü olan, fikrine güvenen, gerçekten açık bir demokrasinin taraftarı olan, gece yarısı 12’yi geçtikten sonra böyle bir bildiriyi gizli kapaklı yayınlamaz. Alenen şehrin ortasında, merkezinde, kamuoyunun önünde, kameraların önünde açıklar. O zaman biz de size inanırız. ‘Hakikaten bu arkadaşlar, emekli amiraller çok vatan sevgisine sahipmişler, görüşlerini milletle paylaşıyorlar.’ deriz. Hatta bu da sizi kesmezse, Türkiye’de demokrasi var. Hazır üniformalarınızı da çıkarmışsınız, buyurun siyasete girin, siyasi partilerin içine girin. Beğenmiyorsanız herhangi bir siyasi partiyi, başka bir siyasi parti kurun. Bunu da beğenmiyorsanız kuvvetli sivil toplum kuruluşları kurun, olan sivil toplum kuruluşlarının içine girin. Kapı kapı dolaşın, seminer verin. Milletin yanına gidin, kahveleri ziyaret edin. ‘Benim fikrim var.’ diyen, fikrini gece yarısı eski Türkiye’nin labirentlerine benzer bir ortamda ilan etmez. Bunun adı bir muhtıra özentisidir, Türkiye’yi bir muhtıra ile bir şekilde antidemokratik yollara doğru sevk etme iradesi ve iddiasıdır. Bu iradeleri cürmümeşhut açık bir şekilde ortaya çıkmışken şimdi bu suçları örtmeye kalkmasınlar.”