AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, “Bize sıradan bir ülkenin evlatları gibi böyle gündelik olaylar içerisine hapsolmak yakışmaz. Gündelik hayatımızın içerisinde her türlü mücadelemizi vereceğiz ama genç ve mutlu bir şekilde güçlü, büyük Türkiye’yi kurmak için gayret sarf edeceğiz.” dedi.
Kurtulmuş, Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Kariyer Kulübü tarafından KTÜ Prof. Dr. Osman Turan Kültür ve Kongre Merkezi’nde organize edilen “Türkiye’yi Yarınlara Taşımak” konulu söyleşinin açılış bölümünde yaptığı konuşmada, Türkiye’nin sıradan bir ülke olmadığını belirterek, gerçekten evrensel ölçekte dünyaya yön vermiş büyük medeniyetlerin geçtiği hem İslam öncesi hem İslam sonrasındaki dönemlerde dünyanın tabiri caizse merkezi olmuş bir coğrafyada yaşadıklarını söyledi.
Selçuklunun ve Osmanlının torunları olarak da çok büyük birikime ve evrensel bakış açısına sahip olduklarını dile getiren Kurtulmuş, şöyle devam etti:
“Her milletin kendi kodları olur. Bizim milletimizin kodlarından birisi de budur, asla küçük düşünmeyiz, büyük düşünmeyi kendimize hedef almak, geniş ufuklu bir şekilde meseleleri müzakere etmek ve bu anlamda elimizdeki imkanları, fırsatları en iyi şekilde değerlendirerek ülkemizin çok güçlü olmasını temin etmek… Bu anlamda sanki her birimizin de bire bir vazifelerinden birisi olarak bunu görüyoruz. Onun için Türkiye’yi yarınlara taşımak sorumluluğunda olan genç bir kadronun, Türkiye’nin geleceği için büyük bir ümit olduğunun altını çizerek ifade etmek istiyorum. Türkiye’nin en büyük gücü aslında ne ekonomisidir, ne sahip olduğu altyapısıdır, bunlar eyvallah gücümüzdür ama en büyük gücümüz ve Türkiye’nin en büyük yatırımı da gençlerdir ve gençlere yapılan yatırımlardır. Dolayısıyla siz genç kardeşlerimin çok iyi bir şekilde yetişmesi, çok donanımlı şekilde hayata hazır hale gelmesi ve büyük ufuklar, büyük hedefler sahibi olarak da hayatını geliştirerek yoluna devam etmesini öncelediğimizi ifade etmek isterim.”
Kurtulmuş, gençlerin önünde fikri anlamda iki büyük hedef bulunduğunu vurgulayarak, bunlardan birisinin ekonomi, sosyoloji, siyaset, küresel rekabet gücü, savunma sanayisi, kültür ve sanat gibi her alanda güçlü, büyük Türkiye’yi kurmak olduğunu anlattı.
Bunun için mücadele edeceklerini ve bu hedeften asla vazgeçmeyeceklerini dile getiren Kurtulmuş, “Bize sıradan bir ülkenin evlatları gibi böyle gündelik olaylar içerisine hapsolmak yakışmaz. Gündelik hayatımızın içerisinde her türlü mücadelemizi vereceğiz ama genç ve mutlu bir şekilde güçlü, büyük Türkiye’yi kurmak için gayret sarf edeceğiz. Bu, bizim aslında 84 milyon vatandaşımıza karşı bir sorumluluğumuzdur. İkinci hedefimiz ise dünyada yeni, hakkaniyetli, adil bir küresel sistemin kurulması için gayret sarf etmek ve mücadele etmek.” şeklinde konuştu.
“Dünya, bugün fevkalade büyük haksızlıkların içerisinden geçiyor”
Kurtulmuş, “Dünya beşten büyüktür” sözünün tesadüfen söylenmediğinin altını çizdi.
“Sadece dikkat çekmek için ortaya konulmuş olan bir hedef ve bütün dünya milletleri için, özellikle mazlum milletler için kendilerine böyle bir çıkış yolu bulabilecekleri bir sestir.” diyen Kurtulmuş, şunları ifade etti:
“Dünya, bugün fevkalade büyük haksızlıkların içerisinden geçiyor. Olağanüstü yüksek bir düzeyde küresel gelir dağılımı adaletsizliği var. Dünyanın hemen hemen her yerinde, her bölgesinde savaşlar, iç çatışmalar, vesaire ortaya çıkıyor, aynı şekilde dünyada silah endüstrisi milyarlarca insanın yoksulluğu ve sefaleti üzerinde bir büyük imparatorluk kuruyor. Görüyorsunuz, bütün bunların sonucu olarak özellikle doğudan batıya doğru giden büyük bir göç dalgası oluşuyor ve Avrupa, üç tane göçmen kendi kapısına dayandığı zaman ayakları titriyor, Ege’de Yunanistan insanlıktan sınıfta kalıyor, Avrupa’nın birçok ülkesinde de aynı şekilde. Dolayısıyla insanlığın huzur içerisinde yaşamayacağı bir dünya sistemiyle karşı karşıyayız. Dünyada yeni bir küresel siyasal sisteme ihtiyaç var yani dünya beşten büyüktür.”
Kurtulmuş, Afrika’da iki ülkenin devlet başkanının gazetelere yansıyan basın toplantısına ilişkin şunları kaydetti:
“Afrika’da iki ülkenin devlet başkanı bir araya gelmişler ve basın toplantısında diyorlar ki ‘Afrika’da bu kadar milyar insan yaşıyor, dünya sisteminde Afrika’yı temsil eden bir tek ülke bile yok.’ Böyle büyük bir adaletsizlik, böyle büyük bir haksızlık asla kabul edilebilir bir şey değildir. İkincisi, dünya nüfusunun yüzde 0,7’si, dünyadaki bütün kaynakların yüzde 70’ine sahip, böyle bir haksızlık ekonomik olarak da çekilemez. Dolayısıyla ekonomide de küresel adaletli bir ekonomik sistemin kurulması lazım. Bunun için de öncülere ihtiyaç var. Öncüler bu salonun içerisindedir, öncüler Türkiye’nin evlatlarıdır, Türkiye’nin gençleridir. Türkiye’yi yarınlara taşıyarak inşallah dünyada da adil, hakkaniyetli bir sistemin kurulması için mücadele edeceksiniz.”
“MGK, artık Türkiye’de bir vesayet kurumu olmaktan çıkartıldı”
Kurtulmuş, öğrencilerin siyasi ve aile hayatına ilişkin sorularını yanıtladı, gençlerin hayatlarına yön verirken yapabileceklerine ilişkin çeşitli tavsiyelerde bulundu.
Türkiye’nin yakın siyasi tarihinde yaşanan bazı olayları da katılımcılarla paylaşan Kurtulmuş, 1980 öncesi dönemde Türkiye’de gençlerin “sağcılar” ve “solcular” diye kamplara bölündüğüne işaret ederek, “Maalesef gençler sadece kavga eden, sadece karşısındakini yok etmeye çalışan ve gençlerin üzerinden verilen bu mücadele ile Türkiye’nin ileriye doğru gitmesinin önü kesilen bir ülke olması hedeflenmişti.” dedi.
Kurtulmuş, Türkiye’nin önünün daha sonra 12 Eylül darbesi ile bu sefer başka birtakım vesait odakları vasıtasıyla kesilmeye gayret edildiğini anlatarak, bu dönemin ardından en zorlu süreçlerden birisinin de 28 Şubat süreci olduğunu ve dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan’ın o dönemde yaşadıklarını paylaştı.
Dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Toplantısı’nda Anayasa kitapçığını Başbakan Bülent Ecevit’in yüzüne doğru fırlattığı olayı ve ardından yaşananları da katılımcılara aktaran Kurtulmuş, MGK’nın artık Türkiye’de bir vesayet kurumu olmaktan çıkartıldığını, bugünkü noktaya çok kolay gelinmediğini, artık herkesin kendi işini yaptığını, Türkiye’nin demokratik standartları yüksek bir ülke olduğunu ifade etti.
“Kuşak meselesi çok yanlış tartışıldı Türkiye’de ve böyle bir siyasi tartışma haline döndü”
Kurtulmuş, “Bu aralar çok moda olan bir kuşak ismi var, gençlerin bu isimden rahatsız olduğu da aşikar. Bu dönemin kuşağına siz farklı bir isim takacak olsanız ne isim takardınız?” sorusu üzerine, şu yanıtı verdi:
“Kuşak meselesi çok yanlış tartışıldı Türkiye’de ve böyle bir siyasi tartışma haline döndü. Üniversite olduğu için siyaset yapmayacağım ama özellikle ana muhalefet partisinin birkaç sene önce olan yürüyüşü ile birlikte ‘hak’, ‘adalet’, ‘hukuk’ falan dendi ve eş zamanlı olarak bir algı oluşturulmaya çalışıldı. Gençler iktidar partisinden, AK Parti’den uzaklaştırılıyor ve birden bu tartışmalarla iki algıyla birlikte eş zamanlı olarak bir ‘Z kuşağı’ tartışması geldi.”
Her insanın kendi yaşadığı çağın özgün olduğunu ve herkes için yaşadığı dönemin biricik olduğunu belirten Kurtulmuş, insanları “Y” ya da “Z” kuşağı gibi adlandırmanın kalıplaştırma şekli olduğunu, kuşaklar üzerinden tanımlamanın doğru olmadığı kanaatini taşıdığını söyledi.
Kurtulmuş, illa bugünkü genç kuşaklara isim konulmak isteniyorsa Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da dediği gibi “TEKNOFEST” kuşağı denilebileceğini dile getirerek, “Bence her neslin şartları farklı ama bu milletin çocuklarının bütün nesillerinin hedefi ortak olmak durumundadır. Onun için nesilleri böyle isimler üzerinden bölüşüp kesintiye uğratmak yerine aynı süreklilik içerisinde yeniden güçlü, büyük Türkiye’yi kurmak için mücadele etmek bütün nesillerin ortak vazifesidir.” diye konuştu.
Bugünün 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü olduğunun anımsatılması üzerine Kurtulmuş, şu değerlendirmede bulundu:
“Bizim için her gün insan hakkıdır ve her bir insan Allah’ın yaradılışta şerefli bir kuludur ve bütün insanlar da yaradılıştan gelen eşit haklara sahiptir. Sadece 10 Aralık’ı değil, 10 Aralık’ı vesile kabul ederek bütün insan hakları ihlallerinin ortadan kaldırılması için bir farkındalık yaratılmasının, oluşturulmasının da faydalı olduğu kanaatindeyiz. Şu anda dünyanın birçok yerinde temel insan haklarının ihlal edildiği çok sayıda yer var, burayla ilgili konular gündeme gelsin ve mesela bunları bir dedikodu olarak gündeme getirmek değil, bunlar çözülsün ve insanlar daha yaşanabilir, daha özgür, daha saygın bir şekilde yer aldıkları bir dünyanın ferdi olarak yaşasınlar diye insan hakları alanındaki gelişmelere fevkalade ciddi dikkat etmemiz lazım.”