Kurtulmuş, kentteki bir otelde düzenlediği basın toplantısında, Türkiye’nin uzun yıllar en temel maddeleri bile üretemeden dışarıya bağımlı bir ekonomik model içerisinde yer aldığını ve çok yüksek faizlerle de ülke kaynaklarının bir şekilde heba edildiği dönemler yaşadığını ifade etti.
O dönemin şartları içerisinde dünyada neoliberal şartların etkili olduğunu ve Türkiye’de de bu tezlerin uygulandığını belirten Kurtulmuş, “2013 Mayıs ayından sonra Türkiye’nin yeni bir yönelişe doğru gittiğini görüyoruz. 2013 Mayıs ayında Türkiye iki önemli gelişmeye sahip oldu. Bunlardan birisi IMF ile olan borç ilişkisini sonlandırarak, IMF’ye olan siyasi bağımlılığın dışına çıkmış oldu. Bu, Türkiye yakın tarihimiz bakımından fevkalade önemli bir milattır. Aynı zamanda 2013 yılının Mayıs ayında Türkiye’de faiz, tarihi olarak dip noktaya inmiştir. Yaklaşık yüzde 4,5 civarında bir faiz oranlarıyla karşı karşıyaydı.” dedi.
Kurtulmuş, bu gelişmelerin hemen arkasından yaşananlara da değinerek, “Önce başlangıçta duyarlı gençlerin başlatmış olduğu Gezi Parkı eylemleri bir anda şirazesinden çıkan, Türkiye’yi altüst eden, sokakları karıştıran ve marjinal terör örgütleri vasıtasıyla Türkiye’de iç gerilimleri ve hatta iç çatışmaları körükleyen bir hale geldi. Türkiye o süreçten itibaren de çok sayıda olağanüstü dönemin şartlarını andıran hususlarla karşılaştı.” diye konuştu.
Türkiye’de 17-25 Aralık, 7 Şubat ve 15 Temmuz’da yaşananları da anımsatan Kurtulmuş, şu değerlendirmede bulundu:
“Türkiye o tarihten itibaren adım adım bu noktaya doğru geldi. Türkiye bundan sonra yeni bir ekonomik yöneliş içerisindedir. Bu ekonomik yönelişin temel paradigmaları şu şekilde özetlenebilir. Bir daha Türkiye yüksek faiz-düşük kur-enflasyon sarmalının içine düşmeyecektir. Bu anlamda Türkiye üretim maliyetlerinin geriletilmesi bakımından hem faiz meselesini önemsiyor ama esas itibarıyla Türkiye üretim, yatırım, istihdam ve ihracat odaklı yeni bir ekonomik perspektifte hareket edecektir. İnşallah şartlar ne olursa olsun Türkiye üretmek, ihracat etmek, büyümek ve yatırıma önem vermek perspektifinden vazgeçmeyecektir. Bu yönelişin en temel özelliklerinden birisi de Türkiye’de bir daha başta IMF olmak üzere uluslararası ekonomik vesayet kuruluşlarının hiç birinin gölgesine girmeyecek, onların bir şekilde yönlendirdiği ekonomi olmaya düşmeyecektir. Üçüncüsü ise Türkiye ekonomisinin uzun yıllar boyunca en temel meselelerinden birisi olan bütçe açığı ve cari açık dediğimiz bu açıklara düşmeyecek bunların giderilmesi konusundaki şu andaki geldiğimiz olumlu tabloyu koruyarak, geliştirerek yolumuza devam edeceğiz.”
Kurtulmuş, Türkiye’nin yeni ekonomik yönelişi sonucunda ihracatı, yatırımı ve istihdamıyla olumlu bir noktaya doğru gideceğinin altını çizerek, şunları kaydetti:
“Hem küresel emtia fiyatlarındaki aşırı pahalılaşma, örneğin doğal gazda yüzde 359, akaryakıtta yüzde 30 dolar bazındaki fiyat artışlarının ayrıca endüstriyel metallerin hemen tamamının iki katından 8-9 katına kadar fiyatlarının artmış olması, yine aynı şekilde gıdada olağanüstü yüksek bir fiyat artışının küresel ölçekte sağlanmış olmasının verdiği bir takım baskılar üzerinden Türkiye’de maalesef bu yeni dönemde özellikle enflasyonunun yukarıya doğru seyretmesi ve buna bağlı olarak da hayat pahalılığının vatandaşımızı birinci derecede etkilediğini biliyoruz. Bunun ekonomide ne tür sonuçlar çıkardığının farkındayız. Bunların nasıl telefi edileceğini, vatandaşımızın yükünü azaltacak şekilde tedbirlerin alınacağının da hepsinin farkındayız ve kalem kalem bunların üstünde çalışarak vatandaşımızın yükünü hafifletmeye gayret ediyoruz.”
Asgari ücretin belirlenmesi çalışmaları
Asgari ücret konusunda herkesi tatmin edecek hakkaniyetli bir rakam açıklanacağını vurgulayan Kurtulmuş, aynı şekilde kamu çalışanlarını etkileyecek şekilde memur maaşlarının da enflasyonun altında olmayacağını aktardı.
Ücretlerin iyileştirilmesi için ilgili bakanlıkların titizlikle çalıştığını belirten Kurtulmuş, “Böylece aynen kamu çalışanlarında olduğu gibi kamu personeli konusunda da enflasyonun üstünde hakkaniyetli bir artış sağlayarak vatandaşımızın bu yükün altında ezilmesinin önüne geçilmesi sağlanacaktır. ” dedi.
Kurtulmuş, esnafa, KOBİ’lere şimdiye kadar 780 milyar liralık destek verildiğini anımsatarak, “Bütün kesimlere verilen destekler artarak devam ediyor. Sadece bugün için yeni olan bir konu var, çiftçilere kuraklık desteği. Yıllardır özellikle bu sene yaşadığımız kuraklık dolayısıyla ifade edilen kuraklık desteğinin verilmesiyle ilgili bakanlıklarımız çalışmalarını tamamlamıştır. 2,6 milyar lira çiftçilere kuraklık desteği verilecektir. Ayrıca desteklerden alınan vergilerin de yine çiftçilerimize iade edilmesiyle birlikte devlet 4,6 milyar liralık bir ilave gelirden de vazgeçerek bunları çiftçilere aktaracaktır.” ifadelerini kullandı.
Temel tüketim maddelerinde yaşanan fiyat artışlarına da dikkati çeken Kurtulmuş, şöyle devam etti:
“Hangi kesimin hangi alanda ihtiyacı olduğunun, öncelikli zorluklarının ne olduğunun farkındayız ve bunları gidermek için elimizden gelen mücadeleyi vermeye gayret ediyoruz. Türkiye’de özellikle milletimizin temel tüketim maddelerinde fiyatların arttırılmasına karşı sebep olanlara karşı Cumhurbaşkanımızın da açıkça ifade ettiği gibi hiç gözlerinin yaşına bakmadan, bu dönemin hassasiyetleri de göz önünde bulundurularak her türlü tedbir alınacak, kimsenin ‘ben yaptım oldu, ben fiyatı koydum o şekilde oluşacak’ diyeceği bir rahatlık içerisinde hareket etme fırsatı bırakılmayacaktır. İnşallah çok kısa bir süre içerisinde bu ekonomideki olumsuz etkileri ortadan kaldırarak yolumuza devam edeceğiz.”
“AK Parti ve MHP niçin bir ittifak yaptığını biliyor, hangi konularda ittifak yaptığını biliyor”
Kurtulmuş, bir gazetecinin “CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, ‘HDP içinde PKK ile ilişkili insanlar olabilir ama bu HDP’yi terörist bir parti yapmaz, tıpkı AK Parti içinde FETÖ’cüler olduğu gibi bu da AK Parti’yi FETÖ’cü yapmadığı gibi’ bir örnek verdi. Bu konudaki yorumunuz nedir?” sorusu üzerine, CHP’nin ve içerisinde bulunduğu ittifakın, HDP oyları olmadan Türkiye’de herhangi bir şekilde şanslı duruma gelme imkan ve ihtimalleri olmadığını söyledi.
“HDP’nin oylarına talip olurken, HDP ile de bir ittifakın içerisinde olurken oradaki bagajı da sırtlarında taşımak istemiyorlar. Bu zor bir iştir. Onun için iş birlikleri açık, ittifakları gizli bir şekilde bu süreci sürdürüyorlar. Ta İstanbul ve Ankara seçimlerinden bu yana.” ifadelerini kullanan Kurtulmuş, şöyle devam etti:
“Zaman zaman HDP yöneticilerini, hatta Kandil’i kızdıran bazı çıkışlar dolayısıyla da tabiricaizse siyasal fırça diyebileceğimiz fırçalarla da karşı karşıya kaldıklarını biliyorsunuz. ‘Biz olmasaydık, siz o kürsülerde oturamazdınız.’ diyerek TBMM kürsüsünden bir siyasi partinin sıralarına dönerek hesap soran, dağ ile iltisaklı insanların olduğu konuşmaları biliyoruz. Yine aynı şekilde HDP’nin o zamanki eş genel başkanının, ‘İstanbul ve Ankara seçimlerini aldıysanız, bizim oylarımızla aldınız. Bunun da farkında olarak siyaset yapın.’ dediğini biliyoruz. CHP’nin zorluğu buradadır. Ne tür bir siyasal yapıyla iş birliği yaptığını biliyor ama bunun bir ittifak olarak kamuoyu önünde de hiçbir şekilde konuşulmasını istemiyor ama pratikte devam eden bir iş birliği var, seçimlerden sonra da devam eden bir iş birliği var. Bu işin zor kısmıdır. Allah kolaylık versin, CHP’liler bu işi nasıl çözecek bilmiyorum.”
Kurtulmuş, CHP’nin vatansever, Kemalist, Türkiye’ye bağlı, Türkiye’nin üniter devlet yapısına destek veren çekirdek seçmen kitlesinin böylesine gizli bir ittifaktan son derece rahatsız olduğunu söyledi. Bu rahatsızlığı kalkıp açıkça söyleyebileceklerini belirten Kurtulmuş, “Nasıl HDP’liler, ‘Biz açık bir şekilde burada iş birliği içerisindeyiz.’ diyorsa cümle alemin, 84 milyonun bildiği hususu CHP’nin gizlemeye çalışması biraz da akıl dışıdır, rasyonel değildir. Eğer burada bir şekilde inatla bunu söylerlerse HDP de ‘Hop, o kadar da değil, biz de buradayız’ diye zaten kendisini hatırlatıyor. Bu zor bir meseledir ve kendileri açısından özellikle 2023’e giderken HDP iltisakı dolayısıyla yaralanmamak için vatandaşın nezdinde, özellikle kendi seçmenlerinin nezdinde zarar görmemek için tevessül ettikleri bir yoldur.” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin, yüzde 50+1’lik sistemin herkesin herkesle ittifak yapabileceği bir zemini oluşturduğunu dile getiren Kurtulmuş, şunları söyledi:
“AK Parti ve MHP niçin bir ittifak yaptığını biliyor, hangi konularda ittifak yaptığını biliyor. AK Parti ve MHP birleşmiş ve tek bir parti olmuş değil, iki ayrı partidir. Öncelikleri, parti programları farklı olan partilerdir ama Türkiye’nin güvenlik meselesinde, Türkiye’nin bölgesel sorunlarını çözme meselesinde, Türkiye’ye karşı olan emperyalist güçlere karşı mücadele etme konusunda, vesayetlerin ortadan kaldırılması konusunda şimdiye kadar sorunsuz bir iş birliği sürdürüyor ama karşı taraftaki ittifakın Türkiye’nin temel meselelerinde nasıl bir görüş birliği içerisinde olduğunu bilmiyoruz. Örneğin PKK, PYD ve DEAŞ’la mücadelede HDP’nin fikri nedir, CHP’nin fikri nedir? Bunu bilmiyoruz. Çünkü CHP, Türkiye’nin milli birliği ve beraberliğinden bahsettiği zaman HDP’nin bundan fevkalade rahatsızlık duyacağı ve hemen tepki vereceği de gün gibi aşikardır. Onun için bu anlamda zorluk, açık iş birliği, gizli ittifakın nasıl, ne şekilde sürdürülebileceğidir. Aynı şekilde diğer ittifakın kendi tabirleriyle söyleyeyim, bileşenlerinin zorluğu da buradadır. Birbirine hiç benzeşmeyen, birçok konularda ortak noktaları olmayan siyasi partilerin bir araya gelerek, ‘Tayyip Erdoğan gitsin de AK Parti hükümeti değişsin de nasıl değişirse değişsin.’ noktasına gelmiş olmalarıdır. Haklarını yemeyelim, şimdi bir noktaya geldiler, demokratik yollarla değişsin noktasına geldiler. Bu da ittifak bakımından bir adımdır, demokratik bir merhaledir.”
“Terörle arasına bir büyük engel koyarak aşılmayacak duvarları örmedi”
Kurtulmuş, silahın, bombanın ve cinayetlerin olduğu yerde demokrasinin olmayacağını, bu konuda HDP’yi defalarca uyardıklarını belirterek “Çukur eylemleri sırasında biz bunları bile hep söyledik. Şu kadar milyon insanın oyunu almış, o kadar vatandaşın destek vermiş olduğu siyasi partinin üzerine düşen, önce oy aldıkları o vatandaşların haklarını, hukukunu korumak bakımından dağla, silahla, zorbalıkla, terörle arasına mesafe koymak hatta aşılmayacak duvarlar örmekti. HDP Türk milletine karşı, Türkiye’deki bütün insanlara karşı, kendi oy aldığı seçmenlere karşı da tarihi bu sorumluluğunu yerine getiremedi. Terörle arasına bir büyük engel koyarak, aşılmayacak duvarları örmedi.” diye konuştu.
“Çukur ve hendek eylemleri” olarak adlandırılan dönemde yaşananlardan da bahseden Kurtulmuş, “Sur’un, Silopi’nin, Cizre’nin sokaklarının kazılmış olması HDP için büyük bir fırsattı, kalkıp şunu söyleyebilirdi, ‘Ya biz bunun için mi milletten oy aldık? Bizim kızlarımız, gelinlerimiz, çocuklarımız bu çukurların, bu bombaların, bu silahların gölgesinde kalsınlar ve hayattan genç yaşta koparılsınlar diye mi bu millet bize oy verdi? Çekilin bu milletin başından, Kürt halkının ensesinden çekilin.’ diyerek PKK ile arasına bir mesafe koyabilirdi. Ne yazık ki bunu yapmadı. Bunu yapmadığı için HDP de zaman içerisinde demokratik zeminini hep kaybetmiş oldu ve Türkiye’de terörün konuşulmadığı siyaset zemininin oluşmasının imkanını sağlamadı.” dedi.
“Böyle bir gafı yapmaması lazım”
Türkiye’nin başta ekonomik olmak üzere çeşitli alanlarda zor bir dönemden geçtiğine, AK Parti hükümeti olarak bu zorlukların en kısa sürede aşılması için tedbirler aldıklarına ve almaya devam ettiklerine işaret eden Kurtulmuş, Türkiye’yi gezerek vatandaşların sorunlarını dinlediklerini ve çalışmalar yaptıklarını vurguladı.
“Millet eleştiriyor, kızıyor ama ‘Sonuçta yine bunları düzeltecek olan Tayyip Erdoğan’dır, AK Parti’dir.’ diyor. Bu da bizim için hem büyük bir imkandır hem de büyük bir sorumluluktur.” ifadelerini kullanan Kurtulmuş, şunları kaydetti:
“Her ne kadar muhalefet de algı operasyonuyla bir şeyler söylese de millet muhalefetin bu şekilde bu sorunları çözebilecek herhangi bir şeyi olmadığını biliyor. Affedersiniz, kusura bakmayın, gelin de şimdi siyaset yapma, yani siz Şanlıurfa’ya gider de orada ‘Fındığın yüzde 42’sini Şanlıurfa üretiyor.’ derseniz bu millet size nasıl güvensin? Dil sürçmesidir, herkes yapar ama çok iddialı bir şekilde Türkiye’nin ikinci partisinin başkanı, sorsanız kendisine yarın Türkiye’yi yönetecek. Böyle bir gafı yapmaması lazım. Başka şeyler, mecliste yapılan o el, kol hareketini millet gördü. Hem Türkiye’yi yöneteceksiniz hem Türkiye’de 84 milyonu kucaklayacaksınız, hükümetin sizce eksik bıraktığı tarafı onaracaksınız hem de meclisteki sinir katsayısı yüksek bir konuşma sırasında kendinize hakim olamayarak, kimsenin istemediği bir hareket yapacaksınız. Şimdi millet bunları gördükçe diyor ki ‘Tamam yani sorunlarımız var ama bunu yine çözecek olan sizsiniz, bunu çözecek olan AK Parti’dir, Recep Tayyip Erdoğan’dır’ diyor. Bu tabii sorumluluklarımızı biraz daha arttırıyor.”
Toplantıda Kurtulmuş’a, Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Zorluoğlu, AK Parti Genel Merkez Yerel Yönetimler Başkan Yardımcısı Ayşe Sula Köseoğlu, AK Parti Trabzon İl Başkanı Sezgin Mumcu ile partililer eşlik etti.