Kurtulmuş, 11. Üsküdar Sempozyumu’nun açılışında yaptığı konuşmada, sempozyumun kültürel değerleri ortaya çıkarmaya, gençlerin daha güçlü bir Türkiye kurmalarına zemin hazırlamasına katkı sunacağını söyledi.
Bir şehirle ilgili sempozyumu ısrarla sürdürebilmenin kolay olmadığına değinen Kurtulmuş, “İnşallah 2023’te 12’ncisini yapmak nasip olur ve böylece burada elde edilen bilgiler, ortaya konulan fikirlerle şehrin çok daha ileri gitmesi imkanına kavuşulmuş olur.” diye konuştu.
Üsküdar’ın birçok özelliğinin yanında bir irfan mektebi olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Hiç şüphesiz Üsküdar bir büyük açık hava müzesi. Medreseleri, dergahları, türbeleri, camileri, vakıf eserleriyle muhteşem bir açık hava müzesi, bunda hiç şüphe yok. Hatta ve hatta göçmen kuşların bile sahiplenildiği o muhteşem vakıf eserleriyle gerçekten bizim medeniyetimizin bütün güzelliklerini barındıran bir kentimiz. Ayrıca çeşmeler var ama çeşme deyip geçemeyiz. O çeşmelerin hem kendileri sanat eseri hem de üzerlerindeki oymaların, işlemelerin, hatların her birisinin ayrı ayrı bir şaheser olduğunu biliyoruz. Üsküdar aynı zamanda bir irfan mektebidir.”
Numan Kurtulmuş, Türkiye’nin her bölgesinde binlerce yıllık yerleşim yerlerinin bulunduğunu ve bu kültürel mirasın çok büyük bir zenginlik olduğunu vurgulayarak, dünyaya egemenlik taslayanların, 300 veya 400 yıl öncesine ait anlatabilecekleri bir tarihi olmayanların aksine Türkiye için 1071’den bahsedildiğini anlattı.
Kurtulmuş, “Bu anlamda gerçekten kültürel olarak büyük bir zenginliği olan ve bu büyük zenginliğini bugüne kadar taşımayı başarabilmiş bir ülkenin evlatlarıyız.” dedi.
Güçlü bir gelecek kurabilmek için geçmişin doğru anlaşılmasının önemine işaret eden Numan Kurtulmuş, şöyle devam etti:
“Kökleri mazide olan atiyiz diyoruz ya köklerimizin gücünden güç alarak ileriye doğru daha güçlü, daha kuvvetli gidebilmek için atiyi daha güçlü kurabilmek için bunları bilmek durumundayız. Bazıları kökü mazide olan ati dediğimiz zaman ya durup maziye öykünmeyi ya da ‘Bizim maziyle ne işimiz var, elin oğlu aya gidiyor, biz yaya kaldık.’ diye elin oğluna özenmeyi tercih eder. Tam da bizim yapmamız gereken kökü mazide olan ati ne demek onu ortaya koymaktır.”
“Dünyada nerede hikmet varsa onu alacağız ama başkasına özenmeyeceğiz”
AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, kökü sağlam bir ağaç olan, Osmanlı ve Selçuklunun hüküm sürdüğü yerlerde dikilen çınar ağacını anlatarak, şu görüşleri dile getirdi:
“Bugün Anadolu’da 800 yıllık abide ağaçlar var. Rüzgarlar, depremler, fırtınalar ne gelir geçerse geçsin bir şey yapamaz. İşte bizim özellikle genç neslimiz kökü derinliklerde olan kuvvetli birer çınar ağacı gibi olmak mecburiyetindedir. Gençlerimizi bu şekilde yetiştirmek mecburiyetindeyiz. Bu sempozyumun da buna katkı sunacağına yürekten inanıyorum. Her ağaç kendi gövdesi üzerinde yükselir. Hiçbir ağacın başka bir gövde üzerinde yükseldiği, orada güçlü bir şekilde varlığını sürdürdüğü görülmemiştir, duyulmamıştır. Dolayısıyla biz dünyada nerede ne var bunların hepsini bileceğiz. Hikmet müminin yitik malıdır. Dünyada nerede hikmet varsa onu alacağız ama başkasına özenmeyeceğiz, başka medeniyetleri taklit etmeyeceğiz. Çünkü bileceğiz ki her ağaç kendi gövdesi üstünde yükselir, biz de kendi ağacımızı kendi gövdemiz üzerinde yükselteceğiz.”
Kurtulmuş, büyük İslam medeniyetinin şehirler ve beldeler üzerinden yükseldiğini ve asırlar boyunca insanlığa ışık tuttuğunu ifade etti.
Modern dünyanın getirdiği tekdüzeliğin bu mirastan uzaklaşmaya yol açtığını vurgulayan Kurtulmuş, “Eski Üsküdar’ın, Amasya’nın, Bursa’nın evleri öyleydi. Komşusunun rüzgarını ve güneşini kesmeyi haram kabul eden bir mimari anlayış. İlk kaynağından çıktığı şekliyle suyu getiren ve insanlara manevi bir lezzetle sunan bir anlayış. Ne yazık ki İslam dünyasında da bugün bu anlayış kalmamıştır. Bizler de modern dünyanın bize getirdiği, tekdüze hayat içerisinde zarafetten, incelikten, insanlarla toplum arasında, kainat arasında denge kurmaktan ve hepimizin Rabb’i olan Allah’ın karşısında bütün insanları yaratılışta eşit olarak görmekten çok uzak bir noktaya düştük.” ifadelerini kullandı.
“Üsküdar’da yaşamak nimet, bereket, ayrıcalıktır”
Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Politikaları Kurulu Başkan Vekili ve Üsküdar Sempozyumu Bilim Kurulu Üyesi İskender Pala, Üsküdar’ın bir sokak, bir mahalle olduğunu ifade ederek, “Üsküdar evdir. Evimizdir. Bu salonda olanların hepsinin nefes alıp verdiği mutlu olduğu yerdir.” dedi.
Üsküdar’da bilginin bir gelenek olduğuna da değinen Pala, bu geleneği sürdürenlere teşekkür etti.
Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Ahmet Emre Bilgili, “Bildiğiniz gibi sosyolojik olarak Üsküdar, Anadolu’dur. Yani Anadolu’da kim varsa o Üsküdarlı olarak anılır. Üsküdar’da yaşamak nimet, bereket, ayrıcalıktır ama daha da önemlisi İstanbul ve Üsküdar’ın imkanlarından, açık müze oluşundan istifade etmektir.” diye konuştu.
Bilgili, 1987’den beri Üsküdar’da yaşadığını, işi dolayısıyla vaktinin çoğu Ankara’da geçse de Üsküdar’daki evini muhafaza ettiğini söyledi.
Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen de belediyecilik anlayışlarının sadece teknik altyapı hizmetlerinden ibaret olmadığını dile getirerek, sempozyumlardan aldıkları ilhamla Üsküdarlılara hizmet ettiklerini belirtti. Türkmen, sempozyumların birer yayına dönüştüğünü ve şimdiye kadar 22 ciltlik bir külliyat oluştuğunu aktararak, katılımcılara ve bilim kuruluna teşekkür etti.
Konuşmaların ardından “İstanbul Sazendeleri” müzik grubu dinleti sundu.