Akbaşoğlu, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, İstanbul’da hayatı olumsuz etkileyen kar yağışına ilişkin değerlendirmede bulundu. Meteorolojinin uyarılarına rağmen gerekli tedbirlerin alınmadığını belirten Akbaşoğlu, “Burada aslında olup biten hadise, CHP zihniyetinin İstanbul’da tam manasıyla kara çakıldığı gerçeğidir.” diye konuştu.
“Seçildikten sonra İngiltere’ye giden ve ağırlanan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, döndükten sonra bir televizyon programına çıkmak suretiyle Kanal İstanbul Projesi’ni yaptırmamak için bir kampanya başlatacağını ilan ettiğini” kaydeden Akbaşoğlu, akabinde bu politikanın yerel anlamda da Türkiye’nin genel siyasetine etki anlamında da bir kampanyaya dönüştürüldüğünü söyledi.
“Bu büyükelçi buluşması, gözlerden saklanmak istendi”
AK Parti Grup Başkanvekili Akbaşoğlu şöyle devam etti:
“Bu karda kışta İstanbullu ile İstanbul’un sorunları ile ilgilenilmesi gerekirken, karda mahsur kalan insanlar bir tarafta mücadele ederken, diğer tarafta karın önlenmesi hususunda değil de ona hazırlanma hususunda değil de Büyükelçi ile yemeğe hazırlanma hususunda canhıraş bir şekilde hareket ettiği, toplumun gözü önünde cereyan etti.
Bu büyükelçi buluşması, gözlerden saklanmak istendi. Gerçi CHP’nin, muhalefetin büyükelçilerle bu haşır neşirliği ilk değil, son da olmayacağa benziyor. Zira Sayın Kılıçdaroğlu da büyükelçilere mektup yazmak suretiyle, Türkiye’nin çok önemli bir projesi olan Kanal İstanbul’un engellenmesi gerektiğini ifade etmişti. Acaba Sayın Kılıçdaroğlu, bu karda kışta İstanbul ile ilgilenmesi gerekirken, 3 saatini büyükelçiye ayıran İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’na hesap sordu mu? Yoksa ‘Sen de mektup yazmıştın’ cevabını alırım diye çekindi mi? Bu kamuoyu tarafından gerçekten merak konusu. Kesinlikle şu son olaylar CHP zihniyetinin, İstanbul’da nasıl çakıldığını, nasıl bir beceriksizlik ve koordinasyonsuzlukla İstanbul’u ve İstanbulluyu mağdur ettiğini ortaya koymuştur. İstanbul’u yönetemeyenlerin Türkiye’yi yönetme talebi gerçekten milletimiz tarafından Haziran 2023’te en güzel şekilde değerlendirilecektir.”
“1926 yılından bugüne kadar cumhurbaşkanına hakaret suçu müstakil bir suçtur”
CHP’nin Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) “Cumhurbaşkanına hakaret” suçunu düzenleyen maddesinin yürürlükten kaldırılması için hazırladığı kanun teklifini değerlendiren Akbaşoğlu, “Hukuki değerlendirmeden tamamen uzak, hakikatten gerçekten uzak bir iddia ile böyle bir teklifin verildiğine şahit oluyoruz.” dedi.
Bunun, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçildikten sonra yapılmış bir düzenleme olmadığını belirten Akbaşoğlu, hakaretin bütün hukuk sistemlerinde suç olarak düzenlendiğini, cumhurbaşkanına hakaretin de müstakil bir suç olarak değerlendirilmek suretiyle hukuk düzeninde yer aldığını söyledi.
Akbaşoğlu, 1926 yılında kabul edilen 765 sayılı Türk Ceza Kanunu hükümlerine işaret ederek “Hakaretin, herkes için suç olduğu ayrıca cumhurbaşkanına yapılan hakaretin de müstakil bir suç olarak düzenlendiği görülmektedir. Dolayısıyla 1926 yılından bugüne kadar cumhurbaşkanına hakaret suçu müstakil bir suçtur.” ifadelerini kullandı.
Partili cumhurbaşkanı sisteminin de ilk defa uygulanmadığını kaydeden Akbaşoğlu, cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren parlamenter sisteme geçildiği zamana kadar partili cumhurbaşkanı sisteminin Türkiye’de yürürlükte kaldığını anlattı.
“Absürt ve kabul edilemez bir teklif”
Hiçbir geçerliliği olmayan gerekçeye dayandırılmış bu teklifin kabul edilemez olduğunu ifade eden Akbaşoğlu, “Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı’na hakaretin suç olmaktan çıkartılması teklifi nasıl absürt ve kabul edilemez bir teklif ise CHP’nin vermiş olduğu cumhurbaşkanına yapılan hakaretin suç olmaktan çıkarılması teklifi absürt ve kabul edilemez bir tekliftir.” yorumunu yaptı.
Hakaretin bir düşünce ve ifade hürriyeti olmadığını kaydeden Akbaşoğlu, “Gerçekten siyasetlerinin temelini hakaret ve algıya dayandıranlar ve hakareti teşvik edenlerin bu konudaki tutum ve davranışları bir acziyetin, kendi fikirlerine güvensizliğin ve gerçekten bir çarpıtma siyasetinin belgesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunun asla kabul edilemez olduğu da bir gerçektir.” dedi.
Muhalefetin büyükelçilerle görüşme trafiğinin periyotlarla devam etiğini belirten Akbaşoğlu, “Bir ayda 4 kere bir büyükelçi ile görüşen bir parti genel başkanı var. Büyükelçilere mektup yazan, Türkiye’nin projelerini engellemeye çalışan, ‘Beraber hareket edelim.’ diyen bir muhalefet lideri var. CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nın da bu trafiğe katılması milletimizin merakını mucip olmuştur. Bunları kendilerine sormak gerekiyor. Kendilerinin bu konuda öncelikli olarak açıklama yapması gerekiyor. Karda kışta İstanbul’da yaşanılan, saatlerce insanlarımızın mahsur kalmasına sebebiyet veren bir CHP yönetiminin saatlerce bir büyükelçiyle yemek yemesini Sayın Kılıçdaroğlu nasıl izah ediyor? Tencere dibin kara, seninki benden kara şeklinde bir açmaz ilişkiler ağına doğru bu tablo yuvarlanıyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile ilgili CHP’li bir büyükşehir belediye başkanının, uluslararası karar vericilerin cumhurbaşkanı adayını belirleyeceğine ilişkin bir açıklamada bulunduğunu hatırlatan Akbaşoğlu, “Bu çerçevede bir görüşme trafiği midir? Kanal İstanbul’la ilgili, malum bahsettiğim gibi Chatham House’tan sonra, o görüşme yapıldıktan sonra bir TV canlı yayın programına katılmak suretiyle ‘Kanal İstanbul’u yaptırmayacağız’ kampanyasını başlatan bir İmamoğlu ve ‘Kanal İstanbul’u engellemeliyiz’ diyen bir Kılıçdaroğlu var.” ifadelerini kullandı.
HDP’nin tam merkezinde ve göbeğinde bulunduğu Millet İttifakı’nın “bir yamalı bohça ittifakı” olduğunu dile getiren Akbaşoğlu, “Birbirine benzemezler, birtakım farklı eller tarafından bir araya getirilmiş ve Erdoğan düşmanlığı üzerinde birleştirilerek bir politika bir strateji belirlenmiş olarak devam ediyor. Bu yamalı bohça ittifakının dikişlerinin Haziran 2023’e kadar tutmayacağı patlayacağı net olarak her olayda aslında kendini gösteriyor.” dedi.
Buna mani olmak için de erken seçim taleplerini dile getiren bir muhalefetin söz konusu olduğunu ifade eden Akbaşoğlu, farklı yaklaşımlara, ayrışmalara sebebiyet vermemek için muhalefette bir hakaret, saldırı, algı, illüzyonizm siyasetine bel bağlama durumu olduğunu dile getirdi.
Millete hakareti, aymazlığı, algı ve illüzyonla aldatma, kandırmaya dönük siyaseti kabul edemeyeceklerini kaydeden Akbaşoğlu, “Muhalefetin bu anlayıştan bir an evvel kurtulup mandacı muhalefet anlayışıyla değil, milli ve yerli muhalefet anlayışıyla hareket etmesi gerektiği açıktır. Bu manada büyükelçiler ile olan görüşmeleri bu bağlamda değerlendirdiğimi ifade etmek isterim.” dedi.
Seçim Kanunu ile ilgili hem AK Parti hem MHP’de oluşturulan heyetlerin değerlendirmede bulunduklarını bildiren Akbaşoğlu, söz konusu düzenlemenin, her iki partinin genel başkanlarının bilgisine sunulacağını, ardından kamuoyu ile paylaşılacağını söyledi.