AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin, Turkuaz Medya tarafından 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla düzenlenen “Güçlü Türkiye’nin Güçlü Kadınları Zirvesi”nde konuştu.
Seçilmiş kadınlar kadar seçmen olan karar verici kadınların etkisini de çok önemsediğini dile getiren Zengin, siyasette kadının artık daha aktif olduğunu söyledi.
Partilerin kimliğini kadınların karar vericiliğinin belirlediğini ifade eden Zengin, AK Partinin en fazla kadın milletvekiline sahip parti olduğunu, Türkiye’nin her ilinde kadın meclis üyeleri bulunduğunu anımsattı.
Zengin, siyasette kadının varlığının tabii hale geldiğini, bunda AK Partinin rolünün çok önemli olduğunu dile getirerek, “Türkiye siyasetinin geleceği kadın seçmenin iradesinde. Kim kadınları anlarsa, kadınların gelecek öngörüsüyle paralel bir siyaset geliştirirse işte o zaman seçimi kazanmak konusunda çok güçlü bir argümana sahip olmuş oluyor. Ama tabii ki az. Ama diğer taraftan seçmen iradesinden baktığımızda da Türkiye’de de karar vericinin kadınlar olduğunun görülmesinin çok önemli olduğuna inanıyorum.” dedi.
TBMM’deki kadın vekil sayısıyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Zengin, şunları kaydetti:
“Meclis’te HDP Grubu eş başkanlık uygulamaları yapıyor, ‘kadın’ kelimesini çokça kullanıyorlar. Fakat seçmen kitlesi daha çok erkek. İYİ Parti var, genel başkanları kadın, ancak çok az kadın milletvekili var. Seçmeninin ağırlıklı erkek olduğunu görüyorsunuz. Bir partinin kadın kimliğinin öne çıkmasında, sadece vekil sayısı değil, seçmenin de ona olan teveccühü çok önemli. Çünkü, kadınların karar verme mekanizmaları daha farklı. Kadınlar daha farklı düşünce sistematiğiyle karar veriyorlar. Yapılan bütün araştırmalar bize, kadınların kendinden ziyade, gelecek için, çocukları için ve yaşadığı bölge için daha farklı değerlerle, daha uzun vadede karar verdiğini söylüyor.
“TBMM temel meselelerde ortak bir akıl geliştirmekte zorlanıyor”
Özlem Zengin, Diyarbakır annelerine ilişkin bir soru üzerine, bu durumun kendisinde derin bir hüzün oluşturduğunu söyledi.
Gara’daki olayları hatırlatan Zengin, “Ben o hafta nöbetçiydim. Bir çağrıda bulundum, dedim ki; ‘bir cümle ile terörü lanetleyelim.’ Bu cümleyi söylemek konusunda özellikle HDP Grubu buna ‘evet’ demeyen bir parti. Böyle olduğu zaman, TBMM temel meselelerde herkesin içinde olduğu ortak bir akıl geliştirmekte maalesef zorlanıyor. Aynı konu, Diyarbakır anneleri de bundan farklı bir mevzu değil. Bence son yıllarda Türkiye’de gelişmiş en tabii, en hakiki bir toplumsal harekettir. Çok masumdur. Kalbi, vicdanı olan herkese bir çağrıdır. Bunun için anne olmaya gerek yoktur, insan olmak yeterlidir.” değerlendirmesini yaptı.
Zengin, yaptığı bazı açıklamalar sonrasında sözlü şiddete uğradığını ifade ederek, bu şiddeti uygulayan kişilerin kimi zaman eğitim seviyesinin de yüksek olduğunun altını çizerek, şöyle devam etti:
“Bana sözlü olarak şiddet uygulayan, Twitter’dan saldıran kişinin özellikleri, ‘Türkiye’nin en önemli yabancı dilde eğitim yapan bir lisesinden mezun, Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, Galatasaray Üniversitesinde medeni hukuk ve kadın hakları üzerine dersler vermiş, avukat ve arabulucu.’ Bu kadar arka arkaya saydığımız meziyetler eğer derdini anlatmaya yetecek kadar efendice bir tweet atmaya yetmiyorsa, eğitimden neyi kastediyoruz? Bu şiddete maruz kalan kadınlarla, bunu yapan erkekler de eğitimsiz insanlar değiller. Hatta eğitim seviyesi arttıkça bence problem daha karmaşık hale geliyor.”
Kendisiyle ilgili haberler çıktığını, ‘Özlem Zengin bir kadın değil, insan değil’ şeklinde yazılar yazıldığını söyleyen Zengin, bu olayların yeniden başörtüsü düşmanlığına çekildiğini kaydetti.
Zengin, sözlerini “Ben sadece kadın hakları savunucusu değilim, insan hakları savunucusuyum. Benim için fark etmez, kadın, erkek, çocuk, kim mağdursa biz onun hakkını savunuruz.” şeklinde tamamladı.