AK Parti Grup Başkanvekili Turan: Anayasanın darbecilerin yapmasından kaynaklanan sorunları var

AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın gündeme getirdiği yeni anayasa tartışmalarına değinen Turan, “Cumhurbaşkanımızın yeni anayasa davetinin tüm toplumda, sosyal kesimlerde heyecan oluşturduğu gerçek. AK Parti kurulduğu günden bugüne kadar hep reform iddiasını ortaya koymuş ve reform kelimesinin en çok yakıştığı partidir.” diye konuştu.

Turan, AK Parti’nin kongrelerde kendisini yenilemekten, tüm mevzuatın yenilenmesi ve Türkiye’nin ayağa kalkmasına kadar 20 yıldan beri çok önemli konularda adımlar attığını söyledi.

AK Parti’nin, bu reformcu kimliğinden dolayı Türkiye’nin yapısal birçok sorununu geride bıraktığını dile getiren Turan, şunları kaydetti:

“Dönüp arkaya baktığımızda 20 yıl önce sorun diye düşündüğümüz 100 konu varsa muhtemelen bunun 90 tanesi geride kalmıştır. Hatta çözülemez denilen, kronik hale gelmiş sorunlar bile büyük oranda çözülmüş oldu. Güçlü siyasi irade ve milletin desteğiyle beraber kopmayan millet bağıyla birlikte bu konular geride kaldı. ‘Türk ekonomisi IMF’siz olmaz’ deniliyordu ama bugün IMF yok. ‘Başörtüsü sorunu yasal olarak aşılmaz hale geldi’ deniliyordu, bugün o sorun yok. Buna katsayı sorunu ve vesayet kurumlarının sivilleşme sürecini ekleyebilirsiniz. 20 yıl önceki ülkenin gündeminde sorun olan ne kadar büyük iddialı konu varsa bugün büyük çoğunluğunun geride kalması çok kıymetlidir.”

“Demokratik ve sivil bir anayasa hep AK Parti’nin hayalinde vardı”

Demokratik ve sivil bir anayasanın sürekli AK Parti’nin hayalinde ve gündemin merkezinde olduğunu belirten Turan, zaman zaman konjonktürün ve partilerin iyi niyetli tutumlarına bağlı olarak bu yönde uygun adımları attıklarını ifade etti.

AK Parti’nin daha önce yeni bir anayasa için birinci parti olmasına rağmen eşit temsil, oy birliği ve uzlaşı esasına göre dört partinin de içinde bulunduğu bir komisyon kurduğunu hatırlatan Turan, bu komisyonun yaklaşık iki buçuk yıl çalıştığını ve 60 madde üzerinde anlaştığını anımsattı.

Turan, çalışmalar neticesinde birçok kişi ve siyasi partinin uzlaşıyı sonuç almayı engelleyici bir unsur olarak gördüklerinin anlaşıldığını dile getirerek şöyle konuştu:

“Eğer siz büyük parti ve en çok temsil oyu almasına rağmen ‘Biz komisyonda daha fazla üye ile temsil edilelim.’ demeyen, ‘Oy birliğiyle, ittifakla karar alınsın.’ diyen AK Parti’nin iyi niyetini görmezseniz tabii ki sonuç alamazsınız. Biz bu süreçte gördük ki uzlaşı sadece reformların önüne zaman zaman bir engel olarak konulmuş. Sadece siyasi engellemenin bir aparatı haline getirilmiş. Bu yüzden geçmişten de ders alarak bugün bir daha değerlendiriyoruz. Bu reform ve anayasa değişikliği süreci içinde Gezi olayları, 17-25 Aralık, 6-8 Ekim olayları ve 15 Temmuz gibi Türkiye’nin önünde çok büyük sorunlar gündeme geldi. OHAL sürecindeki bu olaylar Türkiye’nin reform anlayışını, AK Parti’nin reform iddiasını zaman zaman mecburi nedenlerden dolayı yavaşlatma imkanı sunmuş oldu. Ancak bu yavaşlatma asla niyetimizi yok etmedi. Biz hep bu ülkeye olan borcumuzu ödemek, ülkenin büyümesi, demokrasimizin gelişmesi ve ekonomimizin tün dünyada örnek olması için büyük mesailer harcadık.”

“Tekrar besmele çekmenin önünde bir engel kalmadı”

Gelinen noktada FETÖ, DEAŞ ve PKK dahil terör örgütlerine karşı verilen mücadelede büyük oranda sonuç alındığını kaydeden Turan, Türkiye’nin çok farklı bir dönemi yaşadığını, polis, asker ve milletin fedakarlığıyla büyük sıkıntıların geride kaldığını söyledi. Turan, “Artık tekrar besmele çekmenin, tekrar reformlar başta olmak bu ülkemizin büyümesinin, demokrasimizin ve ekonomimizin ayağa kalkmasının önünde büyük oranda bir engel kalmadığını düşünüyoruz. İstiyoruz ki tüm siyasi partilerimiz sürece katkı sağlasın. Hayat sadece siyaset değil. Anayasa sadece siyasi partilerin konusu değil. Bütün STK’lerin, toplum kesimlerinin Cumhurbaşkanımızın davetine olumlu bir motivasyon katarak, olumlu bir yaklaşım sergileyerek tekrar Türkiye’nin 40 yıllık darbe ürünü olan, demokrasiye uymayan, 19 defa değişmiş bu anayasadan kurtulması, sivil bir anayasa yapılması sürecini beraber başlatalım.” değerlendirmesinde bulundu.

Sürecin yeni başladığını, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın anayasayı tartışmaya açtığını dile getiren Turan, bu tartışmaların sonucunda kimlerin nasıl davranacağını, hangi parti ve kurumun nasıl gardını alacağını göreceklerini belirtti.

Herkesin bu sivil ve demokratik adımın yanında olmasını ve buna omuz vermesini istediklerini anlatan Turan, darbeci ve vesayetçilerin ürünü olan bu anayasanın geride kalmasını arzuladıklarını söyledi. Turan, “Mevcut Anayasa 40 yıldan beri yürürlüktedir. Bu 40 yılda 19 defa değişti. Dolayısıyla bu Anayasa artık değiştirilerek, bazı maddelerini revize ederek toparlanacak, düzeltilecek bir anayasa değil. Anayasanın ruhunda problem var, anayasanın darbecilerin yapmasından kaynaklanan sorunları var. Her tarafı düzeltseniz de ortada bir türlü aşılamayan sorunlar var.” dedi.

Adalet Bakanlığının yargı reformu paketi üzerinde çalıştığını da anımsatan Turan, “Başta Cumhur İttifakı olmak üzere toplumun her kesiminin kabul edebileceği, toplumun tüm kesimlerinin saygı duyabileceği bir usul ile beraber ortaya çıkan metni paylaşmak istiyoruz.” ifadelerini kullandı.

Dünyanın hiçbir yerinde herkesin “evet” diyebileceği bir metnin olamayacağını kaydeden Turan, aynı şekilde Türkiye’deki 83 milyon vatandaşın tamamının da ortaya çıkacak bir metne “evet” dememesinin normal olabileceğini söyledi.

“Sayımız yetse bile daha büyük uzlaşıyı arama görevimiz var”

Turan, bir gazetecinin yeni anayasa çalışmaları sürecinde diğer partilerin ziyaret edilip edilmeyeceğine ilişkin bir soruya şu cevabı verdi:

“TBMM Genel Kurulu’nda anayasa teklifi için üçte bir oranında bir oy gerekiyor. Yani 600 milletvekilinden 200’ünün teklife imza atması gerekiyor. İlk teklifin verilme süreci böyle başlıyor. Bunun ardından eğer üçte iki çoğunluk yani 400 milletvekili kabulüyle referanduma gidilmeden sonuç alınabilir. Eğer beşte üç çoğunlukla yani 360 sayısı yakalanırsa bu durumda referanduma gidip halkın iradesine taşımak gerekiyor. Cumhur İttifakı’nın milletvekili sayısı maalesef referanduma götürmeye yetmiyor. Bu yüzden mutlaka diğer partilerin de oluruna ve olumlu kanaatine ihtiyacımız var. Anayasa herhangi bir kanun metni değildir. Sayımız yetse bile daha büyük uzlaşıyı arama görevimiz var. Sayımız çok daha fazla olsa bile biz anayasanın ruhu ve bu çalışma usulü gereği tüm partilerin olumlu kanaatini almak isteriz.”

Daha önceki yeni anayasa çalışmalarında uzlaşının zaman zaman siyasi bir engelin aparatı olarak kullanıldığını dile getiren Turan, bu dönemde böyle bir durumla karşılaşmamayı umduklarını söyledi.

Bülent Turan, “MHP ile birlikte Türkiye’nin önüne sunacağımız örnek demokratik sivil anayasa metnini koyacağız. Diğer partilerle bunu değerlendirip onların da kanaatini alıp revize ederek Meclise, tüm partilerin de kabulüne açık olacak hale getirebiliriz.” diye konuştu.

Turan, yeni anayasa çalışmalarının daha önce kabul edilen 60 madde üzerinden devam edip etmeyeceği yönündeki bir soruyu yanıtlarken de “Bu süreç geride kaldı. Tekrar anayasa çalışması yapıp sıfırdan başlayıp güzel bir metni talep etmede fayda var.” ifadelerini kullandı.

Kurulacak komisyonda tekrar eşit temsil olup olmayacağı yönündeki bir soruyu cevaplayan Turan, “Usule ilişkin çalışmaları partimizin genel merkezinde yapacağız. Biz Meclis grubu olarak her türlü iyi niyetli çalışmaya hazırız. Tüm partilerin çalışma yapmasına, konuya hassas bir şekilde yaklaşmasını, Türkiye’yi yoran kavgaların geride kalmasını istiyoruz. Bu yüzden usule ilişkin konular daha sonra tartışılıp karara bağlanacak.” dedi.

Boğaziçi Üniversitesindeki eylemler

Bülent Turan, Boğaziçi Üniversitesindeki eylemlere ilişkin bir soru üzerine Boğaziçi Üniversitesi gibi kıymetli bir kurumun bu tür tartışmalarla hatırlanmasının kabul edilemez olduğunu ifade etti. Üniversite rektörünün yasal mevzuata uygun olarak atandığını vurgulayan Turan, bu tartışmaların bitmesini arzuladıklarını belirtti. Turan, öğrenci ve akademisyeniyle üniversitenin büyük bir motivasyonla akademik çalışmalarını sürdürmesini istediklerini vurguladı. Bu tartışmalardan mutlu olmadıklarını söyleyen Turan, şöyle devam etti:

“Biz üniversitelerin siyaset yapmasından rahatsız değiliz, bunun önünü açtık. Ama üniversitelerin terörle iltisakından, toplumu rencide edecek yaklaşımlarından Kabe gibi hepimizin baş tacı olan mekanların siyasi tartışmaların konusu olmasından büyük rahatsızlık duyuyoruz.”

Turan, polisin öğrencilere müdahale sırasında bilinçli olarak ve provokasyon amaçlı yalan haberler yapıldığını ifade ederek elindeki görüntüyü basın mensuplarına izletti. Basında yer alan ve polislerin itham edildiği sözlerin gerçeği yansıtmadığını vurgulayan Turan, şunları kaydetti:

“Kulağımız duyuyor, gözümüz görüyor ama provokatör bir basın anlayışı bu konunun tam tersini veriyor. Sonra CHP’nin il başkanı başta olmak üzere provokatör siyaset anlayışı bu yalan haberi gerçekmiş gibi yayıyor ve buna da inanan büyük kitle oluşuyor. Bunun hiç kimseye faydası yoktur. Bu konularda herkesi daha hassas davranmaya davet ediyorum.”

Anadolu Ajansı. Referans bağlantısı here.