Kanat, Fransa’nın Strazburg kentinde düzenlenen Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) Yaz Genel Kurulu’nun Gazze konulu acil müzakere toplantısında konuşma yaptı.
Gazze’deki insani durumun AKPM’nin son yaptığı toplantıdan bu yana inanılmaz vahim bir hal aldığını belirten Kanat, İsrail’in Uluslararası Adalet Divanı’nın Refah saldırısını durdurma emrinin ardından ilk 48 saat içinde Refah’a 60 ayrı hava saldırısı düzenlediğini ve 26 Mayıs’ta Refah’a sığınan çok sayıda sivili “vahşice” katlettiğini söyledi.
Kanat, herkesin başları kopmuş bebekler ve canlı canlı yanan kadın ve çocukların dehşet verici görüntülerine şahit olduğunu kaydederek, gelinen noktada 37 bini aşan ölü sayısının 15 binini çocukların oluşturduğuna dikkati çekti.
Uluslararası sivil toplum örgütü Save the Children’ın raporlarına atıfta bulunan Kanat, birçok ailenin tüm üyelerinin öldürülmüş veya enkaz altında kalmış olması veya birbirlerinden ayrılmak zorunda bırakılmış olmaları nedeniyle öldürülen ve hala hayatta olan çocukların kimlik tespitlerinin yapılmasının neredeyse imkansız hale geldiğini vurguladı.
Kanat, Birlemiş Milletler (BM) ile Gazze’deki açlık durumunu takip eden son Entegre Gıda Güvenliği Aşama Sınıflandırması (IPC) raporuna işaret ederek, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Aileler hayatta kalacak gıdaya erişemiyor ve birçok aile bazen günlerce hiç yemek yiyemiyor. İsrail’in açlığı savaş silahı olarak kullanma politikası her geçen gün daha fazla çocuğun ölümüne neden oluyor. İsrail’in devam eden askeri operasyonları, insani yardım görevlilerinin Refah’a ulaşmasını tamamen engelliyor. ‘Kurallara dayalı uluslararası sistem’ ifadesi, bu düzenin kurucusu olan ülkelerin İsrail hükümetinin işlediği suçları aklamak için gösterdikleri olağanüstü çaba sonucu bütün anlamını kaybetmiş durumda. Tarih, bu korkunç savaş suçlarını işleyenlerin hiçbir bedel ödemeden masumları katletmeye devam etmelerine göz yumulmasını, yozlaşmış işbirlikçilerin suç ortaklığını ve insanlığa karşı işlenen bu vahim suçlar karşısında bencilce susanları asla unutmayacak.”
Gençlerin dünyanın dört bir yanında düzenlediği cesur protestoların yanı sıra bu karanlık zamanlarda umut veren gelişmelere de dikkat çekilmesi gerektiğini aktaran Kanat, “Bu parlamentoda bazı meslektaşlarımız, İsrail’in saldırganlığını utanç verici bir şekilde savunurken, Uluslararası Adalet Divanı İsrail’in eylemlerinin soykırım suçu kapsamına girebileceğini tespit etti ve Filistinlileri korumak için ihtiyati tedbir kararları aldı. Ayrıca, Uluslararası Ceza Mahkemesi savcısı, işlediği savaş suçlarından dolayı Netanyahu hakkında tutuklama talebinde bulundu.” diye konuştu.
Kanat, AKPM’deki meslektaşlarının “insani vasıflarından soyutlanıp Filistinlilerin yaşadıkları zulmü görmezden geldiğini” vurgulayarak, bu sırada İrlanda, İspanya, Norveç ve Slovenya gibi Avrupa ülkelerinin Filistin Devleti’ni resmi olarak tanıdığına dikkati çekti.
Ateşkes için İsrail’e baskı yapılmalı
Bu adımların, önemli bir değişim sürecinin sonu değil, başlangıcı olacağını umduğunu dile getiren Kanat, şunları kaydetti:
“Uluslararası toplum, son birkaç ay içinde çeşitli aktörler tarafından defalarca sunulan ateşkes önerisini kabul etmesi için İsrail’e yoğun baskı yapmalı. Uluslararası hukuku korumak için hepimiz şu çağrıları yapmalıyız: Gazze’ye insani yardım akışının engelsiz sağlanması, İsrail’in BM’nin tüm kurumlarıyla işbirliği yapması, UAD’nin tüm kararlarının derhal ve tam olarak uygulanması, tüm rehinelerin ve Filistinli tutukluların serbest bırakılması ve İsrail’e tüm silah ihracatlarının durdurulması ve diğer yaptırımların uygulanması.”
Kanat, herkesin bu çatışmanın diplomatik yollarla çözümü için gayret göstermesi gerektiğine işaret ederek, 1967 sınırlarında iki devletli çözümü sağlamak için ellerinden geleni yapmaları gerektiğini söyledi.
AKPM’nin evrensel haklar ve insani değerler söz konusu olduğunda diğer uluslararası kuruluşların gerisinde kalmaması ve onlara öncülük etmesi gerektiğini vurgulayan Kanat, sözlerini şöyle tamamladı:
“Maalesef, bu meclis bu süreçte hala atması gereken adımları atmış, alması gereken kararları almış değil. Bu durumu düzeltmek için çifte standartları ortadan kaldırarak bu Meclis’in kurucu ilke ve prensipleri çerçevesinde çalışmasını sağlamalıyız. Hep beraber, adalet, barış ve insan onurunu koruma yolunda mücadele edelim.”