AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, TRT Haber canlı yayınında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.
Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın, Cumhurbaşkanı Seçimi’nin ikinci turunda Kemal Kılıçdaroğlu’nu destekleyeceğini açıklamasıyla ilgili soru üzerine Çelik, bunun Kemal Kılıçdaroğlu’nun tutarsız bir siyasi çizgisi olduğunu gösterdiğini ifade etti.
Kılıçdaroğlu’nun şimdiye kadar eleştiri aldığı konuları dengelemek için bir uçtan diğer uca savrulduğunu belirten Çelik şöyle konuştu:
“Bugün bir ittifak yaptığını söylese de Kemal Kılıçdaroğlu aslında fiilen siyasal olarak adaylıktan çekilmiştir. Niye? Çünkü o kendisini 6’lı, 7’li masa neyse o masanın aday yapma gerekçelerinin tam zıddında bir uca savruluyor. Bir adayın bir siyasi çizgisi, siyasi programı, tutarlı birtakım siyasi ilkeleri olması lazım. Kampanya başladı başlayalı sürekli çizgi değiştiren bir profil çiziyor. Bugün itibarıyla aslında Kılıçdaroğlu’nun kendisini aday yapan siyasi hatla mutabakatını bozduğu, bunun dışında da bambaşka bir çizgiye savrulduğu, seçime 3-4 gün kaldı, daha uzun zaman olsaydı başka bir çizgiye de savrulabileceği ortaya çıkıyor. Dolayısıyla bugün Kılıçdaroğlu konkordato ilan etmiştir. Kendi adaylığının ne kadar zeminsiz olduğunu kendisi ilan etmiştir. Sahte bir milliyetçilik üretmeye çalışıyor 14 Mayıs’tan sonra. Sahte bir muhafazakarlık üretmeye çalışıyor ama masada ortaklarıyla hazırladıkları bir sürü doküman var. Bütün o dokümanların dışında bir mutabakatı tutuyor Zafer Partisi ile imzalıyor. Uçtan uca savrulan bir çizgi. “
“Kılıçdaroğlu HDP’ye mi Zafer Partisi’ne mi yalan söylüyor?”
Çelik, Zafer Partisi’ne vadedildiği söylenen bakanlık ya da birtakım kurumlar olduğunu belirterek şöyle devam etti:
“Bu şekilde bir şey söz konusuysa burada iki tane sonuç çıkıyor. Bir tanesi bunlar bir deklarasyon yapmışlardı. Devleti yönetirken bile o 6-7 cumhurbaşkanı yardımcısı neyse hepsi ortak karar verecekti. Onların mutabık olmadığı bir konuda kendi cumhurbaşkanı adayları herhangi bir karar veremeyecekti. Böyle bir projeleri vardı. Şimdi bu şekilde bir ittifaka imza atıyor. Buradaki ortaya koyulan söylemler o masadakilerin birçoğunun söylemleriyle taban tabana zıt şeyler. İkinci bir durum da Zafer Partisi, Kılıçdaroğlu Türkiye’de herhangi bir makama gelirse bunun bir milli güvenlik sorunu yaratacağını söylüyordu. Açık bir şekilde ifade ediyorlardı. ‘Bu bir milli güvenlik sorunu yaratır. PKK çizgisinin daha sıkıntılı işler yapmasına dönük olarak bir zemin oluşturur.’ diyorlardı. Şimdi çıktılar onlar da Kılıçdaroğlu ile ittifak yaptılar. Şimdi ittifak dediğimiz şey şudur; ilkeler bazında, siyasi program bazında, siyaset yapma bazında bir tablodur. Dolayısıyla bugün Kılıçdaroğlu HDP’ye mi yalan söylüyor? Zafer Partisi’ne mi yalan söylüyor? Çünkü ikisini bir arada taşıyabilmesi mümkün değil. Hangisine yalan söylüyor? Hangisini diğerine tercih ediyor. Bununla ilgili bir netleşmeye gitmesi gerekiyor.”
Ömer Çelik, “Bu derece savrulan bir siyasetçinin, bu derece oportünist davranan, bu derece çıkarcı davranan bir siyasetçinin siyasi tutumunun artık ürkütücü olduğunu düşünmeye başlıyorum. Çünkü herhangi bir şekilde köşeye sıkıştığında kendisine bir çıkış yolu bulabilmek için her şeyi yapabilen bir profil çiziyor. Bir savrulma vardı her zaman ama bu kadar savrulmayı kimse beklemiyordu.” dedi.
“Siyasi iflas açıklamasıdır”
Türk siyasi hayatında “Güneş Motel Olayı” gibi siyasi ilkesizliğin sembolleri olaylar olduğunu dile getiren Çelik, şöyle konuştu:
“Fakat bu hepsini geçmiş bir durum. Kemal Kılıçdaroğlu aslında bir koltuk stratejisi olarak birbiriyle savrulan ittifaklar yapıyor ama bu bir siyaset değil. Dolayısıyla bugün Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin önüne cumhurbaşkanı adayı olarak çıkacak nitelikte birisi olmadığını deklare etmiş oldu. Yani aday bile olmaması gereken bir kişi. Böyle bir yarışta yer almaması gereken bir kişi. Çünkü hiçbir şekilde bu yarışı sürdürebilecek bir nitelik ve bir siyasi çerçeve ortaya koyamıyor. Bugünkü açıklama, Kılıçdaroğlu açısından adaylık süreciyle ilgili siyasi iflas açıklamasıdır.”
Oğan’ın Erdoğan’ı destekleyeceğini açıklaması
Ata İttifakı cumhurbaşkanı adayı Sinan Oğan’ın, Cumhurbaşkanı Seçimi’nin ikinci tur oylamasında Cumhurbaşkanı ve Cumhur İttifakı’nın adayı Recep Tayyip Erdoğan’ı destekleyeceğini açıklamasıyla ilgili soru üzerine Çelik şunları kaydetti:
“Sinan Bey, Cumhurbaşkanı’mız Recep Tayyip Erdoğan’a destek vererek kendisine oy veren vatandaşlarımızın toplumsal ve siyasal taleplerine uygun bir davranış şekli ortaya koydu. Demokratik olan da budur zaten. Yani siz nihayetinde ‘Ben bir kitleden oy alıyorum, ben istediğim gibi davranırım.’ diyerek bir yol çizemezsiniz. Oy aldığınız kişilerin, oy aldığınız kitlenin, oy aldığınız sosyolojinin taleplerine uygun olarak siyaseti oluşturursunuz. O sebeple siyaset zaten toplumsal talebin siyasi temsile çevrilmesidir. Demokrasi böyle işler. Dolayısıyla oradaki toplumsal talep terörle mücadele konusunda hassasiyet, Türkiye’nin demografik güvenliği konusunda hassasiyet ve diğer konularda hassasiyet. Bununla ilgili Sinan Bey’in Cumhurbaşkanı’mızla görüşmesinde ortaya çıkan tablo nedir? Birincisi terörle mücadeleden herhangi bir taviz verilmeyecek. Türkiye Cumhuriyeti devletinin temel niteliklerinden bir taviz verilmeyecek.”
“Suriyeliler can güvenliği sağlandıkça dönecekler”
Çelik, Suriye ile normalleşme sürecine dair soru üzerine, daha önce istihbarat örgütleri arasında başlayan görüşmelerin bakanlar düzeyinde de yapıldığını anımsattı.
Belli bir aşamadan sonra da devlet başkanları düzeyinde görüşme gerçekleşeceğini aktaran Çelik, “Zaten normalleşmeye bağlı olarak bu insanların can güvenliği sağlandıkça bu insanlar oraya dönecekler. Birincisi Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘Bundan sonra daha çok mülteci gelecek.’ demesi yalandır, doğru bir beyan değildir. İkincisi mülteciler zaten dönüyorlar. Daha fazlası da dönecek. Yapılan briket evler bunun için ve Suriye’deki normalleşme süreci zaten bunu teminat altına alacak bir süreç.” ifadesini kullandı.