AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın milletvekilleriyle yaptığı toplantıya ilişkin, “Sayın Cumhurbaşkanı’mıza karşı, AK Parti’ye karşı, vatandaşlarımızın çeşitli kesimlerine karşı giderek dozu artan bir yıkım siyasetine dönüşen çok zehirli bir dil kullanıldığını görüyoruz.” dedi.
Çelik, Erdoğan’ın, partisinin bazı milletvekilleriyle bir araya geldiği toplantının ardından genel merkez binası önünde açıklamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başkanlığında yeni yılın ilk milletvekilleri istişare toplantısının gerçekleştirildiğini belirten Çelik, gelecek günlerde Erdoğan’ın milletvekilleriyle 5 grup halinde bir araya geleceğini, bir sonraki toplantının şubat ayı başı olarak planladığını söyledi.
Çelik, terör örgütü PKK’nın 2017’de İzmir Adliyesi’ne düzenlediği saldırıyı canı pahasına gösterdiği kahramanlıkla engelleyen şehit polis memuru Fethi Sekin’i şehadetinin yıl dönümünde andı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın milletvekilleri ile istişaresinin temelinin 2023 seçimleri olduğunu ifade eden Çelik, seçimlerden önce her zaman olduğu gibi AK Parti’nin gündeminde sürekli olarak vatandaşlarla daha yoğun buluşmanın olduğunu belirtti. Çelik, partinin hem ülke siyaseti hem uluslararası siyaset hem de illerdeki durumlarla ilgili olarak bu fotoğrafları çekmeye çok büyük önem verdiğini söyledi.
“Bir yol haritasının ortaya çıkmasını sağlayacak”
Çelik, toplantıda, milletvekillerinin genel siyaset, uluslararası siyaset ve bölgelerindeki gelişmelere ilişkin değerlendirmelerini paylaştıklarını belirterek şöyle devam etti:
“Tabii soruları vardı, Sayın Cumhurbaşkanı’mız onların hepsini not aldı ve cevapladı. Takip edilecek projeler, takip edilecek siyasetler var onlar da arkadaşlarımız tarafından not alındı, ilgili arkadaşlarımıza iletilmek üzere. 2023’e doğru giderken tüm stratejilerin ortak akılla belirlenmesi bakımından yeni yılda bu toplantıların yapılması hem önümüzdeki dönemki çalışmaların belirlenmesi, kodlanması açısından hem de bundan sonra sahada nasıl bir strateji ile yürüneceği konusunda bir yol haritasının, bir eylem planının ortaya çıkmasını sağlayacak. Bunlar yoğun bir şekilde devam edecek.” dedi.
“Bizim son zamanlarda tabii bütün milletvekillerimizle birlikte kararlı bir şekilde ortaya koyacağımız bir tutum da şudur, Sayın Cumhurbaşkanı’mıza karşı, AK Parti’ye karşı ve vatandaşlarımızın çeşitli kesimlerine karşı giderek dozu artan bir yıkım siyasetine dönüşen çok zehirli bir dil kullanıldığını görüyoruz.” ifadelerini kullanan Çelik, AK Parti’nin buna karşı en kararlı mücadeleyi vereceğini vurguladı.
Çelik, “Bu zehirli dili kullananlar, bu zehirli dili kullanırken geçmişte bunu vesayet adına yapıyorlardı, siyaseti vesayet yoluyla tehdit ediyorlardı. Şimdi bol miktarda demokrasi diyorlar, hukuk diyorlar, özgürlükler diyorlar ama son derece zehirli bir dili kullanmaya devam ediyorlar.” dedi.
Demokrasiden ve demokratik düzenden bahsedenlerin, AK Parti’ye karşı zehirli dil ve terör örgütüne karşı mutedil bir dil kullandıklarına dikkati çeken Çelik, “Terör örgütüne destek verilmesine karşı veya bir terör siyaseti yapılmasına karşı ya görmezden gelen ya bunu mazur gören bir dil kullanıyorsunuz. İşte bu demokrasinin, demokrasi diyerek çalınmasıdır, demokratik hak ve hürriyetlerin bir çalınma metodudur.” diye konuştu.
“Herkes net bir şekilde görecek”
Milletvekilleri, AK Parti teşkilatları ve vatandaşlarla birlikte demokrasiyi çalmaya dönük sinsi faaliyetlere karşı kararlı ve tavizsiz bir şekilde mücadelelerini sürdüreceklerini vurgulayan Çelik, “Bunu hep beraber sahada, Meclis’te, siyasetin kuralları ve hukukun kuralları içerisinde nasıl gerçekleştirdiğimizi herkes net bir şekilde görecek. PKK’nın Suriye kolu PYD’nin saldırıları karşısında sessiz kalanlar, Türkiye Cumhuriyeti’nin egemenlik haklarını korumak için terörle mücadelesini sürdürmek için ihtiyaç duyduğu tezkereye ‘hayır’ diyenler bunlara karşı kullanmaları gereken dili Türkiye’nin Cumhurbaşkanı’na, devlet başkanına karşı kullanmaktan çekinmiyorlar.” ifadelerini kullandı.
Çelik, İslam ve Türkiye düşmanlığıyla ilgili gelişmeleri yakından takip ettiklerini belirterek Almanya’da Müslüman mezarlığına yapılan saldırıyı kınadı.
İslam düşmanlığıyla ilgili saldırıların yoğun bir şekilde fazlalaşmaya başladığına işaret eden Çelik, “Bununla ilgili olarak herhangi bir şekilde geri adım atılması, bunların mazur görülmesi söz konusu değildir. Sesimizi yükseltmeye ve bununla mücadele etmeye devam edeceğiz. Yetkili makamların da üzerine düşeni yapmasını bekliyoruz.” dedi.
“Fitne sokma siyasetinin yoğunlaştığını görüyoruz”
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Çelik, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile görüşmesine ilişkin bir soru üzerine, görüşmelerin, Cumhur İttifakı’nın doğası gereği kendi ritmi ve rutini içerisinde devam ettiğini söyledi. Ömer Çelik, “Son zamanlarda özellikle CHP Genel Başkanı tarafından, Cumhur İttifakı’na dönük olarak kullanılan zehirli dil, hiçbir şekilde başaramayacakları ama sürekli teşebbüs ettikleri Cumhur İttifakı’nın içerisine bir fitne sokma siyasetinin yoğunlaştığını da görüyoruz. Tabii bunlar herhangi bir şekilde Cumhur İttifakı açısından bir zaaf oluşturmuyor, aynı kararlılık, aynı mücadele devam ediyor. Sayın Cumhurbaşkanı’mızın Sayın Bahçeli’yle çeşitli bu zaman aralıklarıyla bir araya gelmesi tabii ki Türkiye’nin meseleleriyle ilgili olarak hem bir istişare anlamı hem de Cumhur İttifakı’nın birlikteliğinin tekrar teyit edilmesi, pekiştirilmesi anlamını taşıyor.” diye konuştu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, MHP Genel Başkanı Bahçeli hakkındaki ifadelerinin hatırlatılması üzerine, Kılıçdaroğlu’nun sözlerini dinlediğini ifade eden Çelik, “Sayın Kılıçdaroğlu şimdi de Sayın Bahçeli’nin milliyetçiliğini sorgulamaya kalkmış. Sayın Kılıçdaroğlu’nun, Cumhur İttifakı’na dönük dediğim gibi fitne oluşturma siyasetinin bir parçası olarak değerlendiriyoruz bunu. Fakat şöyle bir durum var, Sayın Kılıçdaroğlu son zamanlarda yeni bir merak edindi, AK Parti tabanına seslenip AK Parti’nin nasıl bir parti olması gerektiğini dillendiriyor, daha sonra ülkücülüğün ve milliyetçiliğin nasıl bir şey olması gerektiğini dillendiriyor. Bu Sayın Kılıçdaroğlu’nun hem bildiği konular değil hem de anladığı konular değil hem de kendi sahasına giren konular değil.” dedi.
“Cumhur İttifakı zehirli siyasete karşı mücadeleyi sürdürmeye devam edecek”
Çelik, Kılıçdaroğlu’nun öncelikle CHP’nin nasıl bir parti olması gerektiğine yoğunlaşması ve bunun üzerinde kafa yorması gerektiğini dile getirerek şunları söyledi:
“Ayrıca Millet İttifakı içerisindeki kendi çelişkileriyle uğraşması gerekiyor. Onu da geçtik, Sayın Kılıçdaroğlu’nun kendi söylemleri arasındaki çelişkiyle uğraşması gerekiyor. Bir yandan Kandil’i yıkmaktan bahsediyor öbür taraftan da tutup Kandil’e karşı, teröre karşı yürütülen bu mücadelede tezkereye ‘hayır’ demeyi savunuyor. Dolayısıyla ne Sayın Cumhurbaşkanı’mıza karşı ne Sayın Bahçeli’ye karşı söylediklerinin hiçbir şekilde ciddiye alınır bir tarafı yok. Ama bu söylem, bahsettiğim bu zehirli siyaset giderek komediden bir faciaya dönüşmüş durumda. Biz de bu durumu ibretle izliyoruz. Ama tabii ki Cumhur İttifakı bütün bu zehirli siyasete karşı en güçlü mücadeleyi sürdürmeye devam edecek.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Körfez ülkelerine ziyaretlerine ilişkin bir soru üzerine ise Çelik, Erdoğan’ın bölge siyasetiyle yakından ilgilendiğini, demokratik olarak seçilmiş liderler içerisinde Erdoğan’ın hem dünya siyasetiyle hem de bölge siyasetiyle ilgili en deneyimli liderlerin başında geldiğini ifade etti.
AK Parti Sözcüsü Çelik, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, bölgenin nasıl bir istikrara kavuşması gerektiği konusunda da çok uzun yıllardır sürdürdüğü bir stratejisinin olduğuna işaret ederek “Bu çerçevede tabii ki bir Körfez siyaseti söz konusudur, son zamanlardaki yakınlaşma memnuniyetle karşılanıyor. Birleşik Arap Emirlikleri ile ilgili bir ziyaret gerçekleşecek, şubat ayı içerisinde. Diğer Körfez ülkeleriyle ilgili olarak da çeşitli çalışmalar sürüyor.” dedi.
Ziyaretlere ilişkin takvim oluştukça bu bilgilerin paylaşılacağını söyleyen Çelik, “Esas olan şudur, Sayın Cumhurbaşkanı’mız, kendi deneyimi ve Türkiye’nin bakış açısıyla, bu bölgelerde de istikrarın oluşması için hem Türkiye ile olan ikili ilişkiler hem de bölge ülkelerinin, Körfez ülkelerinin kendi aralarındaki ilişkiler bakımından daha kurumsallaşmış, daha kazan-kazan ilkesine dayanan, daha geleceğe odaklanan, sorunların azaldığı, ortaklıkların ve iş birliklerinin çoğaldığı bir siyaseti bu yeni yılda da güçlü bir şekilde sürdürecek.” diye konuştu.