Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın himayesinde, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun ev sahipliğinde düzenlenen ve AA’nın “Global İletişim Ortağı” olduğu Antalya Diplomasi Forumu (ADF), Antalya Belek Turizm Bölgesi’ndeki NEST Kongre Merkezi’nde devam ediyor.
Foruma katılan Çelik, gazetecilere yaptığı açıklamada, Antalya Diplomasi Forumu’nun çok yoğun geçtiğini ve dünyanın her yerinden katılım olduğunu söyledi.
AK Parti İstanbul Milletvekili Ahmet Hamdi Çamlı’nın kutsal topraklar ve mekanlarla ilgili “işgal altında” sözlerinin olduğu yönündeki soruyu Çelik, “Bizim parti ve hükümet olarak böyle bir değerlendirmemiz yok. Burada bu şekilde açıklama yapılmışsa bu kişisel görüştür. Partimiz kesinlikle bu görüşe kurumsal olarak katılmamaktadır.” diye yanıtladı.
Böyle bir değerlendirmelerinin olmadığını vurgulayan Çelik, bu şekilde bir açıklamayı da doğru bulmadıklarını ifade etti.
AK Parti’nin ve hükümetin kurumsal görüşlerinin belli olduğunu aktaran Çelik, şunları kaydetti:
“Sayın Cumhurbaşkanımızın kardeş Suudi Arabistan’la ilişkilere verdiği önem bellidir. Bundan sonrasında da kardeş Suudi Arabistan’la ilişkilerimizin geliştirilmesi için Cumhurbaşkanımızın verdiği talimatlar doğrultusunda hem kabinemiz hem partimiz elinden gelen güçle çalışmaya devam edecektir Öyle bir beyanat kişiseldir, partimizin kurumsal olarak kabul ettiği bir beyanat değildir.”
Salgının araya girmesiyle uzun bir aradan sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan için çok yoğun bir diplomasi haftası olduğunu vurgulayan Çelik, bu sürecin NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi ile başladığını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, ABD Başkanı Joe Biden, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis ile önemli üst düzey görüşmeler gerçekleştirdiğini anlatan Çelik, “Çok yoğun bir görüşme trafiği vardı. NATO’nun gündemi de önemliydi. Önümüzdeki yılların konseptinin ne olacağına dair bir tartışmaydı. Cumhurbaşkanımız burada Türkiye’nin görüşlerini kapsamlı bir şekilde açıkladı. İkili görüşmelerin hemen hemen en yoğun olduğu zirvelerden bir tanesi oldu. Hem ikili ilişkiler ele alındı hem terörizmle göçle mücadele gibi birçok konu ele alındı. Fransa ile uzun zamandır süren tartışmalar var. O bağlamda bu görüşmenin çok pozitif bir havada geçtiğini söyleyebiliriz.” ifadelerini kullandı.
Yunanistan ile ilişkilere de değinen Çelik, “Yunanistan ile Doğu Akdeniz, Kıbrıs bağlamında süregelen bir gerginlik vardı. Sayın Cumhurbaşkanımızın, Miçotakis ile baş başa görüşmesinde Cumhurbaşkanımızın verdiği temel mesaj, ‘Sorunlarımızı iki ülke olarak biz halledelim. Araya başka ülkelerin girmesine müsaade etmeyelim’ şeklindeydi. Bu da son derece pozitif bir atmosferde gerçekleşti. Sayın Macron ile çok açık şekilde konuşuldu.” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Fransa Cumhurbaşkanı Macron ile olan konuşmasında özellikle İslam düşmanlığı ve Müslümanlarla ilgili konularda yapılan yasal düzenlemelerle ilgili kaygılarını paylaştığını aktaran Çelik, Macron’un da bu konularda açıklama yaptığını, bunu basın toplantısında da kapsamlı bir şekilde belirttiğini anlattı.
“Zirve, Türkiye açısından son derece başarılı gerçekleşti”
“NATO Zirvesi, Türkiye açısından son derece başarılıydı. Biden göreve geldikten sonra ilk yüz yüze görüşme gerçekleşti. Hem baş başa hem heyetler arası görüşmelerde hemen hemen tüm konuların üzerinden geçildi. Orada bu konular üzerinde çalışılması yönünde pozitif bir ajandaya odaklanılması yönünde büyük bir irade ortaya çıktı.” diyen Çelik, Erdoğan’ın daha sonra Bakü’ye geçtiğini hatırlattı.
Kardeş Azerbaycan’ın kuruluş yıl dönümünün kutlandığını söyleyen Çelik, şöyle konuştu:
“Gezinin en önemli tarafı Şuşa gibi tarihi bir kente, 30 yıl sonra işgalden kurtarılmış bölgelere iki cumhurbaşkanının gitmesiydi. Cumhurbaşkanımızın orada verdiği mesaj ve Azerbaycan’ın milli meclisinde verdiği mesaj, ‘Türkiye bundan sonra da her zaman Azerbaycan’ın yanında yer alacaktır.’ Azeri kardeşlerimizin bu büyük sevincine Şuşa gibi tarihi Türk kentinde, Türk dünyasının kalbi olan bir yerde ortak olmak bizim açımızdan büyük bir sevinçti. Çok önemli bir detay vardı tabii orada, Ermenistan işgalinden sonra bu haksız işgali ve cinayetleri kutladıkları aynı yerde şimdi iki cumhurbaşkanının katılımıyla bir zafer kutlaması yapıldı. Cumhurbaşkanımız orada ‘Bu zafer zulmün değil adaletin zaferidir, bu zafer yıkımın değil inşanın zaferidir’ diyerekten aslında bu zaferle sadece bir hakkın iade edildiğini ortaya koymuş oldu.”