Sırakaya, Gazze’de acil ateşkesin sağlanması çabalarına destek olmaları amacıyla dünyadaki bütün ülkelerin parlamentolarında bulunan siyasi partilerin dış ilişkiler başkanlıklarına iletilmek üzere mektup yazdı.
Mektupta, “Türkiye Cumhuriyeti Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Dış İlişkiler Daire Başkanı olarak, uluslararası toplumu Gazze ve Batı Şeria’da devam eden kanın durdurulması ve İsrail ile Filistin arasında adil ve kalıcı barışçıl bir çözümün sağlanması için mümkün olan her türlü çabayı göstermeye çağırıyoruz.” ifadesini kullanan Sırakaya, kim tarafından, hangi gerekçeyle yapılırsa yapılsın, yaşlıları, kadınları, çocukları hedef alan hiçbir saldırıyı tasvip etmediklerini belirtti.
Hiçbir şeyin, on binlerce Filistinli sivilin ayrım gözetmeksizin ve kasıtlı olarak öldürülmesini, ailelerin tamamının Gazze nüfus kayıtlarından silinmesini ve bütün sivil altyapı dahil olmak üzere Gazze’nin tamamının yok edilmesini haklı çıkarmak için kullanılamayacağını bildiren Sırakaya, 16 Ocak 2024 tarihi itibarıyla İsrail bombardımanları sonucu, yüzde 70’i çocuk ve kadınlardan oluşan 24 binden fazla insanın öldüğünü, 60 binin üzerinde insanın yaralandığını ve 2 milyon Gazzelinin yerinden edildiğini kaydetti.
“Gazze’deki insanlar ‘en yüksek düzeyde gıda güvensizliğiyle’ karşı karşıya”
Gazze’de her gün 10’dan fazla çocuğun bir ya da iki bacağını kaybettiğini ve birçoğunun ampütasyon işleminin anestezi olmaksızın gerçekleştirildiğini belirten Sırakaya, Birleşmiş Milletler (BM) Acil Yardım Şefine göre, Gazze’deki insanların “şimdiye kadar kaydedilen en yüksek düzeyde gıda güvensizliğiyle” karşı karşıya kalmış durumda olduklarını ifade etti.
Sırakaya, insan hakları örgütlerinin, İsrail’in, hastaneleri, okulları, camileri, kiliseleri, mülteci kamplarını ve medya tesislerini hedef almasını savaş suçu olarak kınadıklarını hatırlatarak, şu değerlendirmede bulundu:
“Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ise müdahale etmekte başarısız kaldı. Ancak Güney Afrika, 29 Aralık’ta Uluslararası Adalet Divanında İsrail’e karşı 10 ülke ve 1000’den fazla kuruluşun desteklediği bir dava açtı. İsrail aleyhindeki bu dava, Gazze Şeridi’ndeki Filistinlilerle ilgili olarak Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi (Soykırım Sözleşmesi) kapsamındaki yükümlülüklerinin ihlal edildiğiyle ilgilidir. Bizler bu başvuruyu memnuniyetle karşılıyoruz ve eğer Uluslararası Adalet Divanı, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarının soykırım suçu olduğu yönünde karar alırsa, geçici tedbirler de dahil olmak üzere kararın uygulanması için harekete geçilmesi son derece önemli olacaktır.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, bu krizin çözümüne yönelik çabalara başından beri aktif olarak katıldığına işaret eden Sırakaya, Erdoğan’ın bölgesel ve uluslararası aktörlerle yoğun görüşmelerde bulunduğunu ve bölgeye önemli ölçüde insani yardım sağladığını bildirdi.
İki devletli çözüm modelinin derhal hayata geçirilmesi çağrısı
Erdoğan’ın, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını en güçlü şekilde kınadığını ve tüm bölgenin esenliği için huzurun yeniden tesis edilmesinin aciliyetini vurguladığını kaydeden Sırakaya, ayrıca Erdoğan’ın, Filistin meselesinin uluslararası hukuka ve yerleşik parametrelere uygun olarak çözüme kavuşturulması gerektiğini ve iki devletli çözümün tek geçerli seçenek olduğunu yineleyerek, Filistin halkının meşru haklarının tanınması ve korunması gerektiğini söylediğini hatırlattı.
AK Parti’li Sırakaya, mektuba şöyle devam etti:
“Türkiye Cumhuriyeti Adalet ve Kalkınma Partisi Dış İlişkiler Başkanlığı, Filistin ile İsrail arasında adil ve kalıcı bir çözüm için iki devletli çözüm modelinin derhal hayata geçirilmesi çağrısında bulunmaktadır. Devam eden kriz, İsrail-Filistin çatışmasının temel nedenlerine değinilmeden Orta Doğu’da ve bölgede kalıcı bir barışın mümkün olamayacağını bir kez daha göstermektedir. Bunun temel nedeni, kesinlikle İsrail’in Filistin topraklarındaki işgalinin devam etmesi ve gittikçe derinleşmesidir. İsrail’in işgal altındaki Gazze Şeridi’nde 16 yıldır uygulamaya devam ettiği yasadışı abluka, çatışmalar derhal durdurulmazsa daha da kötüleşecektir. Bu nedenle kalıcı bir çözümün ancak 1967 sınırlarına dayalı, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız, egemen ve coğrafi olarak bitişik bir Filistin Devleti’nin kurulmasıyla mümkün olabileceğine inanıyoruz.”
Birleşmiş Milletler Yardım ve Bayındırlık Ajansının, çatışmalar başladığından bu yana Gazze’de yaşayan 2 milyondan fazla insanın yaklaşık yüzde 90’ının zorla yerinden edildiğini açıkladığına dikkati çeken Sırakaya, bu durumda İsrail’in, Filistin topraklarında devam eden işgalini ele almak gerektiğini dile getirdi.
“Zorla yerinden edilmeler, kabul edilemez”
Bazı İsrailli politikacıların, tüm Filistinlilerin Gazze topraklarından atılması yönünde çağrıda bulunduğunu ve “Gönüllü Yerinden Edilme” anlamına gelen birbiriyle uyumsuz “Involuntary Displacement” kelimelerini kullandığını anımsatan Sırakaya, şu görüşleri paylaştı:
“Zorla yerinden edilmeler, Uluslararası İnsani Hukuk’un ihlali anlamına gelir ve kabul edilemez. Bu bağlamda dünyanın vicdanına seslenmek istiyor ve sizleri Filistin halkının haklı davasının yanında olmaya, İsrail saldırganlığına karşı sesinizi yükseltmeye, bölgede barış ve istikrarın sağlanması için gerekli önlemlerin alınmasına ve Gazze’de acilen ateşkesin sağlanmasına çağırıyoruz. Farkındalık yaratma kampanyalarına katılımınızı, adil ve kalıcı iki devlet vizyonuna ulaşmaya destek olmanızı ve artan insani yardım çabalarına katkılarınızı rica ediyoruz. Size en içten selamlarımızı gönderiyor, bölgede barışın tesisi ve daha fazla acı yaşanmasını önlemek için birlikte çalışmaya hazır olduğumuzu ifade ediyoruz.”