AK Parti Grup Başkanvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın doğum gününü kutlayarak, kendisine uzun, hayırlı, sağlıklı ömürler diledi.
Yarın Kızılcahamam-Çerkeş tünelinin açılışını gerçekleştireceklerini belirten Akbaşoğlu, “Bir zamanlar, AK Parti’den önce soğuk hava deposu yapılmak istenen bir Bolu Tüneli’ni düşünün, bir de 18 yıllık AK Parti dönemlerinde Ferhat ile Şirin’in aşkını, heyecanını, buluşma azmini ortaya koyarcasına dağları delerek, milletimizi, şehirlerimizi birbiriyle buluşturan onlarca tünelin yapılışını düşünün. Nereden nereye geldiğimizi en güzel ifade eden fotoğraflardan bir tanesi.” diye konuştu.
Türkiye’nin son 18 yılda yaklaşık 4 misli büyüdüğünü vurgulayan Akbaşoğlu, bunun da AK Parti’nin farkını ortaya koyduğunu söyledi.
Hocalı Katliamı’nın yıl dönümüne ilişkin de Akbaşoğlu, bu katliamın asla hafızalardan kazınmayacağını, acının hale taze olduğunu ifade etti.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in, 28 yıl sonra Karabağ’ın işgalden kurtarılarak, Azerbaycan topraklarına dahil edilmesinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ve Türkiye’nin büyük katkıları olduğu yönünde açıklamasına işaret eden Akbaşoğlu, “Bu nedenle de Hocalı Katliamı’nın yıl dönümünden önce bu toprakların tekrar Azerbaycan ve onun bayrağının gölgesi altında, Ezan-ı Muhammedilerin sedası altında kurtuluşunun da sevincini hep beraber yaşıyoruz. Azerbaycan’ın acısı acımız, kıvancı kıvancımızdır. Bunu, bütün dünya böyle bilmelidir.” ifadelerini kullandı.
Soykırımların unutulmaması gerektiğinin altını çizen Akbaşoğlu, “Unutmayacağız, unutturmayacağız.” dedi.
“28 Şubat, Türkiye ideallerinin önünü kesmeye matuf uluslararası bir operasyondu”
Akbaşoğlu, merhum başbakanlardan Necmettin Erbakan’ın, 28 Şubat’tan bir gün önce vefat ettiğini hatırlatarak, “Milletimiz, bir sel oldu, cenazesinde Erbakan Hoca’mızın, Türkiye’ye yaptığı hizmetleri vefasıyla milletçe gösterdi. Allah, Erbakan Hoca’mızdan razı olsun. Onun ortaya koyduğu hedefleri, idealleri, yatırım ve hizmetleri, beraber yol yürüdüğü Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan hayata geçirmiştir. Ruhun şad olsun muhterem Hocam.” şeklinde konuştu.
Türkiye’nin 28 Şubat sürecinde büyük bir zulüm dönemi yaşadığını anlatan Akbaşoğlu, “Bir cunta, millet iradesini, seçilmiş hükümeti askıya almak, ortadan kaldırmak istedi. 28 Şubat sadece bir hükümet değişikliği değil, yeniden büyük Türkiye’nin büyük ve güçlü Türkiye ideallerinin önünü kesmeye matuf uluslararası bir operasyondu.” değerlendirmesinde bulundu.
Gençlere, “28 Şubat’ı öğrenin” tavsiyesi
Berlin duvarının yıkılması sonrasında yeni bir dünyanın söz konusu olduğunu dile getiren Akbaşoğlu, “Batı ‘Düşmansız, ideolojiler yaşayamaz. Yeni bir düşman oluşturmamız lazım’ paradigmasını ortaya koyarak, yeni düşmanı belirledi. Batının gözünde yeni düşman, İslam dünyası ve tüm Müslümanlardı.” dedi.
Batı’nın, “Ilımlı İslam” ve “Radikal İslam” adı altında Müslümanları başkalaştırmaya, dönüştürmeye başladığını anlatan Akbaşoğlu, Orta Doğu’da ve İslam dünyasında yaşanan bütün hadiselerin temelinin, Batı’nın bu paradigmasının bir tezahürü olduğunu söyledi.
Bu çerçevede batının yeni paradigmasının uygulamasının bir tezahürü olarak, uluslararası odakların taşeronu konumunda olan iş birlikçiler marifetiyle, Türkiye’de seçilmiş hükümeti postmodern darbe ile alaşağı ettiklerini kaydeden Akbaşoğlu, “Akabinde de bütün milletimizin dini değerleriyle alay edilerek, dini değerleri yok sayılarak büyük bir savaş ilan edildi ve bütün toplum kesimleri mağdur edildi.” ifadelerini kullandı.
Siyonist ve emperyalist hizmetlere farkına vararak veya varmayarak alet olunan bir dönemin yaşandığını aktaran Akbaşoğlu, gençlere, 28 Şubat’ta siyonist ve emperyalist hedefler uğruna Türkiye’de nasıl bir dönem yaşandığını öğrenmelerini tavsiye etti.
“FETÖ, dünyada da Türkiye’de de palazlanmasını 28 Şubat’a borçludur”
Akbaşoğlu, “28 Şubat’a baktığımızda, 28 Şubat’ın tam göbeğinde ve merkezinde CHP zihniyetini, yönetimini ve FETÖ’yü görüyoruz. 28 Şubat bizzat Türkiye’de ve bütün uluslararası zeminlerde FETÖ’nün daha da palazlanmasına, gelişmesine, büyümesine sebebiyet vermiştir. FETÖ, dünyada da Türkiye’de de palazlanmasını, hiç kimse unutmasın ki 28 Şubat’a borçludur.” değerlendirmesinde bulundu.
Akbaşoğlu, 1960’lı yıllardan beri devletin içine sızmaya çalışan FETÖ’nün, 28 Şubat’ta devlete hakim olma konusunda pik noktaya geldiğini belirterek şöyle devam etti:
“Oradan da bütün kılcal damarlara doğru yayıla yayıla nitekim MİT Krizi, 17-25 Aralık darbe girişimi, özelikle Gezi Olayları girişimi ve en nihayetinde de 15 Temmuz darbe ve işgal girişimiyle karşımıza çıkmıştır. Bütün bu süreçleri doğru analiz etmek ve dünyanın, batının yeni şekillenişi karşısında nasıl bir paradigmayla Türkiye’ye roller biçildiğini, Türkiye’nin Sevr haritasıyla karşı karşıya bırakılmak için, bölücü terör örgütü PKK’nın, DAEŞ’in ve diğer İslam dünyasındaki Boko Haram gibi bu örgütlerin hangi amaca matuf olarak, Batı siyonizmi ve emperyalizmince nasıl kullanıldığını iyi tahlil etmek gerekir. 100 yıllık bir süreç içerisinde rahmetli Abdülhamid Han’ı darbeyle devletin başından uzaklaştıran odaklar, hangi uluslararası odaklarsa ve onların yerli aparatları kimlerse, 28 Şubat sürecinde de rahmetli Erbakan’ı aynı odaklar ve iş birlikçiler devletin başından uzaklaştırmışlardır. Gezi Olayları, 17-25 Aralık olayları ve en nihayetinde 15 Temmuz darbe ve işgal girişimiyle aynı odaklar ve iş birlikçileri Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ı alaşağı etmeye dönük, sivil görünümlü, askeri görünümlü darbelerle vesayet odaklarının ortaya çıkmasıyla, Abdülhamid Han’ın ve Erbakan Hoca’nın akıbetiyle sonuçlandırılmak istenen girişimlerde bulunulmuş, elhamdülillah Başkumandanımız, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın 15 Temmuz gecesinde ‘Haydi meydanlara’ çağrısıyla beraber bütün bir millet tek vücut olmuş. Daha önce Abdulhamid Han’a, rahmetli Menderes’e, Özal’a, Erbakan’a yapılan bütün bu girişimlerin hafızasındaki tazeliğiyle, liderine, devletinin başına, milletin temsilcisi olan başkumandanına sahip çıkmak suretiyle, uluslararası darbe ve işgal girişimini püskürtmüştür.”
Bu haksızlıkları ve zulümleri bir bir ortadan kaldırdıklarını dile getiren Akbaşoğlu, “Şu anda başı açık kardeşim de başı kapalı kardeşim de üniversitelerde okuyabiliyor. Sermayenin herhangi bir rengi söz konusu değil. Eğer sermayenin rengini, beşli çeteyi arıyorsanız, 28 Şubat’a bakın. 28 Şubat’ın aparatı olan, siyonizmin ve emperyalizmin hedeflerine alet olmaktan başka hiçbir fonksiyonları olmayan 28 Şubat’ın beşli çetesine bakın. Bugün, hiçbir çete söz konusu değildir. Biz, çeteleri, mafyaları, bütün terör örgütlerini temizledik ve yok ettik. Demokrasiyi tam manasıyla yerleştirdik.” yorumunu yaptı.
Ne içeride ne dışarıda hiçbir vesayet odağına teslim olmadıklarını ve olmayacaklarını belirten Akbaşoğlu, “Vesayet odaklarını tamamen elimine etmek suretiyle, milli ve yerli bir anayasayı, milletin dediğinin dışında hiçbir odağın rol üstlenmeyeceği sivil bir anayasayı gerçekleştirme hedefini de Sayın Cumhurbaşkanımızın çağrısıyla bütün partilere ve kamuoyuna duyurduk.” dedi.
Yeni bir dünyaya doğru yelken açtıklarını kaydeden Akbaşoğlu, “Hiç kimse, bu hedeflerimizden bizi alıkoyamayacaktır. Bu hedeflerimizden bizi alıkoymaya dönük, içeride devletin, milletin düşmanlığına soyunan, terör örgütüne bile ‘terör örgütü’ diyemeyen, içine FETÖ, PKK, DHKP-C kaçmış partilerin yaklaşımları, hükümetimize, devletimize çelme takma girişimleri mutlaka akim kalacak. İçerideki aparatlarına da dışarıdaki ağa babalarına da mutlaka gereken cevap verilecek.” ifadelerini kullandı.
“Her partinin, terörle arasına mesafe koyması, anayasal bir sorumluluktur”
Bir soru üzerine, dokunulmazlık fezlekelerinin Karma Komisyon’a geleceğini, bütün siyasi partilerin temsilcileri huzurunda müzakere edilmek suretiyle çerçevenin ortaya çıkacağını dile getiren Akbaşoğlu, daha sonra buna göre Genel Kurulun gündemine geleceğini bildirdi.
Bu konuda her partinin kendi tavrını belirleyeceğini kaydeden Akbaşoğlu, “Mevzuatımız nettir. Her partinin, terörle arasına mesafe koyması, teröre ‘terör’ demesi, teröristi ve terör örgütlerini lanetlemesi, anayasal, yasal, insani, vicdani bir sorumluluktur. ” dedi.
Parti kapatmaya dönük tartışmaların hatırlatılması üzerine de Akbaşoğlu şöyle konuştu:
“Parti kapatmayla ilgili düzenlemeler, Anayasa ve Siyasi Partiler Kanunu’nda çerçevesi çizilmiş düzenlemelerdir. AK Parti olarak anayasa değişikliği çerçevesinde partilerin kapatılmasının zorlaştırılmasına dönük, hatta biz engellenmesiyle ilgili bir yaklaşım içerisinde bulunmuştuk, bir düzenleme Meclisten geçti. Daha sonra da bu referandumla kabul edildi. Bu noktada parti kapatmayı zorlaştıran düzenlemelerle beraber, net bir şekilde hiçbir partinin terör örgütüyle, teröristlerle bağlantısının olmaması lazım geldiği de net bir şekilde Anayasal ve yasal çerçevede ortadadır. Bunun takdirini, değerlendirmesini bağımsız ve tarafsız yargı yapacaktır. Bu konuda yetkili merci, Yargıtay Başsavcılığıdır. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, bu tür konuları değerlendirir. Bağımsız ve tarafsız bir şekilde olayları değerlendirerek, kararını verir. Bu süreç yargısal bir süreçtir.”
Hatay’da AK Parti Gençlik Kollarının Kongresine yönelik eleştirilerin hatırlatılması üzerine Akbaşoğlu, “Hepimizin Sağlık Bakanlığı tarafından ortaya konulan maske, mesafe, temizlik kurallarına riayetimiz gerekiyor.” diye konuştu.