AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, Anadolu Yayıncıları Derneğinin bir otelde gerçekleştirdiği “Yeni İletişim Teknolojileri ve Yerel Medyanın Geleceği Çalıştayı” programı öncesi düzenlenen yemekli programa katıldı.
Siyasi hayatı boyunca yerel medyanın yanında olmaya gayret ettiğini belirten Kurtulmuş, “Yerel medyanın gücü aslında ülkemizdeki demokrasinin de gücüdür. En zor zamanlarda, en zor virajlarda yerel medyanın neredeyse kahir ekseriyetinin sürekli milli iradeden yana olduğuna, Türkiye’nin bağımsızlığından yana olduğuna, demokrasinin güçlenmesinden yana olduğuna ve güçlü Türkiye istikametindeki yürüyüşe de her zaman destek verdiğine şahit olduk.” diye konuştu.
Kurtulmuş, Türkiye’nin bir ivme yakaladığını ve yeniden büyük, güçlü Türkiye istikametinde önemli adımlar attığını söyleyerek, “Bu adımlarını attığı için de zaten bazılarının bunlardan ne kadar rahatsızlık duyduğunu hep beraber görüyoruz. Biz içimizde, kendi içimizdeki farklılıklarımızı konuşur, tartışırız. Siyaset farklılıklarımız, düşünce farklılıklarımız, hayat tarzları bakımından farklılıklarımız, bunları biz müzakere ederiz ama esas mesele, mesele Türkiye olunca, Türkiye’nin milli meseleleri ve geleceğine ilişkin dik duruşumuz olunca Türkiye’nin bütün aktörlerinin, medyasının, siyasetinin, iş dünyasının, eğitim dünyasının velhasıl Türkiye’nin bütün kültür ve sanat dünyasının hep beraber bir arada olması lazım.” değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye’nin terör örgütlerine karşı verdiği mücadeleye değinen Kurtulmuş, şöyle konuştu:
“Kim ne desteği verirse versin, Türkiye Orta Doğu’da ve bu coğrafyada oynanan oyunun farkındadır ve bu bölgenin daha fazla bölünmesine ve parçalanmasına asla müsaade etmeyecektir. Bu istikamette hep birlikte yürüyeceğiz. Bu milli bir meseledir. Örnek olsun diye söylüyorum. Olayları sadece güncel olaylar şeklinde algılarsak Amerikalı yetkililerin bu terör örgütü mensuplarıyla, sözde onların öncüleriyle niye yan yana fotoğraf verdiğini anlayamayız. Ya da niye bazı Batı ülkelerinin başkentlerinde bu örgütlerin ofislerinin olduğunu, bunlara lojistik, siyasi ve istihbari destekler verildiğini anlayamayız. Bu irade çerçevesinde örnek olsun diye söylüyorum, hep beraber olacağız, birlikte harekete edeceğiz ve hepimiz ortak hedefe doğru mücadelemizi sürdüreceğiz.”
“Mesele ne F-35’tir ne S-400’dür”
Kurtulmuş, Türkiye’nin maalesef müttefiki bir ülke tarafından F-35’ler dolayısıyla fiilen ambargoya tabi tutulduğunu, ayrıca “S-400’leri alamazsınız” denilerek, NATO müttefiki olmasına rağmen köşeye sıkıştırılmaya çalışıldığını ifade etti.
Numan Kurtulmuş, “Meselenin aslı şudur, mesele ne F-35’dir ne S-400’dür. Mesele biliyorlar ki eğer Türkiye bu istikamette, güçlü, büyük Türkiye istikametinde yürüyüşünü devam ettirirse çok yakın zamanda kendi milli uçağını yapacak, Türkiye harp sanayisindeki bu gelişmelerinin meyvelerini alarak kendi füzelerini, füze motorlarını ve uçak motorlarını yapacak ve yoluna devam edecektir. F-35 ve S-400 meselesi, Türkiye’nin milli savunma sanayiindeki ilerleyişinin güçlü hale gelmesinden duyulan bir rahatsızlığın bir yansımasıdır.” şeklinde konuştu.
Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki varlığına ilişkin Kurtulmuş, “Ne olursa olsun, kim rahatsızlık duyarsa duysun. Türkiye uluslararası hukuktan kaynaklanan hiçbir hakkının ihlal edilmesine müsaade etmeyecek ve Akdeniz’deki varlığını en güçlü şekilde sürdürecektir Allah’ın izniyle.” ifadelerini kullandı.
“Türkiye kendi milli kaynaklarını kullanacak”
Türkiye’nin petrol ve doğal gaz arama çalışmalarına değinen Kurtulmuş, şunları kaydetti:
“Kim ne rahatsızlık duyarsa duysun, Türkiye Allah’ın izniyle kendi petrolünü de kendi doğal gazını da bulacak. Hem Akdeniz’de hem Karadeniz’de bulduğu rezervlerle birlikte Türkiye ekonomik olarak çok güçlü bir noktaya gelecektir. Birileri Türkiye’nin bu petrol ve doğal gaz rezervlerini küçümseyebilirler onları kendi milli anlayışlarıyla birlikte baş başa bırakıyoruz. Türkiye kendi milli kaynaklarını kullanacak, inşallah Karadeniz’de bulduğu petrolleri Akdeniz’de de bularak yoluna devam edecek. İşte gördünüz dünyada ufacık bir kriz oldu, pandemi dolayısıyla petrol ve doğal gaz fiyatları iki katı, hatta üç katı seviyelerinde yükseldi. Kendi petrolümüzü ve doğal gazımı bulduğumuz zaman ayağımız yere daha sağlam basacak. Bunu bildikleri için birileri Türkiye’de de bu gidişatın önüne geçmeye çalışıyor.”