BEÜ Eczacılık Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi Gülay Dilek, Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. İshak Özel Tekin ve Gazi Üniversitesi Fen Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Dişli, tedavide kullanılabilecek ilaç adayları geliştirmek için TÜBİTAK 3001 kapsamında “Selenotetrazol Halkası İçeren Pürin Analogları” adlı proje hazırladı.
Çalışmalarda sentezlenen bileşikler, cilt, over, lenfoma ve indüklenmiş periferik kan lenfositleri gibi hücre hatlarında test edildi. Bileşiklerin günümüz kanser tedavisinde kullanılan 6-merkaptopürin bileşiğinden daha etkili olduğu gözlemlendi.
Kemoterapi uygulamalarında kullanılan ve şimdiye kadar pürin türevleriyle ilgili yapılan çalışmalarda yapıda çoğunlukla kükürt, azot ya da oksijen içeren bileşiklerin bulunduğu görüldü.
Selenyumun da kullanımını araştıran bu çalışmada ortaya çıkan bileşikler, kemoterapi sırasında bağışıklık sistemi ve diğer normal dokularda olası hücresel hasarın restorasyonu için de kullanılabilecek.
Kanser tedavisinde kullanılması amaçlanan ilaç olmaya aday bu bileşikler, Zonguldak BEÜ Teknoloji Transfer Ofisi Koordinatörlüğünün başvurusuyla Türk Patent ve Marka Kurumunca tescillendi.
“Sentezlediğimiz bileşikler daha kararlı”
Dilek, gazetecilere, bu çalışmada selenyum ve tetrazole içeren pürin türevleri sentezledikleri söyledi.
Pürin türevleriyle ilgili kemoterapi ilaçlarının mevcut olduğuna değinen Dilek, “Diğer pürin türevlerinden farkı selenyumla ilgili çalışmalar çok azdı. Selenopürin içeren bileşikler çok kararsız olduğu için bununla ilgili yapılan çalışmalar üzerine çok fazla gidilmemişti, çok etkili oldukları halde.” dedi.
Dilek, sentezledikleri selenopürin içeren bileşiklerin daha kararlı olduğuna dikkati çekerek, “Biz bu bileşikleri yapısında kükürt bulunan, kemoterapide kullanılan 6-merkaptopurin ile karşılaştırdık. Kanser hücreleri üzerinde ondan çok daha fazla etki gösterdiğini gördük. O yüzden de patent almaya karar verdik.” diye konuştu.
“İlaç olabilecek yüksek potansiyelli ürünümüz var”
Tekin de yaptıkları başarılı çalışmadan mutluluk duyduklarını dile getirerek, “Elde eden ürünlerin 3 değişik kanser tipinde etkisini araştırdık. Cilt kanseri malign melanomda, over kanseri ve lenfomadaki etkilerini çalıştık. Kendi laboratuvarımızda hem kanser hücresi üzerindeki toksit etkilerini hem de DNA sentezine olan etkilerini gösterdik.” değerlendirmesini yaptı.
Yayınlarının 2023’te bu alandaki çalışmalar arasında dikkat çektiğine değinen Tekin, “Mevcut ilaçlara alternatif olabilecek yeni moleküller arasında yer aldı. Bu da bize ümit verdi. Evet şu an bir ilacımız yok ama ilaç olabilecek yüksek potansiyelli ürünümüz var ve bu ürünün tasarlanması ve deneylerin yapılması Gülay Hocamın yürütücülüğünde gerçekleşti.” ifadelerini kullandı.
Tekin, patent sürecinin çok zorlu geçtiğini vurgulayarak, sözlerini, “4 yılın sonrasında onayımız geldi ama sonuçtan mutluyuz. Çünkü dünyada selena tetrazole halkasıyla yapılmış böyle ürün yok. Gülay Hocanın sentezlediği dışında ve oldukça da etkin. Gelecek vadeden ilaca dönüşme potansiyeli yüksek bir türev olduğunu düşünüyoruz.” diye tamamladı.